HÜKÜMET KURMA SÜRECİ ERDOĞAN´IN HAPSİNDE BUNU KİMSE UNUTMASIN

HÜKÜMET KURMA SÜRECİ ERDOĞAN´IN HAPSİNDE BUNU KİMSE UNUTMASIN

Hiç kimse de seçim sonuçlarıyla halkımızın istediği huzur, refah ve güvenlik koşullarının yaratılacağı umuduna fazla kapılmamalıdır. Şu da akıllardan çıkarılmamalıdır: Hükümet formüllerinin denenip ortaya konulması ve bir sonuca götürülmesi süreci tümüyle

Seçimlerden sonra siyasal çevrelerin kendilerince düşlere kapıldığı, ülke gerçekleriyle yüzleşmekten  çok kendi seçmenlerinin gözünü boyamanın öne çıktığı  bir hafta geçirdik.

Aslında tek bir gerçek vardı o da seçmenin,  futbol argosuyla tanımlarsak, her birisini ters köşeye yatırmış olduğu idi. Bunun altından nasıl kalkılacağının araştırılmasına da zaman ayrılması gerekiyordu. Partilerin genel merkezleri ve sözcüleri asıl bu çelişkinin altından kalkabilmenin kaygısı ile boşa laf ürettiler geçen Pazar´dan bu yana.

Önümüzdeki günler bu bakımdan ciddi ve tutarlı hamlelerin yapılmasının gerekeceği  bir sürecin başlangıcını oluşturmaktadır. Bunu yaparken de sadece sandık sonuçlarının değil, ortaya çıkan kimi oldubittilerin de önem kazanacağının dikkate alınması gerekmektedir.

Bunların en önemlisi  Recep Tayyip Erdoğan faktörüdür. Sandık travmasını atlatıp, dediğim dedik bir düşsel ´başkan´ yanılsamasına kapılmaksızın da hükümetin oluşmasında mevcut anayasal yetkileri doğrultusunda yeniden ipleri ele geçirdiğinde bile ne kadar güç sahibi olduğunun farkına varan  Cumhurbaşkanı´nın konumu iyi anlaşılmalıdır.  Kimi partilerin, ki buna AKP de dahildir,  "Biz bir araya geldik, hükümeti biz  kuracağız" demeleri boşa kürek çekmek olacaktır. Zira Erdoğan her ne kadar Bakü dönüşü siyasal ahlakının en fazla sandalye sahibine görev vererek işe başlayacağını söylemiş olsa da bu bir dereceye kadar doğrudur. Zira Anayasa kendisine başbakan atamasında çok geniş yetkiler vermiştir. Hele AKP´nin ve Davutoğlu´nun seçimlerdeki performansı beklentilerinin hiç birisini karşılamadığı içindir ki, kurulmasına çalışılacak koalisyonlarının güven oyu alıp almaması da Erdoğan´ın umurunda olmayabilecektir. Kafasında erken seçim değil, seçimlerin tekrarı gibi bir proje oluşmuştur. Bunu uygulamaya koymaması için hiç bir neden yoktur.

Erdoğan, kendisini rahatsız etmeyecek, geçmişe dönük hesapları gündeme getirerek zorlamalara girişmeyecek bir çözüm arayacaktır. Bunda da  elbette AKP´nin merkezinde olduğu bir koalisyonun ortaya çıkması çözüm olarak öncelik kazanacaktır.

Şöyle bir soru da söz konusu: Davutoğlu kendisinin ve AKP´nin içinde kendisiyle sonuna kadar birlikte hareket edebileceklerin rüştünü ispata kalkışması olası mıdır? Olağan koşullarda bu sorunun yanıtı evet olabilir. Ama seçim kampanyası sırasında ve sonrasında başbakanın  ´başkanlık sistemini´ kuvvetler ayrılığı çerçevesinde bir düzenleme olarak kabul ettiğini söylemesi ve kampanya sırasında da Erdoğan´ın tasarımı doğrultusunda bir formüle asılmaması AKP içindeki bu ´rüşt´ sahibi olma hesabının sonunu getirmiş sayılmaz mı? Erdoğan kurulacak hükümetin kesinlikle bol parmaklı bir formüle dayalı olmasını işte bu yüzden istemeyecektir. Halen bürokraside ve iktidar partisi içinde oldubittiler ve dayatmalarla işlettiği bir Erdoğan rejimi var iken, bunu bozacak bir formüle hiç yanaşmayacaktır. Karşısında örneğin CHP´nin katıldığı ve de neredeyse Anayasal değişikliğe ÇOK RAHAT yetecek bir siyasal ağırlık seçeneğini görmeyi içine sindiremeyecektir.

Seçimler öncesinde ve sonrasında çok tartışıldı. Hatta ulusalcı kesimler kaygı da duydular bu yönde. ´Başkanlık sisteminin karşılığında özerklik taleplerini dayatabilecek bir HDP ile AKP koalisyonu düşünülüyor mu acaba?" sorusu akıllara geldi. Ancak şu sıralar AKP+HDP formülü 330´un üstünde sayıya  ulaştırsa meclis çoğunluğunu, bu dahi hem Erdoğan´ın hem de Davutoğlu´nun uzun vadeli hesaplarına uygun bir çözüm gibi görünmüyor. Zira seçmene sempatik gelen ve ´biz değiştik´ yanılsaması yaratarak barajın aşılmasında önemli bir faktör olan Demirtaş ve arkadaşlarının gerçek bir Türkiye Partisi olamama yolunda son günlerde yaratmaya başardıkları kuşkulu hava, ´her ne pahasına olursa olsun çözüm süreci´ vaveylası koparmış olan AKP cenahı için bile taşınacak bir yük gibi görünmüyor.

Bu arada Parti Meclisini toplayarak illa da hükümet olma adına en önemli aktör olduğu iddiasını sürdüreceğe benzeyen CHP´nin özel durumunu gözden uzak tutamayız. Özel durum diyoruz zira 2015 seçimlerinde gerçek misyonuna, tarihsel yükümlülüklerine ve Altı Ok´un yüklediği sorumluluklara sadık kalan kararlı bir pozisyonu alabilseydi, CHP tek başına iktidar olabilme şansına yaklaşabilirdi. Bu fırsatı kaçırmış olan Kılıçdaroğlu ve yönetimdeki takımı, AKP ile birlikte 7 Haziran seçimlerinin mağlupları olduklarını örtbas etme amacıyla kendilerini ortaya atmışlar ve kurulacak koalisyon için en etkili aktör olduklarını henüz sandıklar tam açılmadan  ilan etmişlerdir. Bunu yaparken parlamenter sistemin biraz ağır işleyen ve hassas dengeler getiren özelliklerini ve öncelikle de yukarıdan beri irdelemeye çalıştığımız Erdoğan faktörünü görmezden gelmişlerdir.  Kılıçdaroğlu, "Yaşasın Demokrasi" diye sevinç gösterisinde bulunurken, şu haliyle sağlıklı bir demokrasiden uzaklaşmakta olduğumuz gerçeğini hiçe saymışlardır. Öyle anlaşılmaktadır ki Kılıçdaroğlu´nun demokrasi dediği, halen silahların gölgesinde ve temsiliyet açısından olandan fazla  bir güç dayatması yapan HDP´nin barajı aşması sayesinde AKP iktidarının geriletilmesinden ibarettir. Yoksa bugünkü karmaşık ve çıkmazlarla dolu tablonun oluşumunda CHP´nin olumlu sayılabilecek  hiç bir katkısı olmamıştır.

Geçen hafta içinde kendilerini eb fazla  düşlere kaptıran siyasal kesim CHP olmuştur. Sanki ellerindeki parmak sayısı çok önemsenecek bir ağılıkmış gibi, dönüşümlü başbakanlık ya da CHP´nin merkezinde olduğu MHP+HDP ortaklığında bir koalisyon arayışında olduklarını uluorta konuşan parti sözcüleri dikkat çekmiştir. En hafif deyimiyle siyasal hafiflik sayılabilecek bu durum  eski Genel Başkan Baykal´ın da Erdoğan ile görüşmesi sonucu daha da inanılırdan uzak bir tabloya dönüşmüştür.

Elbette CHP meclise taşıdığı milletvekilleri ile hükümet sorumluluğu almaya yakın bir konumdadır. Üçlü formül söz konusu olamayacağına göre, AKP ile bir koalisyona girmesi düşünülebilir mi CHP´nin? AKP´nin 13 yıllık yıkım, yolsuzluklar, ülke bütünlüğüne ve ulusal güvenliğe vurulan darbelerle oluşturduğu iktidar iklimine nasıl uyum sağlayacaktır? AKP´nin gidişatı pratik anlamda  başka yöne çevrilemeyeceğine göre, bu geçmişe nasıl ortak olunacaktır?

Bu sorular uzar gider. Ama yanıtların CHP´ye oy veren milyonların taşıyabileceği nitelikte ve doğrulukta olamayacağı da ortadadır. CHP´ye bu anda düşen önce kendi evine çeki düzen vermek, onarım sürecini partinin kendisi içinde gerçekleştirip, çok güçlü ve güven toplayan bir parti olarak bundan sonraki iktidar kavgasına hazır olmaktır. Hele "iktidara bulaşmak" düşlerini bile sıfırlayacak bir Erdoğan faktörü varken, bu zilletten uzak kalmanın yollarını aramaktır.

Bu hafta başında sadece şunları eklemekle yetinmeliyiz: Seçmenin ters köşeye yatırdığı siyasal çevrelerin önünde çok çeşitli sorunlar vardır. Hiç kimse de seçim sonuçlarıyla halkımızın istediği huzur, refah ve güvenlik koşullarının yaratılacağı umuduna fazla kapılmamalıdır. Şu da akıllardan çıkarılmamalıdır: Hükümet formüllerinin denenip ortaya konulması ve bir sonuca götürülmesi süreci tümüyle Erdoğan´ın hapsindedir!

 

 


2.TUR ÖNCESİ TARİHE BİR NOT DÜŞMEK

ERDOĞAN, KILIÇDAROĞLU’NUN ADAY OLUP KARŞISINA ÇIKMASINI NEDEN İSTER?

23 NİSAN: EGEMEN ULUS OLMAYI BAŞARDIĞIMIZ GÜN!

LAİKLİK İLKESİNİN 85. YILDÖNÜMÜ’NÜ ANARKEN

GÜNDEM’DE KILIÇDAROĞLU’NUN 'HELALLEŞME' YOLCULUĞU VAR

CUMHURİYET YENİDEN

CHP’NİN İKTİDAR OLMA SORUNU VE ÖTESİ

 TÜRKİYE’YE KARŞI ABD’DEKİ DÜŞMANCA KAKOFONİK SESLER

KONGRE BASKINI DÜZENLETEN BİR BAŞKAN VE ABD’NİN HALLERİ

103. YAYIN YILINA GİRERKEN ‘VAZİYET-İ UMUMİYE’ !

ULUSAL EGEMENLİK İŞLEYİŞLERİNİ 2020 KOŞULLARINDA YENİDEN DEĞERLENDİRMEK...

YEREL SEÇİMLERDE ORTAYA ÇIKAN RİVAYETLER MUHTELİF DE?

KIBRIS´TA ?ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN´ ASLINDA BU GÜNLER İÇİN ÇÖZÜM OLDUĞUNU ANLAMAK GEREKMEZ Mİ?

TÜRK ULUSU´NUN ULUSAL EGEMENLİK SORUNU İLE SINAVI

YENİ REJİMİN SAKINCALARI CHP´NİN EFSANE MİTİNGLERİNDE NEDEN GÜNDEME GELMEDİ Kİ ?

CHP´DE İKİ YANLIŞTAN BİR DOĞRU ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK

CUMHURİYET HALK PARTİSİ´NDE DE RESTORASYON, YOKSA?

İLERİ DEMOKRASİDE ?TAMAM MI, DEVAM MI?´ OYUNU!

ARTIK 24 HAZİRAN SONRASINA BAKMANIN ZAMANI

ASKIYA ALINMAKTA OLAN CUMHURİYET REJİMİNE KİM SAHİP ÇIKACAK?

YALNIZ KALINAN DÜNYA´DA İNGİLİZ´İN İPİNE TUTUNMAK

  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false