İçişleri Bakanı, valiler, askeri personel, emniyet örgütünün ileri gelenleri, şehitlerin meslektaşları ve aileleriyle, yurttaşlar katılmıştı törene. Sözler, vaadler yine alışılmış gibi idi ama bu kez ülkenin daha da ağır koşullara doğru yol aldığını ortaya koyan tablolar da vardı şehit cenazelerinin ardında ve çevresinde?
Birincisi, hain saldırının devriye gezen polis otosuna yapılmış olması çok kaygı verici. Tıpkı İskenderun´da bundan kısa bir süre önce donanma kışlasına uzaktan açılan ateşle servis aracındaki askerlerin şehit edilmesi gibi, dün gece de olağan görevlerini sürdüren güvenlik görevlilerine planlı bir eylem düzenlenmesi, olayların hangi boyutlara geldiğini göstermekte. Hele İskenderun deniz birliğinde işlenen cinayetin ardından, ?Biz eylemlerimizle kendimize ait coğrafyanın hudutlarını çiziyoruz? diye böbürlenen ayrılıkçı unsurlar hakkında hiçbir önlem alınmadığı düşünülürse, saldırganlığın ihmalden mi ya da görmezden gelme yüzünden mi tırmandığını kestirmek zor.
İkinci bir tablo var ki, bu gerçekten saldırılar, şehitler ve ihmaller kadar ürkütücü: Halk polislerin şehit edildiği Dörtyol´da, gece protesto gösterilerine girişti hemen. Birkaç gün önce İnegöl´de ?sudan nedenlerle´ ortaya çıkan olayların benzeri bu kez ciddi dayanak oluşturduğu kabul edilebilecek kalleş cinayetler sonrası patlak verdi. Yine binalar yakıldı, halk kitleleri denetim altına alınamayan toplu harekete geçti. Sanki bir yerlerden birileri düğmeye basmakta, etnik çatışmaların sokaklara taşmasına olanak sağlayacak saldırıları sahneye koymakta? Terörist eylemlerin toplumsal tepkilere yol açacak biçimde yönlendirilmesini sağlamakta.
Üçüncü bir kaygı konusu da şu: Benzer her olaydan sonra kimi kesimlerden koro halinde yankılanan ?sağduyu? çağrıları ne denli etkili olur bundan sonra? Sağduyu´nun egemen olması için öncelikle karşılıklı güven ve güvenlik ortamının yaratılması, var edilmesi gerekir. Böyle bir ?psikolojik? atmosfer korunabildi mi ülkede, ulusal vicdanda? Ülkede yönetim sorumluluğunu üstlenmesi gerekenler, siyasal iktidar, huzur ortamını sürdürecek önlemleri yeterince aldı mı? Yoksa bunun yerine bugün iflas ettiği her anlamda ortaya çıkan ?Açılım? projeleri ile toplumsal dokuda yüzyıllardır varlığını koruyan karşılıklı hoş görü ve anlayış dengelerini yerinden mi oynattı? Ayrılıkçı unsurların silahlı saldırganlığına adeta mazeret gibi gösterilen kimi ?eksiklikleri´ giderme iddiası taşıyan ayrıştırıcı projeleri yürürlüğe sokarak, terör saldırılarının artmasına neden mi oldu? Bunu yaparken devlet otoritesine saygısını yitirmeden, sonuç alınmasını bekleyen kitlelerin sabrını mı sınar duruma düştü?
Şehitlerimizin al bayraklara sarılı cenazelerinin çevresinde de soru işaretleri taşıyan gelişmeler yaşandı. Beşir Atalay da törene katılmış, ?Asla yılgınlık olmayacak. Ve buradan ifade ediyorum; çevre illerimizin valileri hepsi burada. Bölge komutanlarımızın hepsi burada. Emniyet Teşkilatı burada. Bu Amanoslar´ı temizleyin. Ne yapıyorsanız yapın Amanoslar´ı temizleyin" direktifi veriyordu yetkililere? Talimat ve emir ne zaman tek başlarına sorunları çözmüştür de iktidarın terörle mücadele konusunda en yetkili kişisi olması gereken Atalay, olayların tırmanış nedenlerini irdeleme gereğini duymama lüksünü yaşamaktadır? Amanos´ların ?o malum ayrılıkçı coğrafyanın içerisinde sayıldığını? yeni mi öğrenmiştir de askeri ya da polisiye önlemlerle bu dağların temizlenebileceğine inanmaktadır? Yılanın başı, o sahte müttefik ve dost ülkelerden başlayarak, Kuzey Irak´a, oradan da ülke içindeki odaklara kadar uzanıyorken, Amanos´ta üslenen odakların uğursuz bir ?stratejik derinliğin? uç noktalarında yer aldığını bilmemekte midir?
Ya şuna ne buyurulur? Beşir Atalay´ın ?Amanosları temzileyin´ diye direktif verdiği ve ?bölge komutanları? arasında saymak durumunda kaldığı görevliler arasında Balyoz Davası´nda hakkında yakalama emri çıkartılan 6. Kolordu Komutanı Korgeneral Nejat Bek de bulunuyordu. Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına karşı sürdürülen ve sürekli kuşku, kaygı yaratan ?darbe karşıtı´ operasyonların, bölücü terör örgütünün saldırı sınırlarını genişletmesinde hiç mi etkisi yok? Hangi ülkede cephede savaşan bir asker hakkında, dört ay sonra yargılanacağı bir kovuşturma gerekçesi ile yakalama emri çıkarılır? Böyle bir gereksinmenin var olduğu kabul edilse bile, hangi ülkenin yönetim sisteminde böyle bir ?ciddi´ suçlamanın, medya´da ne idüğü belirsiz yorumcuların ve uzmanların tartışmalarına meze yapılmasına izin verilir? Bu anlamda o yürek burkan şehitleri uğurlama töreninde en dikkat çekici sözü de CHP İl Yönetiminden Abeydullah Kolcu söyledi. Beşir Atalay´ın, ?Amanosları temizleyin? direktifinin ardından, "Komutanları içeri atıyorsunuz. Kim temizleyecek?" diyerek tepkisini ortaya koydu, polis de Kolcu´yu bir süre göz altına aldı? Evet, bu soru aslında tam yerine oturdu, askerimize ve polise sıkılan kurşunların ardındaki yanlış, yersiz ve son derece politikalara dikkatleri çekti.
Bir başka tehlike de baş gösterdi son şehitlerimizin ortaya çıkardığı kitlesel tepkilerin yorumu bağlamında. Siyasal iktidar bu olayları ?provokasyonlara? bağlıyor. Ve artlarında kışkırtıcılar arıyor. Beşir Atalay bu hesabın işaretlerini şöyle ele veriyor:
?Bir gün önce İnegöl´de, dün akşam da o acılı ortamda Dörtyol´da vatandaşlarımızı tahrik eden birbirlerine karşı kışkırtanlar, bunun karşılıksız kalacağını düşünmesin, en hassas olduğumuz nokta bu. Birileri benim aynı şehirde yaşayan kardeşlerimin birbirlerine karşı husumet beslemesini istiyor. Buna meydan vermeyin. Hiçbirimiz buna meydan veremeyiz? Türkiye güçlü bir devlettir. Şu halkoylaması ortamında da siyasetçilerimizi daha hassas konuşmalara davet ediyorum...?
Sanki ülkede yaratılan gergin ortamda genel başkanlarından tutunuz, her kademedeki iktidar mensubunun, yandaş medyadaki borazanlarına varıncaya kadar hepsinin kavgacı uslubunun rolü yokmuş gibi bir sanı yaratmak doğru mu? Bir de basiretsizlik politikalarının bedelini kanı ile canı ödeyen askerin ve polisin hesabını sormak var iken, konuyu hemen siyasi kaçamak malzemesi yapmak, provokasyonun dik alası değil mi? Ne demek ?halkoylaması ortamında hassasiyet? göstermek? Tehlikesi şurada bu yaklaşımın: Deniliyor ki açık açık, ?Halkı kışkırtanlar, terörü bahane edip kafaları bulandıranlar, ?hayır? denmesini isteyenlerdir!? Açınız televizyonları, bu safsatayı mutlaka kulaklarınızla işitirsiniz. ?Terörü de, dıştaki ve içteki ayrılıkçı odakların planlarını da, buna çanak tutan ?Açılım? politikalarını, askeri başarısız gösterme ve de olur olmaz soruşturmaya tabi tutma girişimlerini de bir tarafa bırakın, Paket´e ?evet´ deyin, karşı çıkmayın?? Verilmek istenen ve önümüzdeki günlerde daha da artacağı muhakkak olan mesaj bu. Bunları söylemek de herhalde ?Amanosları temizleyin´ demek kadar kolay geliyor birilerine?
