27 MAYIS´TAN KİMLER UTANMALI, KILIÇDAROĞLU ÖNCE BUNU ÖĞRENMEK ZORUNDA?

27 MAYIS´TAN KİMLER UTANMALI, KILIÇDAROĞLU ÖNCE BUNU ÖĞRENMEK ZORUNDA?

27 Mayıs Devriminin 50. Yıldönümünde ?insan hafızasının unutkanlık ile malül? olduğu gerçeğine bir kez daha tanık oluyoruz. Özellikle AKP´nin son yıllarda hızlandırdığı ?asker karşıtlığı? toplumda gerçekten bir akıl tutulması yaratmış durumda. En popüler

En ?demokrat? yaklaşımlar ise AKP´nin ?milli iradeyi tanımamak irticadır? yollu çıkışı ile yarışa sokulan ?sivilden kötülük gelmez? yanılsaması. Unutturulmak istenilen ise şu gerçek: ?Darbenin de dikta rejimlerinin de asker kökenli ya da Hitler vari seçmen destekli olanı aynı kapıya çıkar, tarih bunun tanığıdır!?

27 Mayıs günü belli başlı gazetelerin, internet sitelerinin manşet haberlerine ya da bunların google gibi arama motorlarına yansıyan başlıklarına bir bakınız. Hemen hepsinde 27 Mayıs´ı yerden yere vuran söylemler bulursunuz. ?3 darbe kurbanını, Menderes, Polatkan ve Zorlu´yu ya da Yassıada´da yargılananları? anma törenleri başköşelerde yer almıştır. Bir de Bülent Arınç´ın ?27 Mayıs darbesi kara bir olaydı? vecizesine ve benzerlerine rastlarsınız. Sanırsınız ki 27 Mayıs günü bir takım subaylar kafa kafaya verip, sırf iktidar ve dikta hevesi ile yönetime el koymuşlardır. Astığı astık kestiği kestik bir dönemi başlatmışlardır. 50 yıl önce neler olmuştur, neden gerçekten ulusun tarihinde ibretle ve üzüntü ile yer alacak olan bu müdahalenin koşulları oluşmuştur ve de sonrasında niçin darbeci subaylar 1961 yılının sonbaharında ülke tarihinin en dürüst ve güvenilir seçimleriyle iktidarı sivil yönetime teslim etmişlerdir? Nasıl olmuş da ilk koalisyon hükümeti darbe ile görevden uzaklaştırılan Demokrat Partinin ardılı durumundaki Adalet Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi tarafından ortaklaşa kurulmuştur? En önemlisi de ülkenin görüp göreceği, çalışanların ve ezilen halk kitlelerinin hakları ile ilgili koşulların en çağdaş biçimde düzenlendiği, en ileri parlamenter demokrasi kurallarının benimsendiği bir Anayasa da bu ?darbe sürecinde? hazırlanıp, halkoyu ile kabul edikten sonra yürürlüğe sokulmuştur? Bunlardan söz eden yok ne yazık ki?

?Akıl tutulması? dedik ya, bu öyle bir noktaya taşınmış ki, 27 Mayıs Devrim´ini kavrayamama hastalığı, Cumhuriyet Halk Partisinin o çok umutlar yaratan taze genel başkanına bile bulaşmış. Kılıçdaroğlu da nerede ise Bülent Arınç ile benzer noktada buluşmuş. Bakınız CHP Genel Başkanı ne diyor bugün Radikal ve Milliyet gazetelerinde manşet olan söyleşisinde. Sözü edilen gazetelerin yazarları Murat Yetkin ve Fikret Bila´nın  ?Yarın (bugün) 27 Mayıs´ın 50. yıl dönümü. Size, kurultay konuşmasında, askerlerin siyasete müdahalesine karşı bir tutum sergilemedi eleştirisi yapıldı. Darbelere, darbe girişimlerine karşı bir şey söylemediğinize vurgu yapılıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?? sorusuna şu yanıtı vermiş

?Darbeler hep CHP iktidara yakın olduğu dönemlerde yapılmıştır ama fatura CHP´ye çıkarılmıştır. 27 Mayıs´ı yapanlar bugün utanıyorlar. Askeri darbelere karşıyız. Askeri darbe kesinlikle savunulamaz. Ortak paydada uzlaşmamız lazım. Belli doğrular ortak payda olmalı. Örneğin demokrasi, hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, insan hakları, medya özgürlüğü gibi. Artık bunu sağlamalıyız. Siyaset halka dönük yapılmalı.?

Bu yanıt, hele ?27 Mayıs´ı yapanlar bugün utanıyorlar? sözleri ne 50 yıl öncesinin koşulları ile bağdaşıyor ne de Parti´sinin geçmişinde onurla taşıyacağı savaşımına yakışıyor? Ayrıca yakın tarihten bihaber oluşu  27 Mayıs devrimcilerine büyük bir haksızlık yapmasına yol açıyor. 27 Mayıs Devrimin yarattığı şoklar, doğrudur, CHP´nin uzun yıllar seçmen karşısında zor günler yaşamasına neden olmuştur. ?Oy kaybı? biçiminde bir faturanın ödendiği deyadsınamaz. O günkü ortamda ?mağdur? rolü oynayarak bugünlere de  taşınan olumsuz havayı kullanan DP ardılları, muhalefetlerini daha çok 1961 sonrasında hemen düzeltilemeyen ekonomik sıkıntı ortamına dayamışlar; bunun sorumlusu olarak 16 aylık devrim yönetimini, bunun ardından bir süre iktidar ortaklığı yapan CHP´yi göstermişlerdir. Yassıada duruşmaları, yargılanan DP´liler ve idam cezalarının gölgesi ister istemez CHP´ye kadar uzanmıştır, ya da siyasal bir koz olarak pervasızca kullanılmıştır. Ayrıca 1961 Anayasası´nın getirdiği planlı ekonomi, işçi hakları gibi köktenci önlemlerden ve partizanlıktan uzak ciddi yönetim anlayışından rahatsız olan çevreler, CHP´yi oy sandıklarında zorlamıştır. Süleyman Bey´in ?Pilan değil pilav lazım? özdeyişinin bu bağlamda ne denli etkili olduğunu Kılıçdaroğlu yaşı itibariyle görüp yaşamamış da olsa bugün kavrayacak yetkinlikte olmalıdır.

27 Mayıs Devriminin yaratması kaçınılmaz sancılarından CHP´nin gördüğü zararlar olabilir. Partinin tarihsel misyonu dikkate alındığında ise  bugün ?kara olay? olarak adlandırılan askeri müdahalenin kimi sonuçlarının, ülkede demokrasinin ve parlamenter rejimin kökleşmesi açısından CHP´nin bütün beklentilerinin üzerinde sayılabilecek bir yapının kurulmasına olanak verdiği de anımsanmalıdır. Yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi; çift meclis ile çoğunlukçu diktanın önüne geçilmesi; anayasa mahkemesinin kurulması sonucu kuvvetler ayrılığı ilkesinin işlerlik kazandırılması; nisbi temsil sistemi ile demokratik katılımcılığın başlatılması; çalışma yasaları ile işçi kesiminin haklarının güvenceye alınması; TRT´nin kurulması ile kamu yayıncılığının siyasal etkilerden kurtarılması; üniversitelerin özerkliğe kavuşturularak gerçek bilimselliğe ufukların açılması? Tüm bunlar ve benzer kazanımlar CHP´nin 1950´li yılların sonunda ilan ettiği Hedefleri´nin gerek 1961 Anayasası´nın doğrudan düzenlemeleri gerekse  yaratılan yeni anayasal düzen sayesinde yaşama geçirilmiştir. Ne kadar araya bir perde konulup ?Biz darbe yönetimlerine karşıyız? denilerek 27 Mayıs olgusu reddedilmek istense de, CHP´nin  tarihsel misyonunu bu gerçek tablonun dışına taşıyamazsınız. Kaldı ki dikkat edilirse bugün 27 Mayıs´ı kara gün ilan edenler, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmaya ya da anayasal yargıyı  etkisizleştirmeye kalkışanlar ile özdeştirler. Kılıçdaroğlu ve partisi  önümüzdeki 12 Eylül referandumunda 27 Mayıs Devriminin ?arta kalan? son siperlerini bunlara karşı savunmaya çalışacaklardır. CHP Genel Başkanı hiç değilse bunun farkında olmalıdır.

Cumhuriyet Halk Partisi 1950-60 döneminde rayından çıkmış olan Demokrat Partiyi böyle istenmeyen bir sondan korumak adına büyük savaşım vermiştir. Hem ülke çapında ham TBMM çatısı altında? ?Siyasal meşruiyetin? zede almaması için uyarılarını demokratik çerçevede yapmaya çalışmıştır.  Devrim´i hızlandıran etkenlerin başında gelen o meş´um Tahkikat Encümeni kurulması girişimine karşı çıkmış, bugün Kılıçdaroğlu´nun koltuğuna oturduğu, İsmet İnönü Meclis kürsüsünden Adnan Menderes ve şürekasına, ?Eğer anayasal düzeni böylece tehlikeye atarsanız sizi ben bile kurtaramam? demek zorunda kalmıştır. Buna rağmen hiçbir zaman askeri bir ara rejimin devamından yana olmamış, hatta Yassıada idamlarını durdurmak için son dakikaya kadar çaba harcamıştır.

Son bir söz de ?27 Mayıs´ı yapanlar bugün utanıyorlar? saptamasına. Bunun gerçekle hiçbir ilişkisi olamaz. 27 Mayısçılar, 1961 seçimlerinden sonra Cumhuriyet Senatosunda küçük bir azınlık grubu olarak görev yapmışlar, parlamento çatısı altında kalarak, kurulmasına yardımcı oldukları demokratik rejimin başarılı biçimde yürütülmesinde katkılarını sürdürmüşlerdir. Ta ki 12 Eylül 1980 darbesi yapılıncaya kadar. Hiç birisi de nerede ise 20 yıl süren siyasal yaşamlarında utanç duyabilecekleri bir olayla suçlama karşısında kalmamışlardır. Beklenmedik bir popülizm fırtınası karşısında konuşmasına çeki düzen verememek gibi durumla karşılaşabilir insan. Ancak Kılıçdaroğlu´nun bu lüksü yoktur. Ona yakışan hem 27 Mayıs hem de daha sonraki dönemlerde askeri müdahalelere neden olan ortamların yaratılmasında başrol oynayanların asıl utanması gerekenler olduğunu saptayıp, bunu yüreklice ilan etmesidir. Eğer bir ülke, kendi sivil sorumluluklarını taşıyamayan ve halkı askeri vesayet koşullarına mahkum eden kişilerin zeytinyağı gibi üste çıkmasına seyirci kalabiliyorsa, bu son derece kaygı verici bir noktaya geldiğimizin işaretidir. Kılıçdaroğlu´nun 27 Mayıs gerçeğini bir de bu açıdan gözleyip, değerlendirmeye gitmesini beklemek Cumhuriyet Halk Partililerin ve çağdaş Türkiye adına çalışanların hakkı vardır herhalde.    

 

 

 

 

 

 


2.TUR ÖNCESİ TARİHE BİR NOT DÜŞMEK

ERDOĞAN, KILIÇDAROĞLU’NUN ADAY OLUP KARŞISINA ÇIKMASINI NEDEN İSTER?

23 NİSAN: EGEMEN ULUS OLMAYI BAŞARDIĞIMIZ GÜN!

LAİKLİK İLKESİNİN 85. YILDÖNÜMÜ’NÜ ANARKEN

GÜNDEM’DE KILIÇDAROĞLU’NUN 'HELALLEŞME' YOLCULUĞU VAR

CUMHURİYET YENİDEN

CHP’NİN İKTİDAR OLMA SORUNU VE ÖTESİ

 TÜRKİYE’YE KARŞI ABD’DEKİ DÜŞMANCA KAKOFONİK SESLER

KONGRE BASKINI DÜZENLETEN BİR BAŞKAN VE ABD’NİN HALLERİ

103. YAYIN YILINA GİRERKEN ‘VAZİYET-İ UMUMİYE’ !

ULUSAL EGEMENLİK İŞLEYİŞLERİNİ 2020 KOŞULLARINDA YENİDEN DEĞERLENDİRMEK...

YEREL SEÇİMLERDE ORTAYA ÇIKAN RİVAYETLER MUHTELİF DE?

KIBRIS´TA ?ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜN´ ASLINDA BU GÜNLER İÇİN ÇÖZÜM OLDUĞUNU ANLAMAK GEREKMEZ Mİ?

TÜRK ULUSU´NUN ULUSAL EGEMENLİK SORUNU İLE SINAVI

YENİ REJİMİN SAKINCALARI CHP´NİN EFSANE MİTİNGLERİNDE NEDEN GÜNDEME GELMEDİ Kİ ?

CHP´DE İKİ YANLIŞTAN BİR DOĞRU ÇIKARMAYA ÇALIŞMAK

CUMHURİYET HALK PARTİSİ´NDE DE RESTORASYON, YOKSA?

İLERİ DEMOKRASİDE ?TAMAM MI, DEVAM MI?´ OYUNU!

ARTIK 24 HAZİRAN SONRASINA BAKMANIN ZAMANI

ASKIYA ALINMAKTA OLAN CUMHURİYET REJİMİNE KİM SAHİP ÇIKACAK?

YALNIZ KALINAN DÜNYA´DA İNGİLİZ´İN İPİNE TUTUNMAK

  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false