CHP Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke´nin, "Doğu ve Güneydoğu Yatırım-Destek Hamlesi"ne ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu basın açıklamasında, ?Bundan tam 8 yıl 3 ay 10 gün önce o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan, yine Diyarbakır´da bu kez Ziya Gökalp Spor Salonu´nda bölgeyle ilgili bir teşvik paketi açıklamıştı. Büyük ve görkemli bir törenle açıklanan paket, bölgeye ilişkin Cumhuriyet tarihinin en iddialı paketi olarak tanıtıldı. Ancak sonucu belli, elde var sıfır. Bölge kalkınmadı, vatandaşlarımız rahata kavuşmadı,? dedi ve hükümetin çözüm sürecindeki hatasını tekrarlamakta olduğuna dikkat çekti. 

?Yıllardır süregelen bölgedeki sorunların çözümüne dönük kaçıncı paket olduğunu artık sayamadığımız yeni bir paketle karşı karşıyayız. Bu pakette de Hükümet, bölgedeki aktörleri, sivil toplum ve meslek kuruluşlarını ve muhalefeti hazırlık sürecine dahil etmedi,? dediği açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

?Hükümet Pakete de insanı ve bu paketin başarıya ulaşmasını sağlayacak olan iklimi inşa edecek yaklaşımı dahil etmedi. Bölgesel kalkınma planlarında kamunun yatırım alanında öncü rol oynaması gereklidir, ancak yatırım iklimi toplam bir yaşam iklimidir. O yaşamın huzuru yoksa, insanların geleceğe dair ümidi yoksa, kendini güvende hissetmiyorsa sadece yatırım teşvikleriyle kalkınma sağlanamaz. AKP´nin bu hükümet etme biçimine ve destek ve teşvik paketlerine alışkınız. Hükümet, Meclis´ten, muhalefetten kaçırarak yürüttüğü ?Çözüm Süreci?nde, nasıl kimseyi, hiçbir aklı dahil etmediyse, hiçbir eleştiri ve uyarıyı önemsemediyse, şimdi de bölgeye dönük ?Ekonomik Çözüm Paketi?nde aynı tutumu tekrarlıyor.. Ortak aklı ve demokratik meşruiyeti hiçe sayarak ?Çözüm Süreci?nde yaşattıkları fiyaskoyu idrak etmemiş oldukları ?´ben yaptım oldu anlayışıyla´´ aynı iş yapma biçimini bölgeye yönelik ekonomi paketinde de sergilemelerinden anlaşılıyor. Oysa bölgeyle ilgili sorun Hükümetin sorunu değil, Türkiye´nin sorunudur. Hataların ve zaman kaybının sonuçlarını Hükümet değil, Türkiye yaşıyor. Tribüne oynamak ve vitrin düzenlemeleriyle zaman geçirmek değil, gerçekten sorun çözmek amaçlanıyor olsaydı, tüm aktörlerin elbirliğiyle yaratacağı, işlevli ve gerçekçi paketler hazırlanabilirdi. 

TERÖR SONLANDIRILMADIKÇA, BU TEŞVİK PAKETİ DE ÖLÜ DOĞMUŞ BİR PAKETTİR 
Ciddi ve köklü sorunların çözümü, gerçekçi ve kapsamlı yaklaşımlar gerektirir. Bölgede yaşanan ekonomik ve toplumsal sorunların yalnızca ekonomi paketleriyle çözülemeyeceğinin, bölge ekonomisini yeniden işler kılmanın ön şartının terör meselesini bölgenin gündeminden çıkarmak olduğunun bilinmesi gerekir. Açıklanan paketin içerdiği yatırım ve desteklerin işe yarayabilmesi için gereken; bölgede terörün sona erdirilmesidir. Bölgeye en büyük teşvik terörün sonlandırılmasıdır. Terörün sonlandırılmasına dair gerçekçi bir yol haritası sunmayan yaklaşımların; göz boyamanın, zaman kazanmanın, sorunları öteleyerek ağırlaştırmanın ötesinde bir anlam taşımayacağı tecrübeyle sabittir. Nitekim Başbakan´ın paketi açıklarken ?Terör var, adam malından canından korkuyor gelmiyor. Terörü ortadan kaldıramazsak, bu projeler gecikir? sözleri, paketin ölü doğmuş bir paket olduğunu ortaya koymaktadır. Her geçen gün yeni bir şehit haberiyle uyanırken, bölgede çatışmasız tek gün geçmezken, bölgedeki vatandaşın derdinin spor salonu olmadığının artık anlaşılması gerekir. Sorumluluğunun farkında olan, kendi siyasi çıkarlarını ülkenin, algı yönetimini gerçekçi çözümlerin önüne koymayan bir hükümetin öncelikle terörün nasıl bitirileceğine, toplumsal barışın kalıcı olarak nasıl sağlanacağına, ölümlerin ve acıların nasıl sonlandırılacağına dair gerçekçi bir yol haritası ortaya koyması beklenir. 

?EKONOMİK KAYNAK SORUNU? CİDDİ KONUDUR, HAMASETİ KALDIRMAZ
Paketin maliyetinin, 4 yılda tamamlanması öngörülen yatırımlar ve 10 yıllık desteklerle toplam 140 milyar TL olarak açıklandı. Bu maliyetin 62 milyar lirası kamunun üstleneceği maliyet olarak ifade ediliyor. Burada kritik soru şu: Bütçede bu harcamalarla ilgili ayrılmış hiçbir kaynak yok. Önümüzdeki yılların bütçelerinde de ayrılacak herhangi bir kaynağın gelir ayağı yok. Yani ?Bu maliyeti devlet nereden karşılayacak? sorusu yanıta muhtaç. Bu soruya Başbakan, ?Kaynak sorunumuz yok. Böyle bir milletin olduktan sonra ne kaynağı düşünüyorsun!? sözleriyle yanıt veriyor. Bu türden ciddi işler hamaset kaldırmaz. Ekonomiye dair paketlerin ciddiye alınabilmesi için boş laftan öte somut kaynağın gösterilmesi gerekir. Eğer ki Başbakan´ın bu cümlesi ciddiyse ?vatandaşa yeni vergiler mi yüklenecek?? sorusu ortaya çıkıyor. Bu durum paketin ciddiyetiyle ilgili endişelerimizi arttırıyor. Ciddi bir ekonomik paket planlarken, en başta mali kaynağını ortaya koyarsınız. Kaynak sorunu, vatan millet söylemleriyle geçiştirilmeyecek kadar önemli, hamasetle idare edilmeyecek kadar ciddi bir konudur. 
Bütüncül kalkınma planları yarına dair bir ekonomi inşa ederken bugünün ekonomik ve ticari sorunlarını da çözmeyi hedeflemelidir. Nitekim CHP Ocak 2016´da Güneydoğu bölgesini kapsayan vergi, sosyal güvenlik primi, banka kredilerinin maliyeti, çek ve senetlerin ödenmemesinden kaynaklanan sicil sorununa çözüm ve vatandaşımızın barınma, sağlık gibi acil ihtiyaçları için kanun teklifi vermiş, ancak bu teklif iktidar tarafından reddedilmişti. 

8 YIL 3 AY 10 GÜN ÖNCESİNİN TEKRARI?
Bundan tam 8 yıl 3 ay 10 gün önce o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan, yine Diyarbakır´da bu kez Ziya Gökalp Spor Salonu´nda bölgeyle ilgili bir teşvik paketi açıklamıştı. Büyük ve görkemli bir törenle açıklanan paket, bölgeye ilişkin Cumhuriyet tarihinin en iddialı paketi olarak tanıtıldı. Ancak sonucu belli, elde var sıfır. Bölge kalkınmadı, vatandaşlarımız rahata kavuşmadı."