sÖYLEŞİ

sÖYLEŞİ

Sorularınızı alır almaz yanıtını hazırlamaya başladığım halde ne yazık ki araya seçimlerin girmesi dikkatimi veremememe neden oldu. Özür diliyorum. Söyleşiyi Erdemli´de yeniden ele alıp tamamladım. Umarım çok gecikmemişimdir, ya da beklediğiniz yanıtları

 

 

 

 

- H.Haluk ERDEM: Sayın YÜREGİR, söyleşimize öncelikle Sizi tanıyarak başlayalım isterseniz. Kendi yaşam öykünüzü kısaca anlatır mısınız?

           -Çetin Remzi YÜREGİR:

Yaşam öyküm bir anlamda Yeni Adana gazetesi ile iç içe... 1958 yılından beri kuruluşun değişik aşamalarında görev aldım. Aynı yıl bir değişim programı kapsamında öğrenim için gittiğim ABD´den Türkiye´ye dönmüştüm ve 21 yaşındaydım. "Aile sorumluluğunun" getirdiği koşullar yüzünden gazeteciliğe başlamış oldum. Yoksa mezun olduğum Robert Kolej´deki yıllarımda edebiyat ve özellikle dilbilim konusunda hazırlık yapıyordum. Yoğun biçimde verilen Fransızca derslerini başarı ile bitirdim. Ayrıca son iki yıl özel Latince öğrenimi gördüm. Bu dilin gramerini çok iyi özümsedim.   Amerika´da ise psikoloji alanına yönelmek istedim. Bu arayış süreci zorunluluklar nedeniyle kesildi ve işte buradayım. Nerede ise yarım yüzyıldır Yeni Adana ile yaşadım. Dönem dönem aktif politikanın içinde oldum. CHP´de il başkanlığı, belediye meclis üyeliği ve 1983 yılında SODEP´in genel merkez kurucusu ve yöneticisi olmak gibi görevler aldım. Yeni Adana´da yönetsel görevler, yazı işleri sorumlusu ve yazarlık gibi işlevler üstlendim. Evliyim ve iki kızım var. Tek düze gibi görünen ama yoğun sorumlulukla içi çe geçen yıllar.

          - H.Haluk ERDEM: Yeni Adana Gazetesi´nin kurucusu Ahmet Remzi YÜREGİR kimdir? Yaşamında nelerle karşılaşmıştır?

           -Çetin Remzi YÜREGİR:

Babamız Ahmet Remzi Yüregir, benim ve hatta kuşağımızın birçokları ile karşılaştrıldığında hiç de ´tek düze´ sayılmayacak yaşam koşullarında, savaşım içinde yoğurulmuş bir kişi... Eskilerin deyimi ile bir ´dava adamı´... Adana Öğretmen Okulu mezunu bir eğitimci. Büyük Savaş sonrasında yedeksubaylık´tan terhis edildiği günlerde Fransız İşgalinin başlaması üzerine Adana´nın kurtuluşu için düşüncenin ne kadar önemli bir silah olduğunu öngören ve böylece 25 Aralık 1918´de Yeni Adana´yı başlatan bir gazeteci... İşgal bölgesini terk etmek zorunda kalınca, Anadolu´nun içlerinde, Kayseri ve Niğde´de gazeteler yayınlayarak ve   bu arada Mustafa Kemal Paşa ile ilişkiye geçerek, Kilikya  (Adana)  Müdafa-i Hukuk Cemiyeti´ni kuran bir örgütçü... Daha sonra Karaisalı, Belemedik ve Pozantı´da bir yandan Yeni Adana´yı yeniden yayına sokarken, bir yandan da Fransız işgaline karşı direniş savaşımı veren Kuva-yı Milliye´nin istihbarat örgütünü yöneten kurtuluş savaşçısı... Ahmet Remzi Yüregir´in anıları yıllar sonra gazete sayfalarından kurtarılıp bir kitap haline getirilmektedir.   Ayrıntıları burada özetlemek olanaksız. Sadece şunu söyleyebilirim : Kurtuluş´tan sonra Ahmet Remzi Yüregir yaşamında yeni bir sentez oluşturmuş ve politika alanında etkili uğraşlar vermiştir.   1946-50 arasında Seyhan Milletvekili olarak TBMM sıralarında yer almıştır. Bu dönem ayrı bir savaşım sürecidir. İrtica´nın başkaldırdığı o ilk günlerde bu tehlikeye karşı partisini -CHP´yi- ve parlamentoyu sürekli uyarmıştır. 1951 yılında İstanbul´da iktidarı kaybetmiş partisi adına bir gazete çıkartma çabalarını sürdürürken bir trafik kazası sonrası yaşamını yitirmiştir.

           -H.Haluk ERDEM: Prof. Dr. Cavit Orhan TÜTENGİL, Yeni Adana için şunları söylüyor: ´´Çukurova´nın Fransızlar´a karşı giriştiği silahlı mücadeleye kalemiyle katılan, yeni Türkiye´nin getirdiği ileri hamleleri halk arasında yaymak için savaşan, mihnetlere katlanmak uğruna doğruyu söylemekten ve halkı uyandırmaktan vazgeçmeyen Yeni Adana, Atatürk Türkiyesi´nin ileri karakollarından biridir´´. Atatürk Türkiyesi´nin karakollarından biri olan Yeni Adana Gazetesi neden ve nasıl kuruluyor?

           -Çetin Remzi YÜREGİR: 

Ahmet Remzi Yüregir´in yaşam öyküsünde bu konuya değindim.  Bugün gerçekten inanılmaz gibi görünen bir olay yaşanıyor.   Mustafa Kemal Paşa, Mondros Mütarakesi sonrasında Suriye cephesinden getirdiği karargahını Adana´ya kuruyor. Belirli bir süre askerin terhisini durduruyor ve Ceyhan Irmağı kıyılarında siperler kazdırıyor. Hedefi işgalcilere karşı derhal savunma hattı oluşturmaktır. Bir bakıma kurtuluş savaşını hemen oracıkta başlatmaktır. Ama yerel halkın, ´eşraf´ın desteğini bulamıyor. Zaten Babıali de böyle bir seçeneği düşünemiyor bile. Bunun üzerine terhis emirlerini dağıtıp, İstanbul´a doğru yola çıkıyor. Onun içindir ki Mustafa Kemal Paşa o ünlü ´Bende bu vekayiin ilk hiss-i teşebbüsü, burada, Adana´da doğmuştur´  sözleri ile Kurtuluş tasarımının kaynağını anlatmak istemiştir. İşte bugün inanılmaz gelen,  iki yedeksubay arkadaşın, mülkiyeli Avni (Doğan) bey ile öğretmen Ahmet Remzi beyin, Büyük Kurtarıcının başlatmak istediği hamlenin ertelenmesine neden olan bir önemli etkeni kavramış olmalarıdır. Savaş yorgunu halkımıza psikolojik ve düşünsel açıdan destek gerekmektedir. İşte Yeni Adana bu ortamın oluşturulması için tasarlanmıştır. Okuma yazma oranının düşük oluşu dikkate alınırsa o günkü koşullarda inançlı iki arkadaşı takdir etmek gerekiyor.

Önce Adana adı ile yayına başlayan gazete ulusalcı içerik ile ilgi odağı olunca İşgal komutanlığınca kapatılıyor. Bir kez daha Yeni Adana olarak yayına sokulan gazete ´rahat´ durmuyor.   Fransızlar, Avni beyin  halkımızın bu ülkenin sahibi olduğunu, yani insiyatifi ellerinde tuttuklarını anlatan ´Eşeğin kuyruğu hala elimizde..." içerikli bir yazısı üzerine gazeteyi kapatıyorlar.   Avni bey işgal bölgesinin dışına çıkarılıyor. Ahmet Remzi bey bir de evinde gizli silah bulunması üzerine, hakkında çıkarılan ölüm emrinden, çarşaflı bir kadın kılığında kentten kaçarak canını kurtarıyor Boğazlıyan Kaymakamlığı görevine başlayan Avni Bey bey ile Ahmet Remzi bey bir süre sonra tekrar bir araya geliyorlar.

 

H.Haluk ERDEM: O dönemde Fransız işgalcilerine alkış tutan gazeteler de var. Bu gazetelerin amaçları neydi?

           Çetin Remzi YÜREGİR:

İşgalci Fransızlar ne acıdır ki kendilerine hizmet edecek yerli işbirlikçiler bulmakta zorlanmıyorlar. Yeni Adana, Toroslar´dan kuvayı milliyenin sesi olarak ovada kurtuluş ateşini diri tutmaya çalışırken, işgal yanlısı kimi gazeteler de Mustafa Kemal´i ´eşkıya´ diye niteleyen haberlerle halkımızın moralini çökertmeye çabalıyorlar. Bir bakıma İstanbul´daki mütareke basınının yolunu tutuyorlar.

 

           H.Haluk ERDEM: Gazete Fransızlar tarafından kapatılınca Pozantı´ya taşınıyor. O süreci anlatır mısınız?

           Çetin Remzi YÜREGİR:  

1919 yılının son aylarında Avni Doğan Bey Boğazlıyan kaymakamıdır. Ahmet Remzi Bey Adana´dan çıkmak zorunda kalınca arkadaşının yanına gelmiştir. Bütün ümitlerini Sivas´ta başlamış olan harekete bağlamışlardır. Ahmet Remzi Bey oradan Mustafa Kemal Paşa´ya şu telgrafı gönderir:

"Sivas´ta Müdafaî Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi Riyasetine,

Merkezi Kayseri veya Niğde´de olmak ve teşkilatı milliyeyi Adana´ya da teşmile çalışmak üzere Adana Müdafaa-î Hukuk Cemiyeti teşkiline müsaade ve müzaharet buyrulması müsterhamdır."

Ardından da mektupla başvurur. Büyük Önder´in Ahmet Remzi Bey´e gönderdiği yanıtlar bu mektupların bir ölçüde enformasyon niteliği taşıdığını göstermektedir.
Sivas´tan 2 Aralık 1919 tarihli şu cevap gelir:

"Gönderdiğiniz gazeteyi okudum. Teşekkür ederim. Namus ve vicdanlarını satmakta tereddüt etmeyen bu gibi vatansız alçakların iftiraları dinlenmeyerek dar bir çerçevede kalır.
Adana Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti teşkilatının Ali Fuat Paşa Hazretleri ve Fırka Kumandanı Mümtaz Beyefendi ile kararlaştırdığınız tarzda kurulması uygun görülmektedir.
Adana´ya hicret eden Ermenilerin harekatına ancak Adana Teşkilat-ı Milliyesi´nin kurulmasından sonra karşı koymak mümkün olacaktır.

Ancak şimdiden bu konuda gerekli girişimlerde bulunulduğunu arzederim.

İmza Mustafa Kemal
"

Bu gelişmelerden sonra Adana Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Ahmet Remzi Bey´in başkanlığında Kayseri´de kurularak, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın örgütsel güçleri arasında yerini alır.
Ahmet Remzi Bey, Çukurova´ya dönerek mücadeleye kaldığı yerden devam etmek azmindedir. Nitekim yeniden yurduna yaklaştığında bu kez hem gazetecidir hem de Müdafai Hukuk Cemiyetinin kurucusudur ve başlangıçta tek üyesidir.   Mustafa Kemal Paşa ile haberleşmeye geçerek, Karaisalı ve daha sonra Pozantı´da faaliyete geçecek olan Kuvayi Milliye hareketinin siyasal, lojistik ve moral altyapısını oluşturacak hamlelere girişir. YENİ ADANA da bu projenin içerisinde yerini bulur. Bu özelliği yüzünden YENİ ADANA´ya "asker gazete" nitelemesi yapan kimi yazarlara hak vermemek olmaz. Gerçekten de Kurtuluş Savaşı boyunca ve özellikle Fransız işgalinin sona ermesine kadar gazete hem   Adana ve Çukurova´nın genelinde halkın moral kaynağı olma işlevini görür, milli kuvvetlerin yurt çapındaki başarı haberlerini duyurmaya çalışır, hem de işgal bölgesinden istihbarat elemanları aracılığı ile düşman cephesindeki gelişmelerin izlenmesinde görev üstlenir. Gazeteyi Fransız hatlarının gerisine taşıyanlar aynı zamanda oradan da bilgi aktarmanın çarelerini bulurlar. YENİ ADANA içeriği açısından da yeniden kurulmakta olan Türkiye´nin sorunlarını tartışan, dış politikada gelişmeleri gündemde tutan niteliği ile benzersiz bir yayın organı sayılabilir. Kurtuluş ile birlikte Adana´ya dönen gazete bugüne kadar aynı çizgide yayın politikasının izleyicisi olma çabasını sürdürür.  

           H.Haluk ERDEM: Yeni Adana Demokrat Partili yıllarda da kimliğini sürdürüyor. DP´nin Tahkikat Encümeni, Fransızlardan sonra Yeni Adana´yı ikinci kez kapatıyor. Bu kapatılma neden oluyor?

 

           Çetin Remzi YÜREGİR:

Bilindiği gibi 1946 yılından itibaren ülkemizde "demokrasi denemeleri" başlamış, özgürlük ve insan hakları kavramları halkımıza çok çekici gelmiş ve 1950 seçimleri ile çok önemli bir "devrim" gerçekleşmiştir.   Halkın kendi kaderini tayin sürecinde de tek parti döneminin muhalif kanadı tarafından kurulan Demokrat Parti iktidara gelmiştir. Ama siyasal iktidarı frenleyecek ve keyfi davranışlara girmesini önleyebilecek herhangi bir mekanizma öngörülmediği için,   yeni iktidar  tek parti  dönemini aratmayacak anti-demokratik uygulamalar sergilemeye başlamıştır.   Bir yandan partizanlık ve yanlış ekonomik politikalar toplumsal dokuyu hırpalar iken, diğer tarafta basın özgürlüğü gibi temel konularda kısıtlayıcı zihniyete geçit verilmiştir. DP liderleri, muhalefeti ve basını sindirme hamlelerini artırmışlardır. İktidarda kalabilmek için Cumhuriyet´in temel kazanımlarını bile gözden çıkarabileceklerini ortaya koymuşlardır. Ünlü bir örnektir: Bir keresinde kendi grup toplantısında zor durumda kalan Adnan Menderes, DP milletvekillerine "Siz o kadar güçlüsünüz ki isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz" sözleri ile sığınarak bu tehlikeli gidişi adeta ilan etmiştir. Rejim, "demokrasiye paydos denilebilecek" ? bu sözler de Menderes´e aittir- bir dikta rejimine dönüşmüştür.   Basına sansür uygulamak günlük bir olay haline gelmiş, resmi ilan ve kağıt tahsislerinin sadece iktidar yanlılarına verilmesi uygulaması da muhalif basını yok olmaya doğru sürüklemiştir. YENİ ADANA bu süreçte kendisinden beklenen yerde görev yapmıştır. Yani Demokrat Parti politikalarına karşı durmuştur ve bu yüzden baskı altında kalmıştır.   27 Mayıs müdahalesinin başlıca gerekçeleri arasında yer alan Tahkikat Encümeni de, 9 Mayıs 1960 günü İsmet İnönü´nün bir basın toplantısını yayınladığı için gazeteyi süresiz olarak kapatmıştır.

           H.Haluk ERDEM: Gazete, Cumhuriyetimizin tarihsel dönüm noktalarını sütunlarına nasıl taşımıştır? Haber ve yorumlara ilişkin örnekler verir misiniz?

           Çetin Remzi YÜREGİR:

Başlangıç noktasını Cumhuriyet´in ilanına bile alsak bu 84 yıllık bir süreci kapsıyor. Onun için "örnekler" denilirse bu söyleşiye sığdırmak olanaksız. Sadece her zaman onur duyduğumuz   bir dönemi, kendi katkılarımızın da olduğu yeni Türk harflerine geçiş sürecini anımsatmakla yetineceğim.  Atatürk Devrimleri, Türk Ulusunu yepyeni bir evrene taşımıştır. Bunu biliyoruz. Ama bunlardan birisi vardır ki neredeyse kilit konumundadır. Eğer eğitimin ve öğrenimin gerçekten ABC´si olan   Harf Devrimi başarılmasa idi, bugün insanımız bilişim çağına bile girmekte zorlanacak; kendi dilini özleştirip en ileri diller arasında yer aldığını kendisi dahil kimseye kanıtlayamayacak; bugün Türkiye´mizin geleceği için güvence oluşturan aydınlık insanlarımız yetişemeyecekti. İşte 1928 yılında YENİ ADANA üç ay içerisinde tamamlanan bu büyük devrimin "temel işçileri" arasında görev almıştır. Arapça harflerle yayınlanan gazete, önce yeni alfabeyi tanıtarak işe başlamış. Sonra giderek her köşede ve sütunda yeni alfabenin kullanılışına geçmiş. Saptanan günde de tüm sayfalarını Yeni Türk Alfabesi ile  okurlarına sunmuştur. Bu başarılırken gazetenin tüm elemanları, başta dizgiciler ?eski deyimi ile ? mürettipler de eğitimden geçmiş, hurufat yeni kasalarda ve sanki bambaşka bir dilden imiş gibi yeniden öğrenilmiştir. Yanılmıyorsam bu süreç sadece 3 ay zaman almıştır.   Anlatılır ki Atatürk bu projesine başlarken bu süreyi de saptamıştır. Ama kendisine karşı çıkanlar, "Aman, paşam yavaş yavaş yapalım bu işi, iki üç yılda ancak başarılı oluruz," demişlerdir. Türk insanının yeteneklerini ve kendi keskin kararlarının haklılığını bilen Büyük Önder, bu yakınmaları dinlememiş, hurda ve eski hurufatlarla birlikte Türk insanının beynini ve dilini kapsayan örümcek ağlarını bir çırpıda silkeleyip atmıştır.  

           H.Haluk ERDEM: Yeni Adana´nın ulusal ve uluslar arası ölçekte aldığı ödüller de oldu. Bu ödüllerden söz eder misiniz?

           Çetin Remzi YÜREGİR

Çeşitli zamanlarda YENİ ADANA´yı başarılı buldukları yayınları için ödüllendiren kuruluşlar olmuştur. Elbette bunlar bizlere güç katmıştır. İki tanesini burada anmak isterim. Birisi neredeyse 42 yıl önce Amerikan Gazete Sahipleri Birliği Vakfı tarafından "Dünya Basın Başarı Ödülü" olarak, gazetenin uzun bir süre içinde toplumuna ve okurlarına hizmet veriyor oluşu, bu arada önemli dönüşümlere katkıda bulunması gibi ölçütlerle değerlendirilmesi sonucu , 1965   yılında New York´ta yapılan bir törenle verildi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti´nin 1996 yılında gazeteye verdiği "Basın Özgürlüğü Ödülü" ise bizim için başka bir anlam taşımaktadır.   Anadolu gazetesi olarak böyle bir değerlendirme ile karşılaşmak, çok önemli idi. Türk basınının temel dokusunu oluşturan Anadolu gazeteleri, şimdiki tanımı ile medyası, hep geri planda tutulmaktadır çünkü.   Halbuki ulusal kültürümüzün, ulusal bilinç düzeyinin cevherini de Anadolu´nun bağrında arayıp bulmak gerekir diye düşünürüz hep. O yüzden TGC´nin bu çabasını saygı ile karşıladık.

 

         

           H.Haluk ERDEM: Gazetenin günümüzdeki durumu nasıldır? Neler yapıyorsunuz?

Gazetemiz, son 50 yıldır ismi konulmamış bir aile vakfı tarafından desteklenerek bugünlere geldi ve bugünleri yaşıyor. Ağabeyim Yalçın Remzi Yüregir ile birlikte neredeyse tüm maddi varlığımızı, çok önemli ve yaşamsal bulduğumuz bu "basın varlığına" adamış bulunuyoruz. Günümüzün çalkantılı ekonomik koşullarında, yıldan yıla değişen politik konjonktür içerisinde; haberin, övgünün ve desteğin bile para ile ölçülür hale getirilmek istendiği yoz meslek koşullarında, ilkeli bir yayın organını ayakta ve güçlü kılmak gerçekten zor.   Bunca yıldır bu zorlukları aşabildiğimize inanıyoruz. Bugünlerde görevimizin en az kuruluş günlerimizdeki kadar önemli ve yaşamsal olduğuna inanıyoruz. Atatürk Cumhuriyeti´nin tehdit altında tutulmak istendiği, Anayasa´dan bile Atatükçülük nitelemesinin ve yaptırımlarının çıkarılmasının tartışıldığı; ülke ve ulus bütünlüğünün tehlikeye atıldığı ve Batı emperyalizminin 1918´deki saldırganlığı ile ülkemize yöneldiği günümüzde, YENİ ADANA´ya düşen görev bellidir diyoruz. Yayın çizgimiz, özellikle son yıllarda bu görev anlayışını ön planda tutuyor.

"Basılı gazetemizi",  kentimizin koşullarını dikkate alarak en iyi ve verimli düzeyde yayınlamayı hedef aldık. Çok renkli ve çok sayfalı olmak yerine, içeriğini kaliteli tutma seçeneğini yeğliyoruz. İstanbul gazetelerinin ağır rekabeti bizi bu koşullara zorluyor. Ancak son yıllarda internet üzerinden yayın seçeneğine daha çok ağırlık verdik. Bugün sadece Adana´dan değil, ülkemizin ve hatta dünyanın çeşitli konumlarından ses getiren "www.yeniadana.net" sitemiz ile   çok yaygın bir okur kitlesine ulaşmaya başladık.

Son söz olarak: Zor görevimizin bilincindeyiz.  Dostumuz ve kaybını unutamadığımız Prof. Dr. Cavit Orhan TÜTENGİL´in, sizin de başlangıçta dikkat çektiğiniz, ´´Çukurova´nın Fransızlar´a karşı giriştiği silahlı mücadeleye kalemiyle katılan, yeni Türkiye´nin getirdiği ileri hamleleri halk arasında yaymak için savaşan, mihnetlere katlanmak uğruna doğruyu söylemekten ve halkı uyandırmaktan vazgeçmeyen Yeni Adana, Atatürk Türkiyesi´nin ileri karakollarından biridir´´ sözlerini bugün bir esin kaynağı olarak  görmeyi sürdürüyoruz.

 

 


2.TUR ÖNCESİ TARİHE BİR NOT DÜŞMEK

ERDOĞAN, KILIÇDAROĞLU’NUN ADAY OLUP KARŞISINA ÇIKMASINI NEDEN İSTER?

23 NİSAN: EGEMEN ULUS OLMAYI BAŞARDIĞIMIZ GÜN!

LAİKLİK İLKESİNİN 85. YILDÖNÜMÜ’NÜ ANARKEN

GÜNDEM’DE KILIÇDAROĞLU’NUN 'HELALLEŞME' YOLCULUĞU VAR

CUMHURİYET YENİDEN

CHP’NİN İKTİDAR OLMA SORUNU VE ÖTESİ

 TÜRKİYE’YE KARŞI ABD’DEKİ DÜŞMANCA KAKOFONİK SESLER

KONGRE BASKINI DÜZENLETEN BİR BAŞKAN VE ABD’NİN HALLERİ

103. YAYIN YILINA GİRERKEN ‘VAZİYET-İ UMUMİYE’ !

ULUSAL EGEMENLİK İŞLEYİŞLERİNİ 2020 KOŞULLARINDA YENİDEN DEĞERLENDİRMEK...

YEREL SEÇİMLERDE ORTAYA ÇIKAN RİVAYETLER MUHTELİF DE?

KIBRIS´TA ?ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN´ ASLINDA BU GÜNLER İÇİN ÇÖZÜM OLDUĞUNU ANLAMAK GEREKMEZ Mİ?

TÜRK ULUSU´NUN ULUSAL EGEMENLİK SORUNU İLE SINAVI

YENİ REJİMİN SAKINCALARI CHP´NİN EFSANE MİTİNGLERİNDE NEDEN GÜNDEME GELMEDİ Kİ ?

CHP´DE İKİ YANLIŞTAN BİR DOĞRU ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK

CUMHURİYET HALK PARTİSİ´NDE DE RESTORASYON, YOKSA?

İLERİ DEMOKRASİDE ?TAMAM MI, DEVAM MI?´ OYUNU!

ARTIK 24 HAZİRAN SONRASINA BAKMANIN ZAMANI

ASKIYA ALINMAKTA OLAN CUMHURİYET REJİMİNE KİM SAHİP ÇIKACAK?

YALNIZ KALINAN DÜNYA´DA İNGİLİZ´İN İPİNE TUTUNMAK

  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false