2017-2018 ADLİ YILI BAŞLADI
GÜNDEM 5.09.2017 12:49:45 467 0

2017-2018 ADLİ YILI BAŞLADI

Adana Baro Başkanı Av.Veli KÜÇÜK: "Öncelikle şahsım ve Adana Barosu yönetim kurulu adına tüm meslektaşlarımın, stajyer avukat arkadaşlarımın ve hukuk camiamızın YENİ ADLİ YILINI kutluyorum."

2017-2018 ADLİ YIL AÇILIŞ KONUŞMASINDA ADANA BARO BAŞKANI AV. VELİ KÜÇÜK:

"Sayın geçmiş dönem Baro Başkanlarım,
Saygıdeğer meslektaşlarım, 
Değerli stajyer avukat arkadaşlarım,
ve basınımızın kıymetli temsilcileri,  
-Sizleri şahsım ve Adana Barosu Yönetim Kurulu adına saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. 
-2017-2018 dönemi Adli Yıl Açılışı Basın Açıklamamıza ve Meslekte 30 ve 35 yılını dolduran üstatlarımıza plaket sunumu törenimize hoş geldiniz. 
Gördüğünüz gibi yoğun istek ve talepler üzerine sakallara veda etmiş halde karşınızdayım.
-Öncelikle şahsım ve Adana Barosu yönetim kurulu adına tüm meslektaşlarımın, stajyer avukat arkadaşlarımