Neden birden bire Erdoğan çıkıp da ahlak dersi vermeye, ´Biz eşine ihanet edenleri mağdur olarak göremeyiz´ demeye başladı. Neden AKP sözcüleri de koroya katılıp Baykal´a ?Git savcıya hakkını ara?? aklını vererek, kendilerinin daha birkaç gün önce internet kanallarında araştırma yapmaya soyunduklarını, bunu bir siyasal etik sorunu gibi gördüklerini unutturmaya kalkıştılar. CHP Genel Başkanının ?komployu iktidar gücü bulunmayanlar yapamazdı? sözlerine mi tepki koymaktalar, ya da bir teşekkür bekledikleri halde suçlanıyor olmanın kızgınlığını mı göstermekteler? Hele Erdoğan´ın bugün bir toplantıda ettiği ?Biz Meclis´te anayasayla uğraşırken, Genel Başkan başka yerlerdeydi´ gibisine ettiği son derece yakışıksız sözlere ne demeli? Boyutları, gerçekliği ve de nasıl bir tezgah sonucu ortaya atıldığı belirsiz bir görüntü olayına, böylesine ?yargısız infaz´ tadında anlamlar ve çağrışımlar yüklemek sorumlu bir iktidar yetkilisine yakışıyor mu?
Tabloya bakınca insanın gerçekten katmanlardan oluşmuş ve kendi içinde de burkulmaları hesaplanmış bir komploya daha çok inanası geliyor. Amaç nedir? Deniz Baykal´ın altından zor kalkacağı bir takım imalar aracılığı ile sarsılması ve bu yoldan CHP´nin özellikle Anayasa değişikliği sürecinin son aşamasında, referandum ayağında, paniğe kaptırılıp ?beyin? bölgesinin felce uğratılması? Çok açıktır ki Baykal´ın böylece alelacele devreden çıkarılması, CHP içindeki hoşnutsuzları yeni bir yapılanma çabasına yöneltecek, Kurultay sürecinde harcanacak enerji nedeni ile örgüt tepeden ayağa kadar referandum kampanyasında dağınıklık içerisinde kalıp, kendi derdi ile uğraşmaktan, Paket´in zararlarını seçmene anlatmakta zorlanacaktı. Baykal´ın istifası, görüntünün gerçekliği, partinin başına kimin geçeceği gibi konuların tartışılması, nerede ise ilk hesaptaki Temmuz oylamasına kadar yeterli enerji boşalımını güvenceye alacaktı. Bu arada Baykal´ın daha o zaman gerçekten çekip gitme niyetinden kuşku duyuluyordu ama hiç değilse bir emanetçi aracılığı ile bu kritik sayılı günler istenildiği ölçüde dalgalanmaya bırakılmış olacaktı.
Ama referandum sürecinin Yüksek Seçim Kurulu´nca ?olması gereken´ tarihe kadar uzatılması, bir başka katmanı, açıkçası B Planını, zorunlu olarak gündeme getirdi. CHP içerisinde bocalamayı aşıp, akılcı davranmanın gerekliliğini ortaya koyan kişiler çıkmaya, açıkçası bu yönde parti içi kamuoyu oluşmaya başladı. fark edildi ki Baykal´sız da bu dönem aşılır, hatta daha iyi sonuçlar alınacak bir yapının temelleri atılır. ?Emanetçi? bir ara dönem olmadan yola, örneğin ülke kamuoyunun olumlu baktığı, Kılıçdaroğlu ile gidilebilir. Parti uzun yıllardır eleştirilen bir kısır döngüden kurtarılabilir?
Ama kimin işine gelir ki böyle bir ?yeniden toparlanma? ve Cumhuriyet Halk Partisinin özüne dönerek, gerçek kimliğine kavuşmaya başlaması? Ne yapılmalıdır? Kurultay öncesi oluşmuş kimi çatlaklardan sızılarak, Baykal´ın kesin olarak gitmesinin önü kesilmelidir. Bu çatlaklar hazırdır. Baykal´ın eteğine yapışmış unsurlar, tezgahlarını kurup, ?aman gitme? gözyaşlarını akıtarak Kurultay´daki ?gıyabi seçim? senaryosunu hazırlamaktadırlar. Zaten Baykal´ın baştan beri gitmeye de niyeti olmadığı kesinleşmiş gibidir. Bir fırsat yakalayıp bir bahanenin ardına sığınmanın yolunu bulmaya çalışmaktadır. Kılıçdaroğlu´nun önüne kesmeye yönelik ?uygun retoriği? devreye de sokmuştur. ?Uzlaşı sağlayacak isen, aday ol?? gibisine olmayacak, demokrasinin doğasına aykırı önerilerle kendi vazgeçilmezliğinin sinyallerini vermeye başlamıştır.
Ve de Erdoğan´ın ağır suçlamaları, hakaretleri ve vermeye kalkıştığı ahlak dersleri tam da bu noktada, Cumhuriyet Halk Partisi´ndeki Baykal´sız yelken açma girişimleri güç kazanırken ortaya çıkmıştır. Baykal´sız ve kendi özüne dönen bir CHP, iktidar partisinin, yandaşlarının, içteki ve dıştaki destekçilerinin katlanabileceği bir risk değildir. Hele son zamanlarda görülmüştür ki Baykal´ın başında olduğu bir CHP, tam potansiyelini ve misyonunun gerektirdiği eylemleri ortaya koymakta iyice zorlanmaktadır. Onun için Baykal´ın ?muhteşem dönüşü?ne ortam hazırlanmalıdır. Kendisini yeniden partinin başında mücadeleye zorunlu kılacak kişisel bir nedene sahip kılacak; yandaşlarını da tüm örgüte karşı haklı çıkartacak ve ?genel başkanlarına vefa borcunu ödeme? yükümlülüğünü dayatacak bir bahanedir bu ?suçlamalar ve hakaretler?? Hani amiyane bir durum vardır ya, ?madem öyle, işte böyle? dedirtecek bir bombardımandır Baykal´a karşı başlatılan.
Bu kadar saf olabilir miyiz, CHP´nin ve dolayısı ile ülkenin kaderini elinde tutan örgüt ileri gelenleri bu kadar ucuz senaryoya kanar ve alet olur mu? Bekleyip göreceğiz, çok değil birkaç gün? Bakalım anlı şanlı CHP´nin il başkanları eğer Baykal´ı gerçekten ?gıyabında seçme? formülüne yatkın olurlarsa bunu hangi gerekçelere dayandıracaklar? Bakalım ne diyecekler, kimler bundan kazançlı çıkacak?
