İÇİNE DÜŞÜRÜLDÜĞÜMÜZ YÖNTESEL FELÇ DURUMU KİMİN İŞİNE GELİYOR?

İÇİNE DÜŞÜRÜLDÜĞÜMÜZ YÖNTESEL FELÇ DURUMU KİMİN İŞİNE GELİYOR?

Türkiye´nin içine düştüğü bu ?yönetsel felç´ durumuna yakın bir gelecekte çözüm görünmüyor. ?Yasa, Anayasa ve hukuk? gibi sığınılacak meşru yolların birer birer kapandığı gözleniyor..

Yasa, Anayasa ve hukuk tanımazlığın baskın davranış haline geldiği ve buna açık açık karşı durulamayan bir siyasal ortamda ne demokrasiden, ne de halk iradesinin değerinden söz edilebilir. Ama içerisine koşar adım gittiğimiz ortam bu.

Seçimlerin üzerinden bir ay geçti, ortada bir hükümet kurulması yönünde bir girişim yok. Meclis çalışmıyor, başkanlık divanının oluşması sürüncemede bırakılıyor. Bunu bahane eden Erdoğan, olağan görevlendirme işlevini yerine getirmiyor. İstifa ettiği halde, güya emanetçi olarak olağan işleri yürütme yetkisinin taşıyan eski hükümet her türlü yaşamsal alanda kararlar alıp kafasına estiği  gibi icraat yapıyor. Yüzlerce üst düzey kamu görevlisinin ataması yapılıyor. Özelleştirmeler gerçekleştiriliyor. Türkiye´nin kaderi savaşla barış arasında sıkışmış durumdayken, yetkisi ve sorumluluğu bulunmayan bir kişinin eline bırakılmış bulunuyor.  Hatta ileri sürüldüğüne göre Türk Silahlı Kuvvetlerinin önümüzdeki yıllarda biçimlenmesine yol açacak Yüksek Askeri Şura´nın bile ?topal ördek´ diye isimlendirilen Davutoğlu kabinesinin gözetiminde ve güdümünde toplanmasının hesapları yapılıyor.

Açıkçası durum şu: Zaten baştan uzlaşmazlık koşullarının sınırları çizilmiş alanında yer tutan partilerle ortaya sağlıklı bir koalisyon çıkamayacağına göre, bu belirsizlik hali aylarca sürebilecek. Hemen yarın bir görevlendirme yapılsa ve 45 gün içerisinde bir hükümet oluşur görünse bile, bunun güven oyu alıp almayacağı da belli olmayacak. Seçim yenilenmesi süreci başlatılırsa  ve de böyle bir ortama benzer sonuç çıkarsa bu kaos daha aylarca sürüp gidecek.

Kaos kimin ya da kimlerin işine yarıyor, ya da yarayacak? Yanıt açık değil mi? Erdoğan ve çevresi oldu bittilerle ipotek koydukları siyaset manzarasının tek egemeni olmayı sürdürecekler. Parlamento varmış, Anayasal kurallar ya da teamüller şunu gerektirirmiş, bunlar boş laflar olarak tartışılıp duracak.

Şunu merak ediyoruz: Hani Kılıçdaroğlu´nun düşsel bir tezi var ya, %60´lar diyor ya muhalefete, bu blok nerede Meclis çalıştırılmaz iken, AKP´liler katılmayınca Genel Kurul aç-kapa yaptırılıp toplanamaz iken? Başkanlık divanının bir an önce oluşturulması yolunda ortak blok hareketini diye ortaya koymazlar?

Nedeni açık: Onlar da kendi dar ve küçük hesaplarıyla bu kaos ortamında mağdur rollerini oynamakla zaman kazanmaktalar. AKP´nin 13 yılda kurmayı başardığı bozuk düzen bir dikta rejimiyle baş edecek enerjiyi taşımamaktalar. HDP´nin işine çok yatkın bu kaos ortamı. Zira ülkenin karmaşası onların adım adım bölünmüş bir Türkiye´ye daha da yaklaşma zamanını bağışlıyor onlara.

CHP derseniz, 7 Haziran´da uğradıkları büyük hezimeti ört bas etmeye çalışan Kılıçdaroğlu ve tayfasının pek de acelesi yok gerçeklerle ve kendi seçmen kitlesiyle yüzleşmeye. Zira partinin tarihsel misyonunu, ilkelerini ve ülkenin kurucu unsurları arasında yer alması nedeniyle yüklendiği sorumlulukları bir tarafa iterek sergiledikleri o utanç verici seçim kampanyasının hesabını verecek halleri yok. Uzayıp gidecek kaos onların da bu durumu kendi taraftarlarına hazmettirme zamanını kazandıracak büyük olasılıkla. Bu kargaşada kongreler de  istedikleri sonuçlara varacak biçimde yapılacak, Kurultay´da da yerlerini sağlama alacaklar.

MHP derseniz, ne CHP kadar sayısal ne de HDP kadar siyasal ağırlığı bulunmuyor bu partinin. Aslında ?milliyetçilik, ülke bütünlüğü vb? temalarla sürdürdükleri varlık nedenlerini   eniş kitlelere kabul ettirebilmiş değil yöneticiler. Böyle bir ortamda da elbette YÜZDE ALTMIŞ BLOK diye bir hayalin içinde etkin olmaları düşünülemez bile.

Anlaşılıyor ki ?Tek Adam? diktasını gayrı resmi olarak da kabullenen bir parlamento tablosu var karşımızda. Bunu olağan karşılayan ve verdikleri oyun değerini hesaplamaktan kaçınan siyaseten yorgun kitleleri buna eklersek, Türkiye´nin içine düştüğü bu ?yönetsel felç´ durumuna yakın bir gelecekte çözüm görünmüyor. ?Yasa, Anayasa ve hukuk? gibi sığınılacak meşru yolların birer birer kapandığı gözleniyor.. Ülke bölünme noktasına getirilmiş ve Güney sınırlarımız her an bir savaş alanı halinde patlamaya hazır iken, bu yazı böyle hükümetsiz, keyfilikler içerisinde atlatmamıza koşullar izin verecek mi? Bu sorunun yanıtını sadece bizim gibi sade yurttaşlar değil, siyaseti ?astığı astık kestiği kestik güç sahibi olmak´ sanan muktedirler de, iktidarsız siyasetçiler de aramalıdır.


2.TUR ÖNCESİ TARİHE BİR NOT DÜŞMEK

ERDOĞAN, KILIÇDAROĞLU’NUN ADAY OLUP KARŞISINA ÇIKMASINI NEDEN İSTER?

23 NİSAN: EGEMEN ULUS OLMAYI BAŞARDIĞIMIZ GÜN!

LAİKLİK İLKESİNİN 85. YILDÖNÜMÜ’NÜ ANARKEN

GÜNDEM’DE KILIÇDAROĞLU’NUN 'HELALLEŞME' YOLCULUĞU VAR

CUMHURİYET YENİDEN

CHP’NİN İKTİDAR OLMA SORUNU VE ÖTESİ

 TÜRKİYE’YE KARŞI ABD’DEKİ DÜŞMANCA KAKOFONİK SESLER

KONGRE BASKINI DÜZENLETEN BİR BAŞKAN VE ABD’NİN HALLERİ

103. YAYIN YILINA GİRERKEN ‘VAZİYET-İ UMUMİYE’ !

ULUSAL EGEMENLİK İŞLEYİŞLERİNİ 2020 KOŞULLARINDA YENİDEN DEĞERLENDİRMEK...

YEREL SEÇİMLERDE ORTAYA ÇIKAN RİVAYETLER MUHTELİF DE?

KIBRIS´TA ?ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN´ ASLINDA BU GÜNLER İÇİN ÇÖZÜM OLDUĞUNU ANLAMAK GEREKMEZ Mİ?

TÜRK ULUSU´NUN ULUSAL EGEMENLİK SORUNU İLE SINAVI

YENİ REJİMİN SAKINCALARI CHP´NİN EFSANE MİTİNGLERİNDE NEDEN GÜNDEME GELMEDİ Kİ ?

CHP´DE İKİ YANLIŞTAN BİR DOĞRU ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK

CUMHURİYET HALK PARTİSİ´NDE DE RESTORASYON, YOKSA?

İLERİ DEMOKRASİDE ?TAMAM MI, DEVAM MI?´ OYUNU!

ARTIK 24 HAZİRAN SONRASINA BAKMANIN ZAMANI

ASKIYA ALINMAKTA OLAN CUMHURİYET REJİMİNE KİM SAHİP ÇIKACAK?

YALNIZ KALINAN DÜNYA´DA İNGİLİZ´İN İPİNE TUTUNMAK

  • BIST 100

    9629,68%0,85
  • DOLAR

    32,53% 0,26
  • EURO

    34,66% 0,36
  • GRAM ALTIN

    2499,23% 0,53
  • Ç. ALTIN

    4196,44% 1,04
  • Perşembe 31.6 ° / 17.1 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false