Öngör açıklamasında, ?Bu konuda İHD Adana şubesi olarak bir çok kez raporlar yayınlayıp kamuoyunu bilgilendirdik. Yine Adalet Bakanlığı  Ceza ve Tevkif  Evleri Genel müdürlüğüne yaşanan hak ihlallerinin araştırılması ve son bulması  konusunda dilekçeler gönderdik. Ancak; bugüne kadar yaşanan hak ihlallerinin son bulması için merkezi idare anlamında hiçbir girimde bulunulmamıştır,? dedi.

İlhan Öngör, 22.12.2015 tarihinde TUHAD-FED temsilciliği adına derneğe yapılan  bir başvuruda ?Osmaniye T tipi 1 ve 2 nolu cezaevlerinde ağır hak ihlallerinin yaşandığına dair şikayetlerini ileten bir mahpusun  mektubuna dayanarak sıraladığı kimi ihlalleri de açıkladı.

 Cezaevi girişinde mahkum kabul bölümünde yeni gelen hükümlü ve tutuklulara işkence, küfür, hakaret  ve baskı yapılarak, siyasi mahpuslara pişmanlık dayatması uygulaması ve çıplak arama yapıldığı, Mahpusların uğradığı fiziksel şiddet ve baskılara karşı yaptığı başvurulara engel olunduğu, Darp ve işkence nedeniyle yaralanan mahpusların hemen revire ve hastaneye götürülmediği yolundaki şikayetlerin yanı sıra Öngör şu iddiaların da bulunduğunu kaydetti:

?Mevcut cezaevi kapasitesinin 2 katı kadar tutuklu ve hükümlü bulunmakta ve  mahpusların yerde, merdiven altlarında, ranza diplerinde yatmaktadırlar. Mevcudiyetinin üstünde doluluk olduğundan sürekli doktor ve sağlık ekibinin bulundurulması gerektiği halde bu durum dikkate alınmamaktadır.

Şikayetler arasında ziyaret saatlerinin günün son saatlerine bırakılarak bu nedenle kendileri ve ailelerinin mağdur edildiği, Cezaevi idaresine yazılan dilekçelerin cevapsız bırakılmakta olduğu ve gönderdikleri ve kendilerine gelen mektupların kaybolduğu hususları da yer aldığı gibi, kantinden alabilecekleri eşyaların çok çok sınırlı bulunduğu gibi diğer hususlar da bulunmaktadır.?

İlhan Öngör açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı:

?Türkiye´de her alanda yaşam hakkına yönelik yaşanan ağır hak ihlalleri gündemin birincil konusunu oluşturmaktadır. Bu konuda gerek siyasi ulusal ve uluslar arası kuruluşlar gerekse hak temelli çalışan ulusal ve uluslararası kuruluşlar gerekli demokratik tepkiyi göstermedikleri açıktır. Yaşanan bu hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı yerlerden biri de özgürlük alanları kısıtlanmış, dört duvar arasında seslerini duyuramayan mahpusların bulunduğu cezaevleridir.  Sorunun aciliyeti ve yaşam hakkına yönelik halen devam etmekte olan hak ihlallerine karşı tüm ulusal ve uluslar arası siyasi ve hak temelli çalışan kurumları ve kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz.?