Türkiye’de 2 bin 500’e yakın özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde 400 bine yakın engelli öğrencinin eğitim aldığına dikkat çeken Gürer, “Salgından önce de sıkıntı yaşayan bu okullar salgınla birlikte devlet tarafından verilen ödenekler de kesildiği için çok daha büyük sorunlarla mücadele etmektedir. En azından öğrencilere uzaktan eğitim verilerek, bu okullara verilen desteğin devam etmesi gerekir” dedi. 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, korona virüsle mücadele kapsamında, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin eğitimlerine ara verilmeden önce Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından yanıtlanması istemiyle yazılı soru önergesi vermişti. 

GÜRER’İN  SORU ÖNERGESİ

Gürer önergesinde, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumlan Kanunu kapsamında açılan Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinin yıllara binaen enflasyon karşısında yaşanan değer düşmesi nedeni ile ücret iyileştirmesi talebinde bulunduklarını belirterek, “Ücret artışının memur maaş katsayısı veya enflasyon oranına bağlanması ya da iyileştirilmesi yönünde bir çalışma yapılacak mıdır? Gelir ve kurumlar vergisi muafiyeti düşünülmekte midir?

Sektörün "AR GE" ve eğitimde yenilikçi teknolojiler çalışmaları yapabilmesi için "KOSGEB" destek statüsüne sokulması düşünülmekte midir?” şeklindeki sorularına yanıt istemişti. 

BAKAN SELÇUK, GÜRER’İN ÖNERGESİNİ YANITLADI

CHP Milletvekili Gürer’in önergesine, geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından yanıt verildi.  Bakan Selçuk, Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine destek eğitim hizmetleri kapsamında 2020 yılında ödenecek ödenek miktarının belirlendiği 2020 Yılı Özel Eğitime İhtiyaç Duyan Bireylere Verilecek Eğitim Desteği Tutarlarına İlişkin Tebliğin 05.02.2020 tarihli ve 31030 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğini belirterek, “Bu tebliğe göre 5580 sayılı Kanun kapsamında açılan özel eğitim okulları ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde engelli bireylere verilen destek eğitiminin bütçeden karşılanacak kısmı; katma değer vergisi hariç olmak üzere bireysel eğitim için aylık 790 TL, grup eğitimi için aylık 221 TL olarak belirlenmiştir. 2019 yılı ile kıyaslandığında bireysel eğitim ücreti %25, grup eğitim ücreti %24 oranında artmıştır” açıklamasında bulundu. 

GÜRER: “REHEBALİTASYON MERKEZLERİ ZOR DURUMDA”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise yaptığı açıklamada, “Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri, korona virüsle mücadele kapsamında alınan tedbirlerden önce zaten zor durumda idiler. Bu merkezlerin sahip ve yöneticileri ödeneklerin artırılmasını ve vergilerde muafiyet getirilmesini talep ediyorlardı. Ancak salgınla mücadele kapsamında, diğer eğitim kurumları gibi bu merkezlerde eğitime ara vermek zorunda kaldılar ve sorunları katlanarak arttı, Çünkü bu okullara verilen ödenekler kesildi” dedi. 

ÖDENEKLERİ KESİLMEMELİ 

Gürer, kapanan ilk ve orta öğretim kurumları için Milli Eğitim Bakanlığı’nın uzaktan eğitim sistemi olan EBA’nın hayata geçirildiğini belirterek, “Ancak çoğunluğu zihinsel engelli, fiziksel engelli, otizmli ya da down sendromlu olan bu çocuklar için EBA sistemi uygun değil. Bu çocuklar için okullarındaki fizyoterapistler veya diğer öğretmenler tarafından uzaktan eğitim verilebilir. Böylece uzaktan eğitim karşılığında özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinin ödenekleri bu okullara aktarılabilir” diye konuştu. 

GIDA TERÖRÜ İÇİN SORU ÖNERGESİ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM’de daha önce defalarca kez gündeme getirdiği gıda terörü, fahiş fiyat artışları ve stokçuluk gibi sorunlara bu kez de Tarım ve Orman Bakanlığı’na yönelttiği yazılı soru önergesiyle dikkat çekti. 

DENETİM VE KONTROLLER İÇİN YENİ BİR DÜZENLEME YAPILACAK MI?

Gürer, “Merdiven altı üretim, stokçuluk ve fahiş fiyat uygulamalarına doğru, etkin ve hızlı bir şekilde müdahale edilmesine yönelik yeni düzenlemeler için çalışmalar yapılmakta mıdır?

Üreticiden tüketiciye kadar güven ortamına dayalı sağlıklı besin zinciri kurulması için yeniden yapılanma çalışması var mıdır?” şeklinde sorular yöneltti. 

BELEDİYELERE YETKİ YOK 

Önergeyi yanıtlayan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, yaşanan bu olağanüstü süreçte Belediyelerin; kendi mevzuatı kapsamında denetim yapabileceğine işaret etti. 

TEŞKİLAT YAPISI DEĞİŞTİRİLDİ 

Gıda güvenilirliğini sağlamaya yönelik düzenlemelerin yapıldığı 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun; tarladan sofraya anlayışının benimsendiği bütüncül bir anlayışla hazırlanarak yayımlandığını ifade eden Bakan Pakdemirli, “Yayımlanan mevzuat kapsamında gıda güvenilirliğinin sağlanmasına yönelik tek yetkili otorite olarak görevlendirilen Tarım ve Orman Bakanlığı teşkilat yapısında gerekli değişiklikleri gerçekleştirmiştir” dedi.

SAĞLIKLI BESİN ZİNCİRİ İÇİN YENİDEN YAPILANDIRMA ÇALIŞMASI BULUNMUYOR

Bakan Pakdemirli, üreticiden tüketiciye kadar güven ortamına dayalı sağlıklı besin zinciri kurulması için yeniden yapılanma çalışmasının bulunmadığını da sözlerine ekledi. 

GÜRER: “TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ SORUNLARINDAN BİRİ DE GIDA TERÖRÜ”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin taklit, tağşiş ürünler, stokçuluk ve fahiş fiyat uygulamaları olduğunu belirtti. 

BELEDİYELERE YETKİ ŞART

Gıda güvenliği ve güvencesi için yapılması gereken çalışmalar kapsamında halk sağlığı adına bazı önlemlerin alınması gerektiğini ifade eden Gürer, bunlardan birinin de belediyelere yeniden denetim ve kontrol yetkisi vermek olduğunu ifade etti. Ayrıca 2004 ve 2010 yılında yapılan değişiklikle belediye zabıta ve sağlık birimlerinin  gıda  ile ilgili yetkilerinin önemli ölçüde Bakanlığa aktarılmasının gıda için ciddi sorunlar yarattığının görüldüğünü, bu nedenle belediyelere yetkilerinin geri iadesinin şart olduğunu  belirtti.

SORUN BÜYÜK AMA…

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın denetimlerle ilgili teşkilat yapılarında değişiklik yapmasına rağmen üreticiden tüketiciye güven ortamına dayalı sağlıklı besin zinciri kurulması için yeniden yapılanma çalışmasının bulunmamasını eleştiren Gürer, “Böylesine önemli bir soruna rağmen Tarım  ve Orman Bakanlığı’nın sağlıklı besin zinciri kurulması için bir çalışmasının olmaması düşündürücüdür. Bu konuda yapılması gereken en uygun yöntem belediyelerin denetim ve kontrol yetkisinin yeniden artırılması  olacaktır. Bakanlık mevcut yapısı ve kadroları ile gıda denetiminde istenen sonuca ulaşabilmesi çok zordur” dedi. 

(VŞ)