12 Haziran seçimlerine iki haftadan da az kaldığı şu sıralarda miting alanlarını inleten atışmalar daha da kırıcı ve amacını aştığı gözlenen dozlara ulaşıyor. Siyasal yararı olacağına bile inanmakta zorlanacağımız öyle sözler yankılanıyor ki bunların üzer
Ama polemiklerin geneline şöyle bir bakıldığında bu tür uslubun ne yazık ki en çok Recep Tayyip Erdoğan´ın konuşmalarına egemen olduğu da gözden kaçmıyor. Kayseri mitinginde AKP Genel Başkanının ?Kemal Kılıçdaroğlu diye biri yoktur. Kemal Kılıçdaroğlu sanaldır,? sözleri en son örneklerden birisi:
?Sayın Baykal kaset mağduru olduğunu söyledi, kapıdan çıktı; Kılıçdaroğlu aday değilim dedi, ertesi gün kaset mamülü olarak genel başkan adayıyım dedi. Kemal Kılıçdaroğlu siyaset mühendisleri tarafından üretilmiş, CHP´nin başına getirilmiş vitrin süsünden ibarettir. Vitrinin arkasındaki çeteler, statükocular, CHP´nin akıl hocaları tarafından yönlendirilen bir figürden ibarettir.?
Ülke sorunlarına iktidarları zamanında yarattıkları çözümleri sakin biçimde açıklamak ve bu arada hesabını vermek durumunda oldukları kimi hataların nedenlerini sorumluklarının bilincini yansıtarak ortaya koymak yerine eleştiri ve espri dozunu iyice kaçırması, Erdoğan´ın ne denli gerçeklerden kopuk bir ruh haline kapıldığının kanıtıdır. Böyle bir uslup ancak kendine olan güvenini yitirmiş bir siyasetçiye yaraşır ve bu sözler bir noktadan sonra daha derinlerdeki kimi çağrışımları da ister istemez ortalığa döker.
Kimi yabancı gözlemciler de bu eğilimi doğruluyor. Her ne kadar önümüzdeki günlerde bir takım yeni ?kaset? oyunlarının, ya da ?Reichstag Yangını?nı anımsatacak senaryoların sandıklara gidecek oyların yönünü etkilemesi düşünülse de, ortaya yavaşca çıkan tabloya göre halkımızın Erdoğan ve partisi ile uzun süren balayı sona ermektedir. AKP iktidarı seçim sonuçlarına bir taşla kocaman bir kuş sürüsünü avlama düşlerini bağlamışlardır. Bir yandan ulusun ve ülkenin temel değerlerini ve kurumlarını altüst eden icraatlarına onay almayı hesaplarlarken, hatta Türkiye´yi ve rejimini başka bir biçime dönüştürmeyi kurgulama yanlışını sürdürürlerken, halkın temel hak ve özgürlüklerini, ekonomik refah payını tehlikeye atan çılgın projelerle ?kadir-i mutlak? bir iktidar gücünü pekiştirme heveslerine kendilerini kaptırmışlardır. Seçmeni bu kadar ağır konularla ilgili tercihlere zorlamak, insanımıza ?kırk satır mı, kırk katır mı? sorusunu yöneltmekten faklı bir şey değildir.
Dolayısı ile insanlarımız tereddüde düştükçe, 8 yıllık bir dönemin ulusal bütünlüğü bile tehlikeye atan sonuçlarını fark ettikçe desteğini AKP iktidarından çekmeye başlaması son derece doğaldır. Gerçi AKP iktidarını tümüyle sona erdirecek bir oy oranı çıkacak mıdır 12 Haziran günü, bunu bugünden söylemek olası değildir. Ancak bugüne dek her konuda tam yetki ile hareket etmede ve parlamentodaki parmak sayısına dayanarak anayasa değişiklikleri de olmak üzere tüm yaşamsal kararların alınmasında olağanüstü güce sahip olmuş Erdoğan için sandıklarda ciddi bir gerileme olasılığı bile kabul edilemez bir gelişmedir. İçten ve dıştan aldığı yan desteklerin, medya aracılığı yaratılan psikolojik baskıya dayalı kamuoyu boyun eğmişliğinin sonu olacaktır böyle bir düşüş. Açıkçası amiyane deyişle ?karizması çizilecektir´ AKP liderinin. İşte bu telaşla ki Kılıçdaroğlu´nun ?hırçınlık´ nitelemesi yaptığı bir davranış gözlenmektedir kendisinde?
CHP liderini yok sayıp, onun sanal bir yaratık olduğunu ileri sürmek, ?Kemal Kılıçdaroğlu siyaset mühendisleri tarafından üretilmiş, CHP´nin başına getirilmiş vitrin süsünden ibarettir. Vitrinin arkasındaki çeteler, statükocular, CHP´nin akıl hocaları tarafından yönlendirilen bir figürden ibarettir,? demekgerçeklerden tam anlamı ile kopuş değil midir? Yalnız CHP´ye değil, onunla birlikte seçmen kitlesinin en az yüzde altmışını oluşturan muhalefet kitlesini yok saymaktır bu sözler. En önemlisi de ortaya ?siyaset mühendislerinin? marifetlerini atması özellikle kendi partisinin zuhuru ile ilgili kimi gözlem ve kuşkuları da kamu vicdanının yeniden dikkate almasına neden olacak apolitik bir çıkıştır. Bu da gerçeklerden kopuşun ve bir bakımdan ?aslını inkar edişin? talihsiz bir örneğidir!
Hemen 2000´li yılların başına, Ecevit hükümetinin koalisyon olmasına rağmen uyumlu ve kendi ölçülerine göre muktedir bir yönetim odağı olduğu günlere dönelim ve nasıl ?sanal´ krizlerle alabora edildiğini anımsayalım. Önce bir ?anayasa kitapçığı´ bunalımı çıkarılmış, ardından ülkede ağır bir ekonomik bunalım dönemi yaşanmış; ülkemiz ithal bir ?ekonomi bakanı? nın yönlendirilmesi sonucu yoklukların ve Batı finans merkezlerine tutsak edilmesinin zilletine uğratılmıştır. ?Sanal´ koşulları tezgahlayanlar yurttaşın ağır ekonomik koşullardan kurtulmak için her çareye rıza göstereceğine emin olduktan sonra her şeye rağmen sürüp giden koalisyonu bozdurmak için Kemal Derviş´in ?sanal istikrarsızlık´ iddialarını kullanmışlar ve Ecevit´in kendi partisi içerisinde arkadan hançerlenmesini sağlamışlardır. Bir yandan da ortaya yepyeni bir siyasal oluşumun önce sanal alemde daha sonra Washington ve Brüksel gerçeğinde filizlenip güçlenmesine özen göstermişlerdir. Koalisyon ortağı Bahçeli´nin bu sanal karmaşa içerisinde erken seçim talebinde bulunarak koalisyonu bozması ve seçimlerde halkın gerçek bir değişim istemesi üzerine, o geri plandaki toplum mühendisleri emellerine nail olmuşlar ve AKP´nin sanal olarak başlayan atılımı ülkenin iktidar gerçekliğinde yerini almıştır. Bununla da o ?geri plandakiler?, ülkenin ekonomik paniğinden yararlanıp düşlerini gerçek kılanlar, Türkiye´yi Irak İşgaline ses çıkarmamaya, AB´ye teslimiyete ve hatta Kıbrıs´ı gözden çıkarmaya hazır hale getirmişlerdir.
Öyle uluorta ?toplum mühendislerinin?, Türkiye´nin siyasal ortamındaki etkilerinden, ya da sanal figürler kullanarak ulusumuzun kaderi ile oynamalarından söz ederken geçmişimizi de unutmamalıyız. Nereden geldiğimizi, bizlere ne gibi roller biçildiğini ve o perde arkasındakilerin bitmez tükenmez hesaplarına uygun hareket etmede tıkandığımızda başımıza ne gibi sanal ya da gerçek işler açılabileceğini hep aklımızın bir köşesinde tutmalıyız.
9693,46%1,77
32,58% 0,35
34,75% 0,10
2507,64% 0,95
4181,01% 0,22