?BARZANİ İSRAİL´İN TAŞERONLUĞUNU YAPIYOR?
DÜNYA 24.09.2017 15:56:58 396 0

?BARZANİ İSRAİL´İN TAŞERONLUĞUNU YAPIYOR?

CHP´li Yılmaz, referandumun sorumlusu olarak gördüğü AKP´nin Orta Doğu politikasına yüklenirken, ?Bağdat isyanda, bakınız, referandumu Tahran istemiyor, Ankara istemiyor, Orta Doğu´da Arapların hiçbiri istemiyor, bir tek İsrail istiyor. Size söyleyeyim:

Tezkere görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada CHP´li Yılmaz, ?Biz bir savaş için değil, bölgede caydırıcılık için, Türkiye´nin bekası için, huzuru için, bölgedeki bütün kardeşlerimizin selameti için, herkesin iyiliğini istediğimiz  ve bu referandumun bir an önce durmasını istediğimiz için  bu tezkereye bu çerçevede destek veriyoruz,? dedi.

Öztürk Yılmaz konuşmasının sonunda şunları kaydetti:

?Şöyle bir yol olsaydı: Bağdat ile Erbil oturmuş anlaşmış olsalardı, aynen Irak Anayasası yazılırken "Biz ayrılıyoruz." deselerdi burada birisi ses çıkarsaydı "Yahu size ne oluyor, bunlar oturmuş anlaşmışlar!" derlerdi. Burada böyle bir anlaşma yok. Bağdat isyanda, bakınız, Tahran istemiyor, Ankara istemiyor, Orta Doğu´da Arapların hiçbiri istemiyor, bir tek İsrail istiyor. Size söyleyeyim: AKP´nin yaptığı en büyük hata Suriye dosyasıydı. Neden? Çünkü İsrail, Tahran´dan başlayıp Esad´la Şam´da güçlenen, Hizbullah´la Lübnan´da güçlenen ve Hamas´la Filistin´de güçlenen o hattı kesmek istiyordu ve bunu "rejim değişikliği" adı altında Suriye´de size yaptırdı. Bakın şimdi, İsrail nükleer tehditten dolayı ve kendi güvenliğinden dolayı bu defa bu işi bölgedeki Barzani´ye yaptırmak istiyor, Barzani´yi İran´a karşı bir perde olarak kullanmak istiyor. Barzani´nin bugün bütün bu referandum hülyası yarın bir başka kuvvetin taşeronluğuna dönüşebilecek süreci başlatacak. E bunu istiyorlarsa bunu göreceğiz.?

CHP Grubu adına konuşan Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz şunları söyledi:


?Bugün tarihî bir gün, önemli bir an. Meclis olağanüstü toplantıya çağrılmış ancak bakan sayısı milletvekili sayısından daha fazla neredeyse. 
Öncelikle bu konunun nereden kaynaklandığını, nasıl olduğunu anlamak gerekiyor, daha sonra da ne yapmak lazım?

2005 yılında Irak işgal edildikten sonra, biliyorsunuz Amerikan yönetimi oraya Bremer´i atadı. Bremer görev yaptı ve Irak Anayasası´nın taslağını hazırladı. 2005 yılında, geçici yasa bittikten sonra ise Irak Anayasa´sı hazırlandı. Irak Anayasası´nı hazırlayan -esasen Amerika´yla birlikte- bugün o anayasayı ayaklarının altına alıp çiğneyen Mesut Barzani´ydi.
Bunun öncelikle bilinmesi lazım. 

Anayasa´yla alakalı olarak Irak Anayasa´sında bazı hükümler var. Irak Anayasa´sı bir federal sistem üzerine oturmuş ve bu federal sistemin bir tarafı bölgesel Kürt yönetimi yani Erbil, Süleymaniye ve Duhok´tan oluşan ve Irak Anayasa´sına göre belli bir alanı tarif eden bir bölgesel Kürt Yönetimi var. 
Bu referandum, bölgesel Kürt yönetiminin de ötesine geçiyor. Yani Irak´ın normalde tartışmalı bölgesi olarak kabul edilen Musul, Kerkük ve Diyala´nın ilçelerini, Tuzhurmatu´yu da içerisine alıyor. 
Bir kere, her şeyden önce bu referandum girişimi üç açıdan sorunlu: Bir, bu uluslararası hukuka ve meşruiyete uymuyor, neden? Çünkü en son bir ay önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Irak´a Yardım Misyonu çerçevesinde, Güvenlik Konseyinde oy birliğiyle onaylamış olduğu karar çerçevesinde burada şu deniyor: Irak´ın toprak bütünlüğü, birliği, egemenliği taahhüt altına alınıyor. Yani uluslararası toplum meşruiyet açısından Irak´ın toprak bütünlüğünü taahhüt altına alıyor. 
Ayrıca, bu referandum girişimi Irak Anayasası´na da aykırı. Irak Anayasa´sının hiçbir maddesinde "Yarın Irak´ın beli bükülür, nasıl olsa bir IŞİD belası çıkar ve Irak´ı zayıflatır, dolayısıyla da orada bir referanduma gider." diye bir madde yazmıyor. 

Bu, üçüncü konu. Bu referandum girişimi bölgesel Kürt yönetiminin kendi yazdığı anayasaya da aykırı, o anayasaya da, iç anayasaya da aykırı çünkü o anayasada da referandum düzenlenmiyor. Ortada bir söz dolaşıyor "Vay efendim, referandum olabilir." diye. Onu açıklayayım: Irak Anayasası´nın 140´ıncı maddesine göre -daha ziyade o zaman Mesut Barzani´nin hazırlamış olduğu anayasada- 3 vilayet alınıyor, bölgesel Kürt yönetimi olarak oluşturuluyor, "İleride başka yerleri de alabiliriz." düşüncesiyle Musul, Kerkük ve Diyala´nın ilçeleri statüsü nereye ait olduğu tartışmalı bölge olarak bırakılıyor. Dolayısıyla 140´ıncı maddenin işletilmesi için de bir süre tanınıyor, o süre de 31 Aralık 2007 ve bu süre bitti. Dolayısıyla bugün referanduma ilişkin herhangi bir referans bulunmamakta, bulunan referandum da esasen bu bölgelerin bölgesel Kürt yönetimine mi, Bağdat´a mı, yoksa ayrı bir özerk bölge olarak kalmasına mı ilişkin bir düzenlemeyi içeriyor ama asla ülkeden kopmayı, ayrı bir referandumla bağımsızlığa gidilecek bir yolu açmıyor; olan bu. 

Şimdi, bu noktaya nasıl gelindi? Saygıdeğer milletvekilleri, öncelikle Barzani güçlendi. Birincisi, Barzani güçlendi. Neden? Çünkü AKP´nin 2010 yılından 2014 yılına kadar Irak Merkezî Hükûmetini öteleyen, onun etrafından dolanan, Irak Anayasası´na saygı duymayan bir anlayışla Irak´a yaklaşması Irak Merkezî Hükûmetini zayıflattı ve Barzani´yi güçlendirdi. Bu tespit, bizim tespitimiz değildir sadece; bu, Irak´ın da tespitidir, uluslararası toplumun da tespiti budur. Barzani, kaçak petrolü yani bölgesel Kürt yönetiminde çıkan yaklaşık 200 bin varil kaçak petrolü, Kerkük´te çıkan 300 bin varil KYB´nin elindeki, 300 bin varil -günlük- KDP´nin elindeki yaklaşık günlük 1 milyon varil petrolü kaçak anlaşmalarla bölgesel Kürt yönetimi Türkiye üzerinden uluslararası piyasaya sundu ve aldığı parayı cebine indirdi; bunu AKP sağladı. 
İkincisi, ticaret, Habur´daki ticaret. Günde 7 bin tır geçiyor ve bölgesel Kürt yönetimi o tırları indiriyor. Bölgesel Kürt yönetimi de sanki bir bağımsız devletmiş gibi reeksport yapıyor Irak´a, buradan da neredeyse aylık 1 milyar, 2 milyar dolar oradan para götürüyor. 
Üçüncüsü, ticaret. Bugün Erbil´de iş yapmak isteyen ne kadar uluslararası firma varsa ya Barzani´ye belli bir oran vermek zorundadır ya da onun garantisi olmamakta. 
AKP, Barzani´yi siyasi olarak da güçlendirdi. Neden? E çünkü sayın bakan dedi ki: "Ya, böyle, bölgede bu bir projedir, yüzyıllık projedir." E, peki, bu, yüzyıllık projeyse o zaman siz Barzani´nin altına kırmızı halı serip niye karşıladınız? Bayrağını göndere neden çektiniz? Diyarbakır Meydanı´nda "megri megri" deyip halkın, ahalinin huzuruna çıkıp niye alkışlattınız? 
Ayrıca, AKP kurultayına çağırıp "Türkiye seninle gurur duyuyor" niye dedirttiniz? Bu tarihî, siyasi -madem proje- hatayı bilerek niye yaptınız? 

Barzani´yi ikinci olarak güçlendiren konu, 2014 yılından sonra IŞİD belasıyla başlıyor çünkü Irak ordusu dağılıyor, IŞİD Bağdat´ın kapılarına gidiyor ve uluslararası toplum, hiç olmadığı kadar Bağdat´a yardım yapıyor; silah, cephane, askerî yardım ve eğitim yardımı yapıyor. O dönemde de biz Başika´da kamp kuruyoruz, bizim eğittiğimiz peşmergeler, Musul´un bugün bölgesel Kürt yönetimine katılması söz konusu olan ve orada referandum yapılan o ilçelerini tek tek alıp bölgesel Kürt yönetimine katıyor. Sizin açtığınız kamp, bugün peşmergeye fayda sağlıyor. Madem öyle, neden yaptınız bunları? 
Ayrıca, bugün Kerkük konusu oluyor. Bakıyorsunuz, Kerkük Valisi görevden alınıyor ama kabul etmiyor. Bakıyorsunuz, Irak Parlamentosu bu referandumu iptal ediyor ama tepki vermiyorlar. Irak mahkemesi bunu kabul etmiyor, karar çıkarıyor ve referandumu durduruyor; bu reddediliyor. O zaman, bu Irak´ın toprak bütünlüğünü, buna karşı çıkan, bunu destekleyenler acaba ihlal mi etmek istiyorlar? Irak, bugün uluslararası toplumun bir üyesidir ve Irak´ın toprak bütünlüğü esastır. 

Şunu söyleyeyim: Demek ki birinci unsur AKP´nin de ona destek vermesiydi. Uluslararası topluma baktığımız zaman, uluslararası toplumda esasen kâğıt üzerinde bir şeyler söylüyor ama IŞİD´le mücadele kapsamında en büyük yardımı o bölgeye yaptığını söylemeliyiz. 
Peki, şimdi, demek ki Barzani güçlendi, Bağdat zayıfladı ve Türkiye ve Tahran da zayıfladı çünkü dış politikada bir iflas yaşıyorsunuz, iflas durumudur çünkü sözünüzü dinlettiremiyorsunuz. Burada Barzani´yi ağırlıyorsunuz, burada yediriyorsunuz, içiriyorsunuz, bayrağını göndere çekiyorsunuz ama "Yapma." dediğiniz zaman dinlemiyorlar. Demek ki uluslararası alanda sizin sözünüzün gücü zayıflamış durumda, zayıflatmışsınız kendinizi. Ayrıca, buna fren koyacak bir başka ülke, İran da zayıfladı. Siz zayıfladınız; âdeta, Türkiye´nin dış politikasıyla, bütün fiyaskolarla kuşatıldınız, İran da zayıfladı. Neden? Çünkü Amerika´daki yeni yönetim nükleer anlaşmayı İran´a karşı bir tehdit olarak kullanmakta ve İran´ın elini kolunu bağlamakta. Peki, böyle bir ortam olursa Barzani için uygun bir ortam olmaz mı? Tabii ki Barzani bunlardan yararlanıp, böyle bir ortamdan yararlanıp referanduma gitmek istiyor. 

Şunları belirtmek istiyorum: Dün toplandınız, bugün de Meclisi olağanüstü toplantıya çağırdınız. Ya, ne konuştunuz? Yani bu kadar... Bakın, televizyonların hepsi çekiyor sizi, ne konuştunuz? Ne yaptınız? Ne karar aldınız veya bilen var mı ne karar alındığını? "Efendim, biz bunları alıyoruz." Daha siz İran´la bile koordine etmemişsiniz, hani koordine hâlinde olacaktınız. Bağdat´tan Genelkurmay Başkanı daha yeni geliyormuş. 
Ya siz bunu, gerçekten ciddiye mi alıyorsunuz, göz boyama için mi yapıyorsunuz? Siz eğer bir imaj yaratıp "Biz bir şey yapmak istiyoruz." diyorsanız ve sonra yapmayacaksanız kredibiliteniz iyice çökmüş olacak; bakın, bunu söyleyeyim. 
Peki, ne yapacaksınız yani ne kadar samimi olabilirsiniz? Şimdi, siz orada tatbikat yapıyorsunuz, Habur´dan tırlar vızır vızır geçiyor. Ya bu nasıl bir çelişkidir?
İki, hem Irak´ın toprak bütünlüğünü savunduğunuzu söylüyorsunuz hem de Barzani´nin ofisi duruyor Ankara´da, Barzani´nin ayrı bir ofisi var. Siz bunu gerçekten ciddiye mi alıyorsunuz, yoksa "Nasıl olsa bir şekilde oyalarız, gündem yaratırız." diye mi yapıyorsunuz? 
Bir kere, burada net olmak lazım çünkü dış politikada yapmayacağınız hiçbir şeyi söylemeyeceksiniz, söylediğiniz her şeyi de yapmak zorundasınız. Türkiye´nin kredibilitesi her şeyin üstündedir ve bu milletin çıkarları, hakkı hukuku Hükûmet olarak size emanet edilmiş ama siz bunun gereğini yapmıyorsunuz. 

