AB Komiserlerinin Denetimine Hazır mıyız Dersiniz?

AB Komiserlerinin Denetimine Hazır mıyız Dersiniz?

12 Eylül Pazar günü neyi oyladık, neye ?evet´ dedik ya da neye ?hayır´, bunun tam farkında mıydık acaba? Anayasa paketi gerçekten tam anlamı ile ?ulusal irade?nin tecellisi ile mi oluşturulmuştu, yoksa başka yerlerden gelen muhalefet söz konusu idi de bir

Türkiye´nin geleceğini ipotek altına sokarak, olası bir rejim bunalımına davetiye çıkaran içeriği ile Anayasa değişiklikleri kısa ve uzun vadede eleştirilerden ve kuşku ile karşılanmaktan kurtulamayacak. Burası muhakkak. Ama günler geçtikçe, kapalı kapılar ardındaki bir takım pazarlıklar ve söz vermeler ortaya döküldükçe, paketin yaratacağı güvensizlik ortamı daha da yoğunlaşacak. İlk sinyaller Brüksel´den geldi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu´nun Avrupa Komisyonu´nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi - komiseri - Stefan Füle ile yaptığı diz dize görüşmenin ardından öyle bir tablo çıktı ki ortaya, yenilir yutulur gibi değil. Anlaşılan AKP, kafasına göre bir Taslak hazırlarken yapılan diz dize müşavereler sırasında AB çevrelerinden ciddi muhalefet görmüş. Tam içeriğini bilemiyoruz ama en önemli çekincelerden birisi ?uzlaşı? konusunda ortaya çıkmış. Bay Fule yaptığı açıklamada buna gönderme yapıyor sanki. CHP genel Başkanı ile yaptığı görüşmenin ardından medyaya konuşurken, istikrarlı bir şekilde hükümete, anayasa paketi sürecinin  katılıma açık olması gereğini vurguladıklarını hatırlatıyor, Cumhurbaşkanı  Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın yeni anayasanın toplumun tüm  kesimlerinin dahil olduğu bir süreçte hazırlanacağı taahhüdünde bulunmasını  memnuniyetle karşıladığını bildiriyor.

Bundan açıkça şu anlam çıkıyor: Avrupa Birliği, her ne kadar kendi uzun vadeli hesaplarına uygun gelse, Türkiye´de ulusal devletin temellerine dinamit koyabilecek ?yargıyı, anayasal denetimi ve de askeri geriletecek? hükümler içeren bir anayasa değişikliğine ?hayır´ demese de, taslağın hazırlanış biçimine pek sıcak bakmamış işin başında. ?Uzlaşın mutlaka? demiş ve AKP´nin dayatmacı girişimine engel olmaya çalışmış. Ancak Erdoğan ve Gül devreye girip, bu aşamada başlatılan anayasal dönüşüm sürecinin gerçekleşmesi için başka çareleri olmadığını beyan etmişler ve bundan sonraki yeni değişiklik söz  konusu olduğunda, geniş uzlaşma sağlayacaklarına dair taahhütte bulunmuşlar. Brüksel de belki diğer çekincelerden, HSYK´nın siyasallaştırılması gibi AB ölçütlerine uymayan hükümlere ve ayrıca Venedik kriterlerinde sözü edilen ?referandumda her konu ayrı ayrı oylanmalıdır? kuralına aykırı biçimde Paket´in toptan oylanmasına bu taahhütleri de dikkate alarak göz yummuş. Ve böylece referandum mutlu sona erişmiş?

Füle bunları anlatıyor muhakkak. Ve de şöyle devam ediyor: 

?Uygulamada Türkiye´yi denetleyeceğiz, Erdoğan ve Gül, uzlaşma için söz verdi. Bundan sonraki Anayasa çalışmaları hem toplumun, hem Sivil Toplum Örgütlerinin katılımıyla yapılacak.?

Bu tabloya neresinden bakarsanız bakınız, ulusal egemenlik ilkeleri ile kendi siyasal işleyişlerimize yabancı müdahalesini yaklaştırmamak gibi temel kurallar açısından yenir yutulur olmayan kimi danışıklı işler çıkıyor ortaya. Siyasal iktidarın kendi ?özel hesaplarını? böyle özel bir pazarlık içerisine sokması, bir takım sözler vermesi, hatta kaçıncı sınıf olduğu bilinmeyen bir bürokratın - AB komiserinin- ?denetleyeceğiz onları? gibi bir dayatmasının muhatabı haline gelmesi kabul edilebilir mi? Zaten ?neyi oyladığımızın farkında mıyız?? sorusuna neden olan da bu garip ve gizli kapaklı yaklaşımlar değil mi? Ulusal irademizi kendimizin değil de irademiz dışında kalan aktörlerce yönlendirilmesi, ulusal varlığımıza kasteden tehditlerin temelinde yatmıyor mu?

CHP Genel Başkanı´nın Brüksel gezisinin ortaya koyduğu bir başka garabete işaret etmez isek bu konunun ulusal çıkarlarımız açısından ne denli olumsuzluklar taşıdığını tam olarak ortaya koyamayız. Siyasal iktidar AB ile ilişkilerinde böylesine iç içe geçmiş de, ana muhalefet partisi kendisine çeki düzen vermeye niyetli mi bunca olanlardan sonra? Görüldüğü kadarı ile hiç de değil.  Son sekiz yıldır Türkiye nerede ise Brüksel´in ?dominyonu´? Ulusal çıkarları ve bütünlüğü yok edecek ne kadar koşul ve uyum tuzağı varsa iktidar bunların altına imzasını atmış? Müzakerelerde, ?Sonu açık ve tam üyeliğe geçişi güvenceye bağlamayan? süreci açıkça ortaya koymuş olmalarına rağmen, AB ülkelerine her türlü ödün verilmiş. Nerede ise adamlar ?Güneydoğu´yu özel statüde´ kendilerine katmaya bile niyetli. Ayrılıkçı saldırıların ardında destek onlardan? CHP de bugüne kadar bu gidişe, halkın AB´ye karşı güveninin iyice sarsılmasına rağmen, fazlaca ses çıkarmamış, adeta Brüksel´de büro açacak kadar da işbirliği içine girmiş.

Şimdi Bay Kılıçdaroğlu il il ve meydan meydan gezerek ?hayır? oyu istediği Paket´in kimlerin tezgahı ve icazeti ile oluşturulduğunu fark etmediğini, ayağının tozu ile Brüksel´e gidip diz dize görüşmeler yaptığı Bay Füle´nin sözlerinin idraki içinde olmadığını söyleyebilir mi? Hala ?AB bir uygarlık projesidir? safsatasını içine sindirebilir mi? Ama sindiriyor anlaşılan. Zira Fule´den sonra basına yaptığı açıklamada, ?Bu süreçte Başbakan ve Cumhurbaşkanı bir takım sözler vermişlerdir. Füle, bununla ilgili yasaların uygulanmasını yakından izleyeceklerini ifade etti. Yargı bağımsızlığı konusunda duyarlılığımızı paylaştık. Güçler ayrılığı ilkesini konuştuk. Büyük ölçüde düşünce birliği içerisindeyiz. Uygulamaları AB, biz de Türkiye´de,  parlamentoda yakından izleyeceğiz,? diyebiliyor. AB´nin Türkiye´de yapmaya kalkıştığı denetimi garipsemiyor. ?Düşünce birliği içinde? olduklarını söylüyor. Hangi dürtülerle AB ile sıcak ilişkileri bu denli sindirmeyi marifet sayıyor, bunu anlamak çok zor görünüyor.

İktidarı ve muhalefeti ile Brüksel´le içli dışlı olmak? Anayasa´lara kadar ulaşan müdahaleleri doğal karşılamak? Bu konuda pazarlıklar yapıp sözler vermek, ?düşünce birliği?ne ulaşmak. AB Komiserlerinin denetimine hazır olmak? Türkiye Cumhuriyeti´nin tarihine ve kazanımlarına bunlar hiç, ama hiç yakışmıyor.


2.TUR ÖNCESİ TARİHE BİR NOT DÜŞMEK

ERDOĞAN, KILIÇDAROĞLU’NUN ADAY OLUP KARŞISINA ÇIKMASINI NEDEN İSTER?

23 NİSAN: EGEMEN ULUS OLMAYI BAŞARDIĞIMIZ GÜN!

LAİKLİK İLKESİNİN 85. YILDÖNÜMÜ’NÜ ANARKEN

GÜNDEM’DE KILIÇDAROĞLU’NUN 'HELALLEŞME' YOLCULUĞU VAR

CUMHURİYET YENİDEN

CHP’NİN İKTİDAR OLMA SORUNU VE ÖTESİ

 TÜRKİYE’YE KARŞI ABD’DEKİ DÜŞMANCA KAKOFONİK SESLER

KONGRE BASKINI DÜZENLETEN BİR BAŞKAN VE ABD’NİN HALLERİ

103. YAYIN YILINA GİRERKEN ‘VAZİYET-İ UMUMİYE’ !

ULUSAL EGEMENLİK İŞLEYİŞLERİNİ 2020 KOŞULLARINDA YENİDEN DEĞERLENDİRMEK...

YEREL SEÇİMLERDE ORTAYA ÇIKAN RİVAYETLER MUHTELİF DE?

KIBRIS´TA ?ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN´ ASLINDA BU GÜNLER İÇİN ÇÖZÜM OLDUĞUNU ANLAMAK GEREKMEZ Mİ?

TÜRK ULUSU´NUN ULUSAL EGEMENLİK SORUNU İLE SINAVI

YENİ REJİMİN SAKINCALARI CHP´NİN EFSANE MİTİNGLERİNDE NEDEN GÜNDEME GELMEDİ Kİ ?

CHP´DE İKİ YANLIŞTAN BİR DOĞRU ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK

CUMHURİYET HALK PARTİSİ´NDE DE RESTORASYON, YOKSA?

İLERİ DEMOKRASİDE ?TAMAM MI, DEVAM MI?´ OYUNU!

ARTIK 24 HAZİRAN SONRASINA BAKMANIN ZAMANI

ASKIYA ALINMAKTA OLAN CUMHURİYET REJİMİNE KİM SAHİP ÇIKACAK?

YALNIZ KALINAN DÜNYA´DA İNGİLİZ´İN İPİNE TUTUNMAK

  • BIST 100

    9716,77%-0,05
  • DOLAR

    32,47% -0,17
  • EURO

    34,91% 0,40
  • GRAM ALTIN

    2434,93% 0,50
  • Ç. ALTIN

    3991,84% -0,04
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı