?TASARRUF TEDBİRLERİNE RAĞMEN SOSYAL GÜVENLİK AÇIĞI NEDEN BÜYÜYOR??
SİYASET 2.11.2018 15:35:41 135 0

?TASARRUF TEDBİRLERİNE RAĞMEN SOSYAL GÜVENLİK AÇIĞI NEDEN BÜYÜYOR??

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, 14. TÜRKİYE ECZACILIK KONGRESİNDE YAPTIĞI KONUŞMADA SOSYAL GÜVENLİK AÇIĞINI KAPATMAK ADINA YAPILAN TASARRUFLARI ELEŞTİRİRKEN BUNUN NEDENLERİNİN ARAŞTIRILMASI GEREKTİĞİNİ, ASIL FATURAYI YOKSULLARIN ÖDEDİĞİNİ SÖYLED

?İlaçlar pahalı, tıbbı cihazlar pahalı, şehir hastanelerinde verilen dolar bazında garantiler var onlar da pahalı. Kim için? Kamu için pahalı ve dolayısıyla sosyal güvenlik sistemi açık vermeye devam ediyor. Yeni Ekonomi Programında açıklandı; 2017´de 16.7 milyar lira olarak öngörülen sosyal güvenlik açığı, 2021 yılında 39 milyar 700 milyon liraya çıkacak. Yine Yeni Ekonomi Programında deniyor ki, ?Sosyal güvenlik harcamalarından 2,5 milyar lira tasarruf yapacağız.? Ben de merak ediyorum, siz de merak ediyorsunuz 2,5 milyar liralık tasarruf nereden olacak? Yine söyleniyor, ?Mali açıdan sürdürülebilirliği sağlamak ve kamu maliyesine olan yükü azaltmak amacıyla sosyal sigorta sistemi yeniden düzenlenecektir.? Emeklilik yaşı uzadı 65´e, prim ödeme gün sayısı 5 binden çıktı 7 bin 200´e, emekli aylığı düştü. Peki açık neden büyüyor? Bir sözünüz varsa bu sorunun yanıtını isteyeceksiniz Sayın Başkan. Bütün bunlara rağmen sosyal güvenlik sisteminde neden açık büyüyor neden? O zaman bunu her şeyden önce öğrenme hakkı eczacıların. Neden? Siz bu sorunun ana unsurlarından birisisiniz,?diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 14. Türkiye Eczacılık Kongresinde yaptığı konuşmada şunlara dikkat çekti:

"Sosyal güvenlik veya sağlıkta akılcı politikalarla sorunu çözmek isterseniz birden fazla soruna aynı zamanda eğilmek zorundasınız. Bir, ülkede yaşayan bireyler, yani 81 milyon açısından. İki, sağlıkta çalışanlar ve onların çalışma koşulları açısından. Üç, tıbbı donanım ve tıbbı malzeme açısından. Dört, ilaç sektörü ve ilaç kullanımı açısından. Beş, sağlık harcamalarının ve sosyal güvenliğin finansmanı açısından. Eğer bu beş parametreyi bir araya getirip sorunu çözme konusunda bir irade ortaya koyamıyorsanız, sorunu çözemezsiniz. Nitekim Türkiye´nin sağlık ve sosyal güvenlikte var olan sorunlarını derinleşerek sürdürmesinin temelinde bu beş soruna eşzamanlı yaklaşmamak yatıyor"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Sheraton Otel´de başlayan 14.Türkiye Eczacılık Kongresi´nin açılışında yaptığı konuşmada şu konuları öne çıkardı:

?Şimdi, sağlık ve sosyal güvenlik öteden beri Türkiye´nin temel sorunlarından birisi olmaya aday ve aday olmayı da sürdürüyor. Yaşanan sorunları nasıl çözeceğiz? Önce kısaca bir hukuktan bahsedeyim izin verirseniz. Anayasa diyor ki, değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen madde ikinci madde diyor ki, ?Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik sosyal hukuk devletidir.? Yani Türkiye´nin demokratik bir devlet olduğunu, inançlara saygılı laik bir devlet olduğunu ve aynı zamanda bir sosyal hukuk devleti olduğunu söyler. Peki, şu sorunun yanıtını arayalım, sosyal devlet ne demektir? Biliyorum sosyal devlet üzerine ciltlerle kitap yazılmıştır ama ben size Anayasa Mahkemesi kararından bir cümle okumak istiyorum. 1988´de verdiği bir kararda Anayasa Mahkemesi sosyal hukuk devletini şöyle tanımlar, ?Sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği, yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir.? Aslında en büyük güç devlettir. Ama devletin gücü devletin içindeki dengesizlikleri dengelemektir. Yani güçsüzleri güçlülere karşı korumaktır. O nedenle biz sosyal devlet diyoruz ve sosyal devleti değiştirmeyi teklif dahi edemiyoruz anayasada böyle bir düzenleme var. Kuşkusuz bu düzenleme olmakla beraber sosyal devleti güçlü kılmak için bazı ek düzenlemeler de yapılmıştır anayasada. Nedir? Sağlık; 56. Madde, ?Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir? diyor. Yani sağlığı bir hak olarak görüyor anayasamız. Yine 60. maddesinde sosyal güvenlikten söz eder ve der ki, ?Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.? Yani sosyal güvenlik bir lütuf değil, o ülkede yaşayan herkes için bir haktır der. ?Ve devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.? Yani güçsüzleri güçlüler karşısında korumak için devlet her türlü önlemi alır gerekli teşkilatları kurar diyor.

Değerli arkadaşlarım, ilaçlar pahalı, tıbbı cihazlar pahalı, şehir hastanelerinde verilen dolar bazında garantiler var onlar da pahalı. Kim için? Kamu için pahalı ve dolayısıyla sosyal güvenlik sistemi açık vermeye devam ediyor. Yeni Ekonomi Programında açıklandı; 2017´de 16.7 milyar lira olarak öngörülen sosyal güvenlik açığı, 2021 yılında 39 milyar 700 milyon liraya çıkacak. Yine Yeni Ekonomi Programında deniyor ki, ?Sosyal güvenlik harcamalarından 2,5 milyar lira tasarruf yapacağız.? Ben de merak ediyorum, siz de merak ediyorsunuz 2,5 milyar liralık tasarruf nereden olacak? Yine söyleniyor, ?Mali açıdan sürdürülebilirliği sağlamak ve kamu maliyesine olan yükü azaltmak amacıyla sosyal sigorta sistemi yeniden düzenlenecektir.? Emeklilik yaşı uzadı 65´e, prim ödeme gün sayısı 5 binden çıktı 7 bin 200´e, emekli aylığı düştü. Peki açık neden büyüyor? Bir sözünüz varsa bu sorunun yanıtını isteyeceksiniz Sayın Başkan. Bütün bunlara rağmen sosyal güvenlik sisteminde neden açık büyüyor neden? O zaman bunu her şeyden önce öğrenme hakkı eczacıların. Neden? Siz bu sorunun ana unsurlarından birisisiniz.

Değerli arkadaşlarım, sorunların çözümü demokrasi ortamında olur, sağlıklı çözümler demokrasi ortamında olur. Neden? Demokrasi ortamında insanlar düşüncelerini özgürce dile getirirler. Bazen iktidar olanların, iktidar sahiplerinin hoşuna gitmeyebilir, bazen muhalif kesimin hoşuna da gitmeyebilir ama sonuçta doğru doğrudur ve bu doğruyu kabul etmek zorundayız. Akıl akıldan üstündür, dolayısıyla özgürce tartışma ortamında doğru yolu bulma, doğruyu saptama ve sağlıklı çözümler üretme gücümüz vardır. Bunun için ne gerekiyor? Hukukun üstünlüğü gerekiyor, düşünce özgürlüğüne sınırlama getirmeme gerekiyor. Yargının bağımsız ve tarafsız olması gerekiyor. Hakimlerin açıkça tehdit edilmemesi gerekiyor. Medyanın kontrol altına alınmaması gerekiyor yani medyanın halkın gözü, kulağı ve sesinin olması gerekiyor. Türkiye´nin bir çadır devletine dönüşmemesi gerekiyor. Çok tipik bir örnek vermek isterim size. Hapishaneler tıka basa dolu, gazeteciler var, avukatlar var, milletvekilleri var, öğrenciler var, herkes var. Ama şu gerçeği herkesin bilmesini isterim. Güçlü olanlar dışarıda, hak arayan ama gücü olmayanların tamamı içerde. Parası olanların tamamı dışarıda, parası olmayıp avukat parası bile ödeyemeyecek konumda olanların yüzde 99,9´u içerde.

Bir başka gerçek daha var, dışarıdan müdahalelere boyun eğen bir Türkiye var. Bu benim ağırıma gidiyor. Demokrasi adına ağırıma gidiyor. Merkel telefon ediyor bir gazeteciyi çıkartıyor; bir telefon, bir gazeteciyi bırakıyorsunuz. Üstelik o gazeteciyi bıraktığınızda bir başka mahkemenin tutuklama emrini de eline tutuşturuyorsunuz, kararını da eline tutuşturuyorsunuz. Ve gelen özel uçakla biniyor ve Almanya´ya gidiyor. Trump telefon ediyor, papazı rahatlıkla serbest bırakıyorsunuz, çıkacağını bir gün önceden Amerikan yetkililer açıklıyorlar. Başka? Macron telefon ediyor, gazeteciyi serbest bırakıyorlar. Başka? Suudi Kralı telefon ediyor, Türkiye´de cinayet işleyenler rahatlıkla ellerini kollarını sallayarak dışarıya gidiyorlar. Ağırıma giden budur. Demokrasi eğer gerçekten bu ülkede sağlıklı işleyebilseydi ve gerçekten korku egemen olmasaydı, Türkiye´nin ayağa kalkması lazımdı. Türkiye bir çadır devleti değildir. 1940´larda, 1990´larda bırakın cinayet işlemeyi konsolosluklarda yapılan eylemler dolayısıyla konsoloslukların etrafı çevrilmiş, cinayet işleyen birisi Türkiye´de yargılanmış, cinayeti özendirenler yine konsolosluğun etrafı çevrilerek teslim alınmış ve ondan sonra yargılanıp Türkiye´de mahkum edilmişlerdir. Amerika´da konsolos eşini yürüyen arabadan attı diye ve eşi yaralandı diye konsolos yakalanır gözaltına alınır ve tutuklanır. Kanada´da eşine kötü davrandı diye başkonsolos alınır yargılanır. Bizde geliyorlar, cinayet işliyorlar, boğuyorlar, parçalara bölüyorlar, ellerini, kollarını sallayarak yurtdışına gidiyorlar ve Suudi Kralı telefon açıp teşekkür ediyor. Ne için? Çadır devleti görünümünden Türkiye´nin süratle çıkması lazım.

Bir sözünüz varsa Sayın Başkan, bu ülkenin aydınlarına sesleniyorum, bu işin sağı solu yoktur, dikkatinizi çekerim; demokrasinin sağı, solu yoktur. Sağcıya da demokrasi lazımdır, solcuya da demokrasi lazımdır. İnançlıya da demokrasi lazımdır, inançsıza da demokrasi lazımdır. A kimliğine de demokrasi lazımdır, B kimliğine de demokrasi lazımdır. Biz kendi sorunlarımızı kendi özgür irademizle çözmek zorundayız. Demokrasi budur. Benim gibi düşünmeyenin de söz söyleme hakkı vardır. Bana oy vermeyen kişinin de söz söylemeye ve konuşmaya ve beni eleştirmeye hakkı vardır. Eğer biz bunu yapmazsak baştan kaybediyoruz. O nedenle bir sözümüz varsa, o sözün ilk cümlesi demokrasi olmalıdır. Ülke için demokrasi olmalıdır, hepimiz için demokrasi olmalıdır ve demokrasi sadece bizim değil, bütün uygar dünyanın ortak paydasıdır. Avrupa parlamentosunda konuşma yaptım, popülist siyaset üzerine konuşma yaptım. Konuşmamın bir bölümünde şunu söyledim, dedim ki Karl Marks İngiltere´de çalıştı uzun yıllar, onun söylediği ?Dünyanın bütün işçileri birleşin? diyor. Şimdi Türkiye ve dünyanın bütün demokratlarının birleşmesi gerekiyor ve birleşmek zorundalar. Türkiye´nin ve dünyanın bütün demokratları birleşmek zorundadır. Demokrasiyi kendi ülkemize getirmeliyiz. Beraber yaşıyoruz, huzur içinde yaşamak istiyoruz, birlikte yaşamak istiyoruz, düşüncelerimizi özgürce ifade etmek istiyoruz. Sorunlar varsa çekinmeden ifade etmek istiyoruz. Kriz var kimse korkudan konuşamıyor. Bize gelip diyorlar ki ne olursunuz bizim derdimizi dillendirin. Sen niye konuşmuyorsun? Nasıl konuşayım diyor. Türkiye´nin bu karabasandan çıkması gerekiyor. Bu görev bu ülkenin aydınlarına düşüyor, birlikte mücadeleye düşüyor. Öyle sağ, sol kavgası yaparak değil, demokrasiden yana olanlar ve demokrasiye karşı olanlar. Geldiğimiz süreç budur. Demokrasiden yana olanların el ele vermesi lazım, gönül gönüle vermesi lazım. Önce şu demokrasiyi gerçek anlamda bir inşa edelim, huzur içinde herkes düşüncelerini ifade etsin ondan sonra oturur sorunların çözümünde ben A derim, öbürü B der, öbürü Z der o ayrı bir şey. Ama özgürce düşüncelerimizi ifade ederiz.?

 


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

"TORBACI YAKALAMAKLA UYUŞTURUCU BELASI ÇÖZÜLMEZ"

CHP’Lİ TANAL, "MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ATAMA SÖZÜNÜ TUTMADI!"

Tülay Hatimoğulları Hatay'daki hava kirliliğini sordu

BAE'den ithalata vergi muafiyeti

Kılıçdaroğlu, 'Filenin Sultanları'nı Kutladı

Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri ve 100. Yıl Marşı Tanıtım Programına katıldı

CHP Adana İl Örgütü Zafer Bayramını kutladı

Kılıçdaroğlu: "Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı Yürekten Kutluyorum"

Ayhan Barut'tan narenciye üreticisi ve ihracatçısı için 3 bin lira destek talebi

Hasan Efe Uyar: "İktidar Vatandaşa 7 Ayda 22 Milyar Ceza Kesti"

Kılıçdaroğlu: “Türkiye Uyuşturucunun Pazarı Haline Geldi"

Emep'li Demir,"işçilere istifa baskısı uygulanıyor"

Mustafa Oğuz Yiğit: “AK Parti'nin Tarım Politikaları Çiftçiyi İflasa Sürüklüyor”

CHP’Lİ SÜMER,“ADANA’DA DEPREMİN YARALARI KAPANMIYOR”

CHP’li Bulut, “Ballı Maaşlara Devam “

“Malazgirt, Anadolu’daki siyasi hükümranlığımızın kapılarını açmıştır”

CHP'li Şevkin'den Hatay için, bakanlara soru yağmuru

Gürer: “Faiz artışı işsizliği tetiklerse, iş kötü…”

Ayhan Barut, anız yangınlarına kesin çözüm istedi

ERDİL DEDEOĞLU CHP CEYHAN İLÇE BAŞKANLIĞINA ADAYLIĞINI AÇIKLADI

  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00
  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false