Sayın Bakan, bununla ilgili olarak şunu söyleyebiliriz: Biz Bölgesel Kürt Yönetimi´yle, Irak´ın toprak bütünlüğü içerisinde kalması kaydıyla, ilişkileri en üst düzeyde geliştirebiliriz; biz buna karşı değiliz. Irak´taki diğer halkların da kendi geleceklerini belirleyecek mekanizma Irak Anayasası içerisinde vardır ama o mekanizma bölge olma mekanizmasıdır, bağımsız olma mekanizması değildir. Yani örneğin, gelecekte, Kerkük´ü, Türkmenler isterse, Kerkük´te bir çoğunluk sağlayabilirlerse ayrı bir bölge yapabilirler. Keza Musul, öyle, ayrı bir bölge oluşturabilir ama bu şu anlama gelmez: "Burada hiçbir çözüm olmadan, burada herhangi bir uzlaşı sağlanmadan Irak´la ilgili yani Çekler ile Slovaklar gibi bir durum ortaya çıkmadan ben tek başıma bir karar alırım, tek başıma adım atarım; uluslararası toplumu tanımam, Irak Anayasası´nı tanımam, gelen sesleri tanımam, dinlemem." demek yanlıştır ve bu yanlışa Sayın Barzani maalesef kendi bölgesini sürüklüyor.
Elbette biz bölgemizde savaş olmasını asla istemeyiz. Savaşı kim ister? Bizim kurucumuz, bu ülkeyi kuran, bu ülkenin kurtarıcısı "Yurtta sulh, cihanda sulh." demiş, biz savaş istemeyiz, bölgemizde savaş yeterince var, yeterince kan ve gözyaşı var. Ama bölgenin taşeronlaşmasının baş sebebi sizsiniz çünkü Suriye´de Şam rejimini devirmek için uğraştınız, Irak´ta da Maliki´yi devirmek için uğraştınız çünkü siz mezhepçisiniz, gerçekten, mezhepçi olmak Türkiye´yi bu noktaya getirdi.

Efendim, ne güzel, vizeler kalkmıştı, her şey kalkmıştı, niye bu yola geldik biz, niçin buraya geldik? Ticaret yapılıyordu, Halep çarşısında insanlar dostluğu kutluyordu. Bugün bir nefret var Türkiye´ye karşı. Görmüyor musunuz, duymuyor musunuz, hiç gezmiyor musunuz bu bölgeyi? Bir nefret var. Çünkü Türkiye, ilk defa Müslüman bir coğrafyaya dışarıdan bir elin değmesine sebep oldu.Çünkü Türkiye, kendi, normal arka bahçesi olması gereken bir yere uluslararası siyaset baronlarını, petrolcüleri, uluslararası tezgâhçıları soktu ve kurtulamıyorsunuz. Sayın Bakan dedi ki: "Bugün eğer Fırat Kalkanı başlamamış olsaydı o bölgeyi IŞİD terk edecekti ve o bölgeye PYD/YPG gelecekti." Peki, Esad´ı devirme politikası olmamış olsaydı bugün Suriye´de hiçbir terörist olmayacaktı. 

Bugün Suriye´deki IŞİD´in, El Nusra´nın, PYD´nin, PKK´nın, bütün terör örgütlerinin varlığının baş sebebi Esad´ı devirme fetişizmidir, bugün Maliki´yle, o zamanki Maliki´yle bir politika tutturamamadır, bugünkü İbadi´yle ters bakmadır, yan bakmadır. 

Bugün coğrafyamızda hiç birbiriyle anlaşamayacak ülkeler bir araya geliyorlar ve bir plan çerçevesinde bir yol arıyorlar. Bakınız, üç dört gün önce Barzani, Irak kontekstinde kimlerle masaya oturdu "Referandum ertelensin." diye, biliyor musunuz? Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa temsilcileri, büyükelçileri var. Peki, bizim büyükelçi nerede? Hani siz Barzani´yle dosttunuz, kardeştiniz? Şikâyet etmenize gerek yok, bu dili siz yanlış kullanıyorsunuz, "dostum Donald" diyorsunuz, aynı "dostum Donald" getiriyor, 1.400 tane tır dolusu silahı sizin "düşmanımız" dediğiniz PYD´ye veriyor. İşte siz bu diplomatik dili bilmiyorsunuz. "Dostum Putin" diyorsunuz, Afrin´de sizi boğmaya çalışıyor. Ya siz bunları toplumda bir algı oluşturmak "Biz iyiyiz her tarafla." demek için yapıyorsunuz -ki öyle- ya da kandırıyorsunuz ve şimdi şikâyet ediyorsunuz. Ben şahsen bunları geçerli bir mazeret olarak görmüyorum.
Şimdi, bu referandum, zaman var... Sayın Barzani´ye bir çağrımız var: Burada biz bu kadar kazanımları geriye döndürmek istemiyoruz. Bakın, Erbil´e yatırım yapmak istiyoruz, Habur´u genişletmek istiyoruz, daha büyük bir ticaret hacmi yaratmak istiyoruz ama sizin attığınız tek taraflı adım bölgeyi taşeronlaştırıyor. Siz bağımsızlığa gitmiyorsunuz, bu referandumdan sonra bağımlılığı açacak bir sürece gidiyorsunuz. Bunu bilmesi gerekiyor ve bu referandumu, yol yakınken bir şekilde durdurması lazım. "Biz bu referandum kararını alalım, nasıl olsa bunun uygulaması ayrı bir şeydir. Dolayısıyla, müzakere yaparız, uluslararası toplumun gazını alırız, Türkiye´nin gazını alırız, bir şekilde sonra da bakarız işimize." Bu da yanlıştır. Bakın, burada bir kırılma var. Biz, Barzani üzerinden, AKP´nin yaptığı gibi, Kürtlerle bir ilişki kurmak istemiyoruz, Kürtler bizim kardeşimiz. Biz, herhangi bir tek şahıs üzerinden burada şikâyet ederken, "bir kişi yönetimi" derken, şikâyet ederken orada sadece bir kişi yönetimiyle irtibat kurmak istemiyoruz ve o bölgenin mukadderatının bir kişinin elinde olmasına da karşıyız, orada sadece Barzani yaşamıyor. Bakınız, ne güzel söylüyorsunuz; peki, orada yaşayan Süryaniler, Asuriler, Keldaniler, orada yaşayan Yezidiler ve diğer unsurlar ne olacak, Türkmenler, onlar ne olacak? Kim gönül rızasıyla katılmak istiyor? Yani, sabah kalkıyorsunuz, bir irade Erbil´den karar veriyor, sizi sandığa götürüyor. Kim yutar bunu? Bunu kimse yutmaz. Onun için, meşruiyeti olmayan, uluslararası meşruiyeti olmayan bir girişime kesinlikle karşı olmak lazım. Biz bunu söylüyoruz.? 

.

 


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

Ukrayna'da iki savaş uçağı havada çarpıştı

Türkiye'den Güney Kıbrıs'taki cami saldırısına kınama

Putin’den Wagner kararnamesi

Kremlin: “Wagner'in lideri Prigojin'i öldürdüğümüz iddiası mutlak bir yalan”

Dışişleri Bakanı Fidan Kiev’de Zelenski ile görüştü

ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ'NDEN İRAN AÇIKLAMASI

Zelenski: “F-16 tedariki sayesinde Rusya'nın savaşı kaybedeceğine eminim”

Güney California'yı hem fırtına hem deprem vurdu

Kadınlar Dünya Kupası’nda şampiyon İspanya

Rusya’nın insansız uzay aracı Luna-25 Ay’a çarptı

Guterres: "Kıbrıs’ta BM güçlerine yapılan saldırı uluslararası hukuka göre ciddi bir suç olabilir"

COVID-19'un yeni yayılmaya başlayan varyantı Eris hakkında neler biliyoruz?

Türkiye Kıbrıs Konusunda Birleşmiş Milletler’e de bir kınama yayımladı

BM: “Kıbrıs Türk kuvvetleri BM Kıbrıs Barış Gücü görevlilerine saldırdı”

Japon Denizi’nde sular ısındı savaş uçakları havalandı

ABD, Ukrayna'ya F-16 savaş uçakları gönderilmesini onayladı

Türkiye bağlantılı Uygurlar’ı hedef alan tutuklamalar arttı

Kuzey Kore'den şort giyen kadınlara ceza

DSÖ'den yeni Covid alt varyantı 'Eris'e karşı önlemleri kaldırmama uyarısı

2 yıllık Taleban iktidarının bedelini Afgan kadınlar ödüyor

Alman Gazeteciler Birliği: "Gazeteciler Türkiye’ye gitmesin"

  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05
  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı