PARİS´TEKİ KANLI GECE´NİN SANSASYONEL YANKILARINA TESLİM OLMAMAK

PARİS´TEKİ KANLI GECE´NİN SANSASYONEL YANKILARINA TESLİM OLMAMAK

Ne gariptir ki, Soğuk Savaş sırasında SSCB´nin nükleer silahları ve dev askeri güçleriyle baş etmiş ABD´nin Başkanı Hüseyin Obama daha geçen gün, IŞİD´in ortadan kaldırılamayacağını adeta kabullenerek, ?kuşatılmasının böylece etksinin sınırlanmasının? bir

Paris´teki ?Kanlı Gece´ birden dünya kamuoyunun gündemindeki ilk sıralara yerleşti. Nasıl olmasın ki? Fransa gibi Avrupa uygarlığının en süzme niteliklerini barındırdığı varsayılan bir ülkede kaçıncı kez böylesine can alıcı bir terrorist eylem ortaya çıkıyordu?  Hem de bu boyutlarda ölümcül bir saldırı, toplum güvenliği açısından en son tekniklerin ve becerilerin uygulandığı  bilinen  Paris´te nasıl oluyor da istihbarat engellerine takılmadan gerçekleştirilebiliyordu?

Olay bir yandan sansasyona endekslenmiş medya aracılığı ile, diğer yandan da Fransız yetkililerin eylemin ilk anlarından itibaren verdikleri demeçlerle, aldıkları önlemlerle olağanüstü boyutlara taşınıverdi. Sanki terör eylemlerini yapan gizli güçlerle söz birliği edilircesine, ?dünyanın sonuna geliniyor ha?? imajı başarılı biçimde insanların kafalarına pompalandı.

Fransa Cumhurbaşkanı Hollande 129 kişinin senkronize saldırılar sonucu yaşamlarının yitirmelerinin, 352 kişinin de yaralanmalarının  üzerinden saatler geçmeden, ?Bu bir savaştır? diyerek Mayıs 1961´de de Gaulle´e karşı girişilen Cezayir Darbesi´nden bu yana ilk kez Fransa´da olağanüstü hal ilan etti. Bununla birçok özgürlükler kısıtlandı, ülkeye giriş ve çıkışlar sıkı kontrol altına alındı. En önemlisi Fransa´da ve hatta Avrupa´da bir panik havası yaratıldı.

Kabul etmek gerekir ki hangi ülkenin başkentinde 6-7 noktada birden bu kapsamda bir saldırı ile yüzlerce insanın ölümü ve de yaralanması söz konusu olsa bunu hafife almak olanaklı değildir. Kaldı ki eğer bu tip olaylar dünyanın çeşitli yerlerinde de görünüyorsa ve  bir takım ?mevhum düşmanların´ varlığı hep potansiyel saldırı beklentilerini yaratmış ise, Fransa´nın başına gelenler elbette önemsenmelidir. Hele masum insanların bombaların, otomatik silahların hedefine yerleştirilip katledildikleri görülüyorsa buna tepki gösterilmesi çok doğaldır.

Ama Paris olayında ve sonrasında ortaya konulan tepkilerin boyutları ve yaygınlığı akıllara bambaşka düşünceler getirmektedir. Ortaya hemen ?uluslararası terör? tehdidi, bununla koşut olarak ?radikal İslam? çağrıştırması atılınca saldırıların ve saldırganların amaçları konusunda da oluşan kuşkular öne çıkmaktadır.

Hollande, ?Bu bir savaştır? derken herhalde Libya´da ve Suriye´de başlatılan iç savaşlarda ülkesinin birlikte hareket etmekte olduğu savaşçı koalisyon ortaklarının ne denli saldırgan niyetler taşıdıklarını pek dikkate almıyor. Savaşın daha yeni Paris´te başlamakta olduğunu varsayıyor. Halbuki Fransa, Kuzey Afrika´da ve Ortadoğu´da ulusları bölüp parçalayarak, sınırları ortadan kaldırıp yeni baştan çizerek, milyonlarca insanın ölümüne ve yerlerini yurtlarını terk etmelerine neden olarak Batı emperyalizminin egemenlik alanlarını pekiştirme projesinde hep en önlerde yer almıştır. Yani eğer ortada bir savaş varsa, bu savaşın başlatıcısı ve yürütücüsü rolünü hevesle oynamıştır.

Şimdi bu durumda  sadece terör unsurlarını suçlayarak, kendi sınırları içine taşınan savaşı lanetlemek hem Fransa´ya hem de bu projede saf tutan ülkelere, bağlaşıklarına ve bu durumu sineye çekmiş insanlara düşmez. Kaldı ki Fransa ve Batı Dünyası bugün yüzlerle ifade edilen can kayıplarına matem tutarken, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve İç Asya´daki ?proxy´ savaşlarında, istilalarda ve insansız hava araçlarının hedef gözetmeyen saldırılarında ölenlerin milyonları aştığını görmezden gelemezler.

Hollande ve ortakları elbette bunun farkındalar ama yarattıkları sansasyon ile ?yavuz hırsız ev sahibi bastırır´ özdeyişine uygun yöntemlerle kendilerini aklatmanın yollarını buluyorlar. Üstüne üstlük bunu yaparken son derece şeytani araçlar da kullanıyorlar. Kendi halklarını korkularıyla yönetmenin ve de egemenlik alanları kurmak istedikleri coğrafyaya daha derinden nüfuz edebilmenin ortamını da yaratıyorlar.

Örneğin  nedir, necidir IŞİD? Hani Paris saldırılarının üzerinden saatler geçmeden yine Hollande´ın suçlu olarak ilan ettiği bu örgüt neyin nesidir?

IŞİD belki de atom bombasından da tehlikeli post-modern bir silahtır. Daha doğrusu silah haline getirilmiş insanlar topluluğudur. Ayrıca dinsel yapılanmaları ile çok işe yarayan ve ?mevhum düşman´ figürü olarak radikal İslamın kıyıcılığının yarattığı korkuyla Batılı insanı kendi içerisinde bloklaştırıp emperyal maceralara onay verir kalıba sokan bir faktördür. Bunun sayesinde şimdilerde Suriye-Irak coğrafyası koskocaman canlı bir buldozerle yakılıp yıkılmakta; örneğin Türkmen ve Arapların boşaltıldığı alanlarda Kürdistan´nın uzantılarının kurulması sağlanmaktadır.

IŞİD bunun yanısıra   Suriye´ye ABD´nin ve başta Fransa olmak üzere diğer Batılı heveskarların havadan ve karadan müdahalesine davetiye çıkaran verimli bir bahanedir.

IŞİD zaten bu amaçlarla var edilmiştir. Kuruluşu, bizim kimi derin stratejistlerimizin ?bunlar mağdur edilmiş Sunni kesimlerin korunmak için bir araya gelen masum insanlar´ görüşünün aksine, Batılı ülkelerin gözden sakladıkları desteklerle sağlanmıştır. Türkiye´de üslenmişler, donanmışlar; Katar ve Suudi Arabistan ?dan gelen yardımlarla palazlanmışlardır.

Ne gariptir ki, Soğuk Savaş sırasında SSCB´nin nükleer silahları ve dev askeri güçleriyle baş etmiş ABD´nin Başkanı Hüseyin Obama daha geçen gün, IŞİD´in ortadan kaldırılamayacağını adeta kabullenerek, ?kuşatılmasının böylece etksinin sınırlanmasının? bir başarı sayılabileceğini ifade etmiştir. Zira ortadan kaldırılması zamanı gelmemiştir. Daha fazla IŞİD cinayetine ve terörüne ihtiyaç vardır.

Nitekim Paris´teki Kanlı Geceyi bu bağlamda değerlendirirsek son eyleminde işe çok yaramıştır. Antalya´da devam etmekte olan G 20 Konferansının gündem maddesidir. Batılı ortakların halklarıyla ve silahlarıyla, ekonomileriyle ortak hedeflere yönelmesini sağlayacak mevhum düşmandır. ?Dünya´nın sonu geliyor? korkusu yaşatılan kitlelerin sindirilmesinde rol üstlenecek kıyıcılık timsalidir. Bugünlerde Olağanüstü Hal ilanı ile o vazgeçemediği özgürlük ikliminden bile mahrum bırakılan Fransa´nın, global etkisini yitirmekte olan o muhteşem Fransa´nın, emperyal maceralarındaki günahlarını kendi insanlarının ölümü pahasına görüntüde de olsa aklatmaya yarayacak trajedi aktörleridir IŞİD militanları?


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

2.TUR ÖNCESİ TARİHE BİR NOT DÜŞMEK

ERDOĞAN, KILIÇDAROĞLU’NUN ADAY OLUP KARŞISINA ÇIKMASINI NEDEN İSTER?

23 NİSAN: EGEMEN ULUS OLMAYI BAŞARDIĞIMIZ GÜN!

LAİKLİK İLKESİNİN 85. YILDÖNÜMÜ’NÜ ANARKEN

GÜNDEM’DE KILIÇDAROĞLU’NUN 'HELALLEŞME' YOLCULUĞU VAR

CUMHURİYET YENİDEN

CHP’NİN İKTİDAR OLMA SORUNU VE ÖTESİ

 TÜRKİYE’YE KARŞI ABD’DEKİ DÜŞMANCA KAKOFONİK SESLER

KONGRE BASKINI DÜZENLETEN BİR BAŞKAN VE ABD’NİN HALLERİ

103. YAYIN YILINA GİRERKEN ‘VAZİYET-İ UMUMİYE’ !

ULUSAL EGEMENLİK İŞLEYİŞLERİNİ 2020 KOŞULLARINDA YENİDEN DEĞERLENDİRMEK...

YEREL SEÇİMLERDE ORTAYA ÇIKAN RİVAYETLER MUHTELİF DE?

KIBRIS´TA ?ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN´ ASLINDA BU GÜNLER İÇİN ÇÖZÜM OLDUĞUNU ANLAMAK GEREKMEZ Mİ?

TÜRK ULUSU´NUN ULUSAL EGEMENLİK SORUNU İLE SINAVI

YENİ REJİMİN SAKINCALARI CHP´NİN EFSANE MİTİNGLERİNDE NEDEN GÜNDEME GELMEDİ Kİ ?

CHP´DE İKİ YANLIŞTAN BİR DOĞRU ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK

CUMHURİYET HALK PARTİSİ´NDE DE RESTORASYON, YOKSA?

İLERİ DEMOKRASİDE ?TAMAM MI, DEVAM MI?´ OYUNU!

ARTIK 24 HAZİRAN SONRASINA BAKMANIN ZAMANI

ASKIYA ALINMAKTA OLAN CUMHURİYET REJİMİNE KİM SAHİP ÇIKACAK?

YALNIZ KALINAN DÜNYA´DA İNGİLİZ´İN İPİNE TUTUNMAK

  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli