ATATÜRK´ÜN LİDERLİK SIRLARI VE ATATÜRK´ÜN ÖNGÖRÜLERİ
KÜLTÜR SANAT 23.11.2015 11:58:16 17907 0

ATATÜRK´ÜN LİDERLİK SIRLARI VE ATATÜRK´ÜN ÖNGÖRÜLERİ

Fikri Akdeniz(*) Yazımızda büyük bir devlet adamı olan Baş Öğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk´ü iki başlık altında inceleyeceğiz. Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, yeni Türk harflerini halka bizzat öğretirken (20 Eylül 1928)

?Tarih devlet adamlarına çözmeleri için çeşitli problemler vermiştir ve onlar bu problemleri çözmedeki başarılarına göre tarihte yerlerini almışlardır.?

*Atatürk´ün Başarı Sırrı:

            Bir Amerikalı kadın gazeteci Atatürk´e:

-?İşlerinizde nasıl başarılı oluyorsunuz?? diye sormuş ve şu cevabı almıştı:

-?Ben bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem. O işe neler engel olur, diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı, iş kendi kendine yürür.?

 

            Neden Mustafa Kemal Atatürk bugün daha çok özleniyor, hakkında daha çok konuşuluyor? Ölümünden 77 yıl sonra bile halkın hayalini süslüyor düşündünüz mü ?

 

TheObserver (İngiltere): "Çağımızda hiçbir isim Atatürk´ün adı kadar büyük saygı yaratmamıştır."

İngiliz Sunday Times gazetesi (1964): ?O, benzeri olmayan bir devlet adamıydı. Diktatörlerin tahammül edemediği serbest bir nizamla demokrasilerin başaramadığı ve başaramayacağı işler yapmıştır. Tarihte böyle adamlar devirlerine kendi adlarını vermişlerdir.?

I.BÖLÜM

*Atatürk´ün yöneticilik ve Liderlik Sırları:

Liderlik, bir özellikte çok iyi olmak değil, tüm özelliklerin toplamında çok iyi olmak ve karizmasıyla bu özellikleri kendine özgü bir biçimde bütünleştirmektir.  

*Mustafa Kemal Atatürk´ün Liderlik Özelliklerinin bazıları şunlardır:

Açık sözlü olma, adam yetiştirme, bilgi ve deneyim sahibi olma, cesur olma, kendini bilme, karşısındakini dinleme alışkanlığı, soyut düşünebilme yeteneği, gerçekçi olma, güvenilir olma, hedefe yönelik kararlı olma, hesap adamı olma, ikna etme yeteneği, karar verme yeteneği, konuşma ve yazma yeteneği, mütevazi olma, öğrenme azmine sahip  olma, öncü olma, prensip sahibi olma, örgütleme yeteneği, problem çözücü olma, programlı olma, sıra dışı olma, sorumluluk alma alışkanlığı, strateji bilincine sahip olma, olacakalrı tahmin edebilme, vizyon sahibi olma, yönetme yeteneği, zaman mefhumuna sahip olma, zamanlama yeteneği.

Atatürk´ü çok yakından tanıyan Cumhuriyet döneminin en etkin gazetecilerinden Falih Rıfkı Atay´ın (1894-1971) dile getirdiği gibi: ?Öyle şartlar içinde Mustafa Kemal´in yaptığını yapabilecek cesarette demiyorum, belki ondan gözü pekler vardı; azminde demiyorum, belki onun kadar azimli olanları vardı; bilgiyi de demiyorum,  kuşkusuz ondan daha bilgili olanları vardı; fakat kırk yıllık ömrümde onun ?liderlik dehasında? hiç kimseyi tanımadım. Atatürk,  gerçekçi ve tarihini iyi bilen, hayale kapılmayan hem milletinin gücünü bilen, hem de devletin gücünü bilen bir komutandır. Ayrıca düşmanının gücünü, hayalini emelini bilen tarihten örnek alan, tarih bilinci olan bir askerdir. Bunlar olmadan toplumları devletleri yönetmenin kesinlikle mümkün olmadığını gören bir liderdir.

            Newsweek dergisi,  ABD de Genel Kurmay Başkanlığı yapmış William J. Crowe (1925-2007)´un kendisiyle bir röportaj yapmış, derginin son sayfasında yayınlanmıştı. Röportajı yapan muhabir ile önce ABD ve dünya konularını tartışıyorlar. Muhabir amirale son bir soru soruyor:        
            -Sayın amiral sizce yirminci yüzyılın en büyük kahramanı kimdir?
            -Mustafa Kemal Atatürk´tür.
            -Onu birinci yapan nedir?     
            -Tarihte birçok general elindeki iki imkanla biri başarmış ve meşhur olmuştur,  Mustafa Kemal Atatürk ise;

Elindeki bir ile iki kat iş başarmıştır.
Atatürk´ü bir cümlede bundan daha güzel özetleyen bir cümle olabilir mi?

*VİZYON SAHİBİ ATATÜRK:

            ABD Kentucky Üniversitesi´nden Prof. Dr. Arnold Ludvig´in 18 yılda tamamladığı  (2002) ?Dağın Kralı: Siyasal Önderliğin Doğası? (Orijinal adı: King of Mountain: The Nature of PoliticalLeadership) adlı kitabında 20. Yüzyıla damgasını vuran 377 devlet adamını aşağıdaki  11 ölçüte göre değerlendirmiş:

            1.Sıfırdan ülke yaratmak, 2.Toprakları genişletmek, 3.İktidarda kalınan süre, 4.Askeri başarı, 5.Toplumsal tasarım gücü, 6.Ekonomik başarı, 7.Devlet adamlığı, 8.İdeoloji ortaya koyma, 9.Ahlaken örnek olma, 10.Siyasal miras, 11.Ülkenin nüfusu.

            Hükmedenler örnekleminden  n= 377 yönetici, hükmeden tipi olarak  0=Hükümdar; 1=Despot; 2=Vizyon sahibi; 3=Otoriter; 4=Geçici; 5=Demokrat  biçiminde sınıflandırılmıştır. Atatürk bu ?Vizyon sahibi? olarak değerlendirildiği bu sıralamada Mustafa Kemal Atatürk (1881-1938) 31 puanla birinci, Çin´in önderi. Mao Zedung (1893-1976) ve ABD başkanı Franklin Roosevelt (1882-1945) 30 puanla Atatürk´ü izlemişler. (Bu sıralamada İsmet Paşa 146. Sırada yer almıştır. )/resimler/2015-11/23/1205378432385.jpg

İstanbul, Kadıköy´deki Başöğretmen Atatürk Anıtı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ KURULMADAN ÖNCE OSMANLI DEVLETİNDEKİ DURUM ve YENİ DÖNEMİN BAŞLANGICI:

            Osmanlı devletinde halk eğitimden yoksun bırakılmıştır. Uygarlığın kaldıracı olan çağdaş okul anlayışının Osmanlı sınırlarını aşmakta çok zorlandığı bilinmektedir.  Özgür düşünceyi günah sayabilmişler, insan aklının üstünlüğünü öne çıkarmalarına izin vermemişlerdir. Toplumsal alanda kendi geleceğini kendisinin belirlemesi düşüncesine yaklaştırılmamışlardır.

            Türkiye Cumhuriyeti kurulurken yıkık dökük bir toplumsal görüntü vardır. Türkiye Cumhuriyeti bağlamında aydınlanma, aynı zamanda bir uluslaşmadır. Aydınlanmanın önderi olan Atatürk, Anadolu insanının geri kalmışlığının tanısını doğru koymuştur.

            Atatürk sadece bir düşün adamı değil, aynı zamanda düşündüklerini hayata geçiren büyük bir devrimci ve büyük bir eylem adamıdır. Nedenleri usun tutsak edilmesinde aramıştır. Atatürk, İnsanlarımızın karanlığın derin kuyusunda tutuldukça geri kaldığının bilincindedir. Bu nedenle Cumhuriyeti kuran ve yaşatacak olanların bilimsel düşünceyi benimsemelerini, usun arkasına takılmalarını istemektedir. Kısaca ?Türk devrimi?  aklın üstünlüğünden başka bir şey değildir. Cumhuriyet, bilim ve aklın bileşimi olduğundan, Cumhuriyetin kurucuları, ulusal dirilişin altın anahtarının özgür düşünce ve bilim olduğunu vurgulamışlar, düşünceyi dünya gerçeklerinden başlatmışlar. Türk devrimi dışındaki hiçbir devrim dile ve yazıya dokunmayı aklından geçirmemiştir. Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş atılımlar yönergesinde ulus ve ulus bilinci oluşturma girişiminde, kültür ögelerinin değiştirilmesi zorunluydu. Bu açıdan halkın nasıl eğitileceği de devletin önemli ödevlerinden birini oluşturmaktaydı.  Halkın eğitilmesi yönünde üç temel öge ortaya konulmuştu. Bunlar:

            Yeni rejime uygun vatandaşlar yetiştirmek,

            Vatandaşa geniş bir kültür verilmesini sağlamak,

            Vatandaşları mesleklerinde ilerletmek ve yeni mesleklere hazırlamaktır.

            İşte bu çerçevede, sonradan örgütlenen batılılaşma ilkeleri, yeni Türk kültürünün belirleyicisi oldular.

II.BÖLÜM

         *Atatürk´ün Öngörüleri

            Atatürk´ün öngörülerini önce sınıflandırmak istiyorum:

a)        Kurtuluş Savaşı ve Milli Mücadele ile ilgili,

b)       Dünya savaşı ve dünya barışı ile ilgili,

c)        Dış politika alanındaki,

d)       İç politika ve siyaset alanındaki,

e)        Sosyal, kültürel, çağdaşlık, bilim ve teknoloji alanındaki,

f)        Ekonomi alanındaki,

g)       Eğitim ve öğretim le ilgili,

h)       Dinsel yaşam ve siyasal islam anlayışı ile ilgili,

i)        Devlet, demokrasi, özgürlük ve bağımsızlıkla ilgili öngörüleri.

            ?Atatürk´ün öngörüleri geçmiş değil; gelecektir?

            Şimdi Atatürk´ün öngörülerinden önemli gördüklerimi tarihsel süreç içinde sizlerle paylaşacağım.

            *1906.-Vatanın kurtuluşu ile ilgili öngörüsü:

            25 yaşında genç bir subay iken Selanik´te güvendiği arkadaşları ile Hakkı Baha Pars´ın evinde yaptıkları toplantıda mevcut diktatörlüğün olduğu ortamda  ?Memlekete yabancı etkisi ve egemenliği kısmen ve fiilen girmiştir.?? ?Millet baskıcı ve zorba yönetim altında yok oluyor. Özgürlük olmayan bir memlekette ölüm ve yok olma vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür. Tarih bugün biz evlatlarına büyük görevler yüklüyor.? demiştir.

            ?Özgürlük olmayan bir memlekette ölüm ve yok olma vardır.? Bu söz bugün de yarın da geçerlidir.

            *1907-Misak-i Milli Sınırları öngörüsü:

            Kurtuluş savaşından çok önce 1907 yılında Trakya´da yaptıkları bir toplantıda bugünkü Türkiye haritasının nerede ise (Musul ve Kerkük hariç) aynısını tasarlamıştır.

            *1909- I.Dünya savaşında Almanların yenileceğine dair öngörüsü:

            Atatürk 1909 da Almanlar için ??benim görüşüme göre Alman ordusunun durması ile yenilgisi eşdeğer anlamdadır (Paris önlerinde bu olay 5 yıl sonra yaşanmıştır)?.Alman orduları ve onun yanında savaşanlar yenilecektir, hatta yenilmiştir bile?? demiştir. Almanların yanında Osmanlı imparatorluğu da yenildi.

            *1918, İstanbul. -Düşmanın geldikleri gibi gideceği öngörüsü

            Yaveri Cevat Abbas´a hitaben  ?Geldikleri gibi giderler? demiştir.

            Bilindiği gibi işgalciler 1918 in Sonbahar´ında geldiler, 1923 yılı Sonbahar´ında gittiler.

            *Kurtuluş Savaşı  ile ilgili Öngörüleri:

            Sivas Kongresi (4-11.Eylül 1919)  Mustafa Kemal´in Amasya Genelgesi´ni açıkladıktan sonra bir çağrı üzerine I. Dünya Savaşı´ndan sonra işgale uğrayan Türk topraklarını kurtarmak ve Türk milletinin bağımsızlığını sağlamak için çareler aramak amacıyla seçilmiş ulus temsilcilerinin Sivas´ta bir araya gelmesiyle gerçekleşen ulusal kongredir.

            Sivas Kongresi sırasında yapılan konuşmalarda  ?kurtuluş? yolunun ancak ?Amerikan mandası? yani ?Amerikan güdümü? olduğunu yana yakıla dile getirmelerine Atatürk´ün verdiği yanıt şöyledir:?Yabancı bir devletin güdümüne girmeyi istemek insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü, uyuşukluğu benimsemekten başka bir şey değildir?

            *1919. Atatürk, 4 Şubat 1919´da Alemdar Gazetesi muhabiri Refii Cevat Ulunay (1890-1968)´a verdiği röportajda, ?İmkânsız gördüğünüz kurtuluş yolları vardır. Bugün, herhangi bir örgütçü, Anadolu´ya geçer de milleti silahlı bir direnişe hazırlarsa, bu ülke kurtarılabilir.? demiştir ve bu öngörüsünü kendi elleri ile gerçeğe dönüştürmüştür. Söyleşiyi yapan Refii Cevat: ?Anlattıkları çok aykırı şeylerdi. Ne kafam almıştı ne mantığım. Daha doğrusu bana deli saçması gelmişti.? yorumunu yapmıştır.  Oysa bir deli ile değil de bir dahi ile konuştuğunu yıllar sonra anlayacaktır.

            Atatürk´ü, arkadaşları şakayla karışık sınava tabi tutarlar:?Lütfen cevap verin  bakalım, dahi kime derler??Atatürk bu soruya hiç yadırgamadan şu cevabı verir: ?Dahi odur ki, ileride herkesin takdir ve kabul edeceği şeyleri ilk ortaya koyduğu zaman, herkes ona ?deli? der.?

            *1919- Milletin ilgisizliği ile ilgili öngörüsü:

            ?Baylar! Bir millet varlığı ve hakları için bütün maddi ve düşünce gücüyle ilgili olmazsa, bir millet kendi gücüne dayanarak varlığını ve bağımsızlığını sağlamazsa şunun bunun oyuncağı olmaktan kurtulamaz.?

            *1920. Bağımsız olmayan yargı hakkındaki öngörüleri:

            ?Milletin yargı hakkı, bağımsızlığının temel koşuludur. Yargısı bağımsız olmayan bir milletin devlet halinde varlığı kabul edilemez. Oysa İstanbul´da, toplum nezdinde hiçbir yasal suçlamayla karşı karşıya olmadıkları halde, sanık olmadıkları halde yüzlerce insanın tutuklanmasına devam edilmesi, emperyalist devletlerin görüşlerine karşı çıkmanın bile suç sayılarak ortaçağ düşmanlık geleneklerine göre saldırıda bulunulması yargı erkinin yok sayıldığını gösterir.?

            Atatürk´ün Nemrut Mustafa Mahkemeleri için söylediği bu sözler sanki Silivri mahkemeleri için söylenmiş gibi?

            *1920. Atatürk, hükümetlerin nasıl olması, halkın hükümetlere nasıl bakması gerektiğini de şöyle dile getiriyor:
            ?Her zaman millet, hükümetin bekçisi olmalıdır. Çünkü hükümetlerin icraatı olumsuz olup da millet itiraz etmez ve o hükümeti düşürmezse, millet bütün kusur ve kabahate katılmış demektir... ?(?) Hakikaten şunun bunun oyuncağı olabilen milletler haklarını idrak etmemiş demektir. Ve böyle bir millet de baskı altında bulundurulmaya müstahak olur.?

            *1921-Yöneticilerin kişisel ihtirasları hakkındaki öngörüsü:

            ?Arkadaşlar, bir toplumda, özellikle bir ülkenin yönetiminden sorumlu olan yöneticiler kişisel ihtiraslarını ve tartışmalarını, ulusal görevin ve vatan hizmetinin gerektirdiği yüce duyguların üzerine çıkarırsa, o ülkede dağılma ve çökme kaçınılmazdır.? (TBMM´nin ikinci yılını açış konuşması)

            *1922-Avrupa´dan nasihat almakla ilgili öngörüsü

            ?Efendiler! Bir şeyin zararıyla, bir şeyin imhasıyla yükselen şeyler, bittabi (doğal  olarak); o şeyden zarara uğrayanı alçaltır. Hakikaten Avrupa´nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlana durmuştur. ?ARTIK VAZİYETİ DÜZELTMEK İÇİNMUTLAKA AVRUPA´DAN NASİHAT ALMAK, BÜTÜN İŞLERİ AVRUPA´NIN EMELLERİNE GÖRE YAPMAK, BÜTÜN DERSLERİ AVRUPA´DAN ALMAK GİBİ BİR TAKIM ZİHNİYETLER BELİRDİ. HALBUKİ HANGİ İSTİKLÂL VARDIR Kİ ECNEBİLERİN NASİHATLERİYLE, ECNEBİLERİN PLANLARIYLA YÜKSELEBİLSİN? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!?

            *27 Ekim 1922, Bursa-Hiçbir mantıklı kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin, inanışların korunmasında ısrar eden milletlerin ilerlemesi çok güç olur; belki de hiç olmaz. İlerlemede kayıt ve şartları aşamayan milletler hayatı akıllıca ve fiilen göremez. Hayat felsefesini geniş gören milletlerin hakimiyeti ve köleliği altına girmeğe mahkûmdur.

            *1923-Hiç kimsenin hükümetin düşündüğü gibi düşünmek zorunda olmadığı konusunda öngörüsü:

            ??Hükümetin düşündüğü gibi düşünmeye hiç kimsenin mecburiyeti yoktur. Gerçek özgürlüğün var olduğu bir ülkede vicdani özgürlük vardır ya da yoktur Vicdani özgürlük olduktan sonra bunu düşünmek doğru değildir. Herkes vicdanın gereğini söyler.?

Ömrü son Osmanlı hükümetlerinin zorba baskılarına karşı mücadele ile geçen Atatürk bu sözü boşuna söylememiştir. Sanki günümüze sesleniyor.

            *1923-Milletin hakkını bir makama veya bir şahsa devredemeyeceğine dair öngörüsü

            ??Türkiye Büyük Millet Meclisi yalnız ve yalnız milletindir. Milletin seçtiği milletvekillerinden oluşur. Bu meclis yalnız ve yalnız milletin emrine boyun eğmek zorundadır. İsmi ve makamı ne olursa olsun millet bu hakkını bir şahsa ve makama teslim edemez.?

            Atatürk´ün yaşadığı çağ ve geleceğe  ilişkin en büyük öngörüsü, Türkiye Büyük Millet Meclisi´dir (TBMM).

            *1924-?Kendilerine bir milletin kaderi emanet edilen adamlar, milletin kuvvet ve kudretini yalnız ve ancak yine milletin çıkarı doğrultusunda kullanmaktan sorumlu oldukları gerçeğini bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar.?

            *1928-İslam dünyasına üstünlük kurmak isteyen meclis ve hükümetler hakkındaki öngörüleri:

            Atatürk´ün Büyük Nutku : ?Yalnız şu noktaya dikkatinizi çekerim. Bu meclis Türk halkının meclisidir. Bu meclisin niteliği ve etkisi yalnız ve ancak Türk halkının ve yurdunun varlığı ve yazgısını kapsar ve ancak ona etki yapabilir. Meclisimiz kendi kendine bütün Müslümanlık dünyasını kapsayıcı bir güç edinemez baylar!?

            *1930- Türkiye´yi yönetenlerin nasıl hareket etmeleri gerektiğine dair öngörüsü:

            ?? Türkiye Cumhuriyetini yönetenlerin, demokrasi esasından ayrılmamakla beraber ?ılımlı devletçilik? prensibine uygun yürümeleri, bugün içinde bulunduğumuz durumlara, şartlara ve zorunluluklara uygun olur.?

            Bugün kendisine diktatör diyenlere o gün Atatürk´ün verdiği en güzel cevaptır.

            *1931-Emperyalistlerin ?Demokrasi getirme bahaneleri ? ile ilgili öngörüsü:

            ?İnsanları mutlu edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlık dışı ve son derece acı veren bir sistemdir. İnsanları mutlu edecek tek yol, onları birbirine yaklaştırarak, onlara birbirilerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan eylem ve enerjidir. Dünya barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu, ancak yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmasıyla mümkün olur.?

            Günümüzde AB ve ABD´nin  ?Ortadoğu´ya demokrasi getireceğim,  bölgeyi terörden arındıracağım ve insanları mutlu edeceğim? bahanesiyle yapılan insanlık dışı olaylara bakmamız yeter.

            *27 Eylül 1932-Dünyanın siyasi durumu hakkındaki öngörüsü:

            Atatürk´ün büyük bir öngörü yeteneği olduğunu, 1932 yılında Amerika´lı General MacArthur ile yaptığı görüşmede de görüyoruz. 27 Eylül 1932´de Dolmabahçe Sarayı´nda saat 17:00´de gerçekleşen görüşmede MacArthur´a:"Almanlar kendilerini siyasi bir akıma kaptırırlarsa 1940-1946 yılları arasında savaşırlar. Bu savaş çok kanlı olur, ancak Amerika I. Dünya Savaşı´nda olduğu gibi bu savaşta da tarafsız kalmayacak, Almanya ancak Amerika´nın işe karışmasıyla mağlup edilebilecektir, bu savaşın esas galibi ise Bolşevizm olur" dediğini, Bolşevik Rusya´nın genişlemek için Asya´da ilerleyeceğini belirttiğini, biliyor musunuz?

            Almanlar Hitler´in faşist hareketine kendilerini kaptırdılar. II. Dünya Savaşı 1 Eylül 1939´da 1940 yılından 4 ay önce başladı ve 6 yıl sürdü.

            Söz konusu tarihi görüşme Atatürk´ün şu sözleriyle sona erer:

            ?Ümit edelim ki, bizler yanılalım ve dünyanın geleceğini ellerinde tutanlar doğru yolda olsunlar.?

            MacArthur 2. Dünya Savaşı´ndan sonra Ağustos 1951´de Münih, Almanya´da (Der Kaukaskus) adlı dergide hayranı olduğu Atatürk´ün öngörülerini yayınlamış ve tüm dünyanın Atatürk´ün ileri görüşlülüğünden haberdar olmasını sağlamıştı. (Cumhuriyet Gazetesi- 8 Kasım 1951, Atatürk-Mac Arthur görüşmesi)

            *1933-Sovyetler Birliğinin parçalanacağı ile ilgili öngörüsü:

            (Dr. Zeki Bey ile konuşma)

            ?Düşün bir kere, Osmanlı imparatorluğu ne oldu? Avusturya-Macaristan imparatorluğu ne oldu? Dünyayı ürküten Almanya´dan bugüne ne kaldı? Demek hiçbir şey sürgit değildir.?

            ?Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. SSCB, tıpkı Osmanlı gibi, Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalanabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilir. Dünya yeni bir dengeye kavuşur. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını iyi bilmelidir. Bizim, bu dostumuzun idaresinde, dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnızca o günü sımsıkı beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır:Manevi köprüleri sağlam tutarak. Dil bir köprüdür, tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimiz içinde bütünleşmeliyiz. Onların (Dış Türk´lerin) bize yaklaşmalarını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gereklidir.? ??Durmadan değişen bir dünyada yarının muhtemel dengeleri için hazır olmalıyız.

            ?Yurtta barış, dünyada barışa sarılın. Çünkü 60 yıl sonra Rusya, 60 parça olacak. Bu nesil Bolşevik ihtilalini yaptı. Kan kussa kızılcık yedim der. Oğulları da babalarının istikametinde gider. Ama ondan sonraki nesil Rusya´yı 60 parçaya böler?

            *1936-Atatürk insanoğlunun Ay´a 2000 yılından önce gideceğini öngörmüştü (Eskişehir, Tayyare alayında)

            ?Ülkenin geleceği için en büyük güvence, kanatlı gençliktir. Batılı ayaklar bir gün aya iz bırakacaksa bunların arasında Türk´ün ayak izleri de bulunmalıdır. Bunun için şimdiden çalışmalara girişmek, aşamalar kaydetmek gerekir. Geleceğin en etkili aracı da silahı da hiç kuşkunuz olmasın uçaklardır. İnsanoğlu bir gün göklerde uçaksız da yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de aydan bize mesajlar yollayacaktır. Bu mucizenin gerçekleşmesi için 2000 yılını beklemeye gerek kalmayacaktır. Gelişen teknoloji, bize daha şimdiden bunu müjdeliyor. Bize düşen görev bu konuda Batı´dan geri kalmamayı sağlamaktır.?

            Bildiğimiz gibi 1969 da ABD uzay aracı Apollo II Ay´a indi. Neil Armstrong Ay´a ilk adımını attı.

            Atatürk´ün dünyanın gidişi hakkındaki görüşleri insanı ürkütecek kadar doğru çıkmıştır. 
            Times Gazetesi (İngiltere, 1964)

            1932-33 yıllarında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olan Yusuf Hikmet Bayur ?un (1891-1980) anlatımından:

            Atatürk, doğrudan milletine hitap ediyor ve geçen 15 yılın muhasebesini yaparken, ilerde yapacaklarının da ipuçlarını veriyordu. 

            Atatürk 29 Ekim 1933 teki Cumhuriyetin 10. Yıl kutlamaları için konuşmasını hazırlarken el yazısı ile son sayfaya ?Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve kabiliyeti bundan sonraki inkişafı ile atinin (geleceğin) yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.? 

            ?Bu söylediklerim hakikat olduğu gün senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur: BENİ HATIRLAYINIZ!? Atatürk bu düşüncesini veda hissi verdiği düşüncesiyleHikmet Bayur´un isteği üzerine, üstünü çizerek, yaptığı konuşmada kullanmamıştır.

 /resimler/2015-11/23/1208498123767.jpg

      Yaşamak için emperyalist olmak zorunda olan milletlerin olduğu asla unutulmamalıdır. (Özakman, 2009)

            Biz bu durumu bilerek onlara karşı kendi kimliğimizi, varlığımızı, toprağımızı, onurumuzu, korumak zorundayız. Bu tarih bilmeden olmuyor.

            Yazımızı  Büyük Önder´in  sözleriyle sonlandıracağım.

            ?Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebetpayidar kalacaktır.?

            ÖZLEM VE SAYGIYLA ANIYORUZ.

*(Prof. Dr. Fikri Akdeniz/Çağ Üniversitesi)

***KAYNAKLAR:

1.Adnan Nur Baykal (2013) Mustafa Kemal Atatürk´ün liderlik sırları (23.

     Basım) Destek Yayınları

2.Aydın Keleşoğlu (2014) Dünden yarına Atatürk´ün öngörüleri, Bilgi Yayınevi

3.Özakman, Turgut (2009) (Yakın Tarihimiz, konferans) 06.04.2009, Atılım Üniversitesi

4. Özgen Acar (2015) ?Bellrock(*)´-?FiveHills(**)´! (3) Cumhuriyet Gazetesi (23 Ocak)


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

“STOA FELSEFESİ VE TARSUS'TA STOACILIK”KİTABI ARATOS YAYINLARI’NDAN ÇIKTI

ADANA ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ KISA FİLM FİNALİSTLERİ BELLİ OLDU

ADANA’DA BAĞLAMA GÜNLERİ’NİN İKİNCİSİ GERÇEKLEŞTİRİLİYOR

Düş ve Gerçek Arasında Çareli Çaresiz Çizgiler Kitabı

Sanatçı Selva Özelli Solo Sergisi ile ABD’de

“Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı

HÜSEYİN SÖZLÜ, "AĞUSTOS AYI TÜRK'ÜN ZAFER AYIDIR"

İZMİT ALTIN PİŞMANİYE ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNE VERİLDİ

ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ ‘’BELGESEL FİLM YARIŞMASI’’ FİNALİSTLERİ BELİRLENDİ

EMEKLİLERİN YENİ ADRESİ ‘EMEKLİ KÜTÜPHANESİ’

İZMİR KULLUK İLE TANIŞIYOR

ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI FİNALİSTLERİ BELLİ OLDU

“Soul Müziğin Diva”sı Imany, 7 Eylül’de Türkiye’de

‘ÇOK YAŞA CUMHURİYET’ ÖDÜLLÜ BESTE YARIŞMASI BAŞVURULARI İÇİN SON HAFTA!

TÜRK RESSAMLARIN LONDRA ÇIKARMASI!

YILDIZ TOZU KARAKTER ANALİZLERİ

"ZAFERİN RENGİ" GÜÇLÜ OYUNCU KADROSU İLE ÇEKİMLER İÇİN GERİ SAYIMA BAŞLADI!

Büyükşehir ve YEDAM’dan bağımlılıkla mücadelede iş birliği

AVRUPA HAREKETLİLİK HAFTASI’NDA TÜM TÜRKİYE "ŞEHRİNİ KEŞFEDECEK- GELECEK ENERJİSİNİ KORUYACAK!”

12. ULUSLARARASI İZMİT PİŞMANİYE, MÜZİK ve DANS FESTİVALİ,25-27 AĞUSTOS’TA

‘’20. GELECEĞİN SİNEMASI’’ YARIŞMASININ JÜRİ ÜYELERİ AÇIKLANDI

  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli