Laiklik: Yurtta ve Dünya´da Barışın da Temeli
24.10.2010 13:22:14 333 0

Laiklik: Yurtta ve Dünya´da Barışın da Temeli

Batı Emperyalizminin Soğuk Savaş sonrasında, Orta Doğu´ya, Afrika´nın ortalarına ve İç Asya coğrafyasına kadar uzanan, birçok belirtileri ile ?Haçlı Seferi? niteliği taşıyan saldırganlığı neden bu denli etkili ve süreğen hale girdi? Neden ?Medeniyetle

Bu soruların yanıtlarını bir çırpıda verebilmek olası değil elbette. Ama öyle bir anahtar olay var ki bu karmaşık gibi gelen gelişmelerin ana bağlantısını onunla daha rahat kurabilir biraz dikkatlice bakan kimse? İslam dünyasının kilidini açan ve milyarı aşkın insanın yaşadığı ?Genişletilmiş Ortadoğu ve Orta Asya Ülkelerini? Batı Emperyalizmine karşı savunmasız kalmaya mahkum eden dönüşüm, ülkemizden Türkiye´den başlatılmıştır. Radikal İslam´ın sorun olarak ortaya çıkışına doğru tırmandırılan sürecin başı, Türkiye´de ?laik ulusal devlet?e karşı başlatılan yıkıcı girişimlere kadar gider. 12 Eylül öncesinden başlayarak dinci dış kaynakların sağladığı mali destekle beslenen tarikat ve cemaat yapılanması, bugün de Türkiye´nin kısa vadede bir şeriat devletine dönüşmese bile, din faktörünün etkin ve baskın olduğu bir melez yönetim modeline sürüklenmesine yardımcı olmaktadır. Amaç, Batılı emperyal odakların desteğini esirgemeyip bilakis her yönde kullanabileceği siyasal kadroların güç sahibi edilmesi ve özellikle de ?laik Cumhuriyet rejiminin? İslam ülkelerinde benzerliklere yol açamayacak derecede zedelenmesi,  ayrıca Türkiye´nin ?mazlum ulusların? önderliğini üstlenme olasılığının bütünüyle ortadan kaldırılmasıdır.

Bu amaçlara büyük ölçüde varılmıştır. Türkiye, laik ulus devlet niteliğini ve bu yönde örnek olma özelliğini yitirdiği oranda, İslam Dünyası da kendisini radikal dincilik hastalığından kurtarma şansından uzaklaşmaktadır. Daha çok emperyalist provokasyonların  tuzağına düşmekte, Müslüman halklar kendi ülkelerini çağdaş rejimlere değil, dine dayalı ilkelerin tahakkümü altında işleyen sistemlere teslim etmektedirler. Türkiye örneği ortadan kalktıkça, hele ülkedeki dinci eğilimler Batı ile uyum içine girme kaygısı ile ?ehlileştirilmiş ve ulusal amaçlardan yoksun İslam? modelinin savunucusu olarak dünya sahnesinde yer almaya kalkıştıkça, İslam dünyasındaki bölünmüşlük daha da artmaktadır.

Batı Dünyası Türkiye´de bu dönüşümü sağladığına inandıktan sonra ikinci aşamaya rahatlıkla geçmiştir. Şimdi bu kilit ülkede Hristiyanlığın yitirdiği alanlarını yeniden kazanma hesaplarına yönelmiştir. Ülkedeki ?dinci yöneticiler? de işlerine geldiğince bu konuda ortam hazırlamasına yardımcı olmaktadırlar. Laikliğin tasfiyesi adına zamanında Anadolu´yu ve Osmanlı diyarını kasıp kavurmuş olan ?siyasal ?Hristiyanlık? a bütün kapıları ardına kadar açmıştır. Papa´nın ziyareti, Rum Patrikhanesine ekümeniklik payesinin kazandırılması vaadleri, Akdamar Kilisesinin onarımı ve Haç´ın dikilmesi, inanç turizmi maskesi altında Anadolu´da cemaati bile bulunmayan Kilislerin ihyası? Bu liste sürüp gider de en yakın ve çarpıcı olanı Alman Cumhurbaşkanı Wullf´un Tarsus´ta Hacı olması ve Rum Patriğine adeta bir ?devlet ziyareti´ yapması olayıdır. Bunların saf ve samimi inanç gösterileri olarak kabulü olası değildir. Atatürk Cumhuriyeti´nin  Kurtuluş Savaşı cehennemimde edindiği derslerden yola çıkarak mesafeli durmayı ve hatta kapanmış olarak gördüğü ?Anadolu´da Hristiyanlık? olayını,  çeşitli açılım ve hamlelerle yeniden gündeme getirme çabaları, elbette uzun erimli hesaplara dayalıdır.

Hemen bugün medyaya yansıyan bir başka bu bağlamda dikkate alırsak, oynanan büyük oyunu da kavramaya başlarız belki. Zaman gazetesinin haberine göre, Alman Papa 16. Benediktus, Katolik Kilisesi´nin Ortadoğu´da yaşayan kardinaller, patrikler, başpiskoposlar ve piskoposlarının katılımıyla düzenlenen iki haftalık toplantının kapanışında, Hristiyanların bölge ülkelerinde bir azınlık olmalarına karşın yaşadıkları topluma önemli katkılar sağlayabileceklerini söylemiş. Ve şöyle buyurmuş:

"Ortadoğu´da pek çok ülkede ibadet özgürlüğü bulunsa da, din özgürlüğünün alanı ise çoğu kez oldukça daraltılmış durumdadır. Muhtelif dini cemaatlerin üyelerinin dinlerini gerçek anlamda yaşama ve dile getirme özgürlüklerini güvence altına almak için söz konusu özgürlük alanını genişletmek elzemdir. Bu mesele, sinoda katılan pederlerin aciliyet ve faydasına değindikleri Hristiyan-Müslüman diyaloğunun konularından biri olması pekala mümkündür."

Ortadoğu´da nice zamandır devam eden çatışmalar, savaşlar, şiddet ve terörün bölgedeki Hristiyan azınlıkları da olumsuz etkilediğini vurgulama amaçlı bu sözlerin büyük bir bölümü Türkiye´ye bir işaret değil mi? Alman Cumhurbaşkanının Tarsus´ta henüz restorasyon aşamasındaki bir yapıyı  ?Hac Merkezi? olarak görüp, onca yolu tepmesi ve de bir bakıma Alman Papa´nın işaretleri ile bağdaşır olması anlamlı sayılmaz mı? Türkiye´de Hristiyanların ?din özgürlüğü? gerçekten kısıtlı mıdır, yoksa gerçekten ?hristiyan sayısı? çok azdır da bunu artıracak altyapının temelleri mi atılmak istenmektedir? Ardından ne gelecektir? Anadolu´nun  tümü üzerinde ne hesaplar yapılmaktadır? Lozan´ı hiçe sayacak ne gibi oldu bittilere olanak sağlayacak gelişmeler, vaadler ve hazırlıklar vardır?

Gerçekten böyle bir konunun Atatürk Türkiyesi´nde ve laiklik rejiminde gündeme geliyor olması çok kaygı vericidir. Zira bunlar Anadolu´da çok gerilerde kalmış din savaşlarının hayaleti gibi ortaya çıkmaktadır. Kimsenin dini, ibadet koşulları ve inancı kimseyi ilgilendirmemelidir. Ama ne kadar hafızalarımız geçmişe kapatılmak istense de geçmişte din unsurunun, ulus ve ülke düşmanlığında kullanıldığını ve bunda Batı emperyalizminin büyük rolü olduğunu unutmak olası değildir. Bir de buna ek olarak günümüzde İslam Dünyasına yöneltilen ve yine din temelli saldırganlığa Türkiye´nin alet edilişi, ülkemizdeki laiklik ilke ve işleyişlerinin yok edilme hesaplarının bununla bağlantısı dikkate alınırsa, ?ulusal hafızamızı? yeniden kazanmak zorunda olduğumuz ortaya çıkar.  Ayrıca Atatürk´ün yerleştirmeye çalıştığı ?Laiklik Sisteminin? yurtta ve dünyada ne büyük bir barış projesi olduğu daha iyi anlaşılır.  


YÜREĞİR BELEDİYESİ OKULLARI YENİ DÖNEME HAZIRLIYOR

ÇOCUĞUNUZU 8 ADIMDA OKULA HAZIRLAYIN!

Birinci Sınıfa Başlayan Çocukların Okula Uyum Sürecinde Neler Yapılmalı?

BİLGİ EVLERİNE DEVAM EDEN 266 ÖĞRENCİ ÜNİVERSİTEYE YERLEŞTİ

Sınavlara Hazırlıkta Kayıt Dışı Kurumlara Dikkat!

ÇGC'DEN İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜNE ZİYARET

TEV'İN 2023-24 EĞİTİM YILI BURSLARI İÇİN BAŞVURU TARİHLERİ BELLİ OLDU!

SANKO Holding’den afete dirençli şehirler için tasarım kültürüne destek

LABEB, LAİK VE BİLİMSEL EĞİTİMİ SAVUNMAK İÇİN BİR ARAYA GELİYOR

CEGEM’den büyük başarı

SANKO ÜNİVERSİTESİNDE YÜZDE 100 DOLULUK ORANI SAĞLANDI

EĞİTİM-SEN'DEN BAKAN TEKİN'E ELEŞTİRİ

Yakın Doğu Üniversitesi Yapay Zeka geliştirdi

Uzm.Eğitim Danışmanı Gülbenk: “Depremzede Çocuklarla İletişim Özveri Gerektiriyor”

Adana Gençlik Merkezi’nde Permakültür Tarım etkinliği

Prof. Dr. Arıboğan:“Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler en parlak döneminde”

BİRİZ DAYANIŞMA DERNEĞİ,DEPREMZEDELERE YÖNELİK YAZ OKULLARI VE ATÖLYE ETKİNLİKLERİ BAŞLATTI

Tercihlerini ‘son dakikaya’ bırakan üniversite adaylarına öneriler

Antakyalı çocuklara bisiklet hediye edildi

"Yeni dünya, ‘çevreye duyarlı mühendis’ler istiyor!"

Prof. Dr. Süleyman İrvan:“İletişimin popüler meslekleri etkileyicilik ve deneyimleyicilik”

  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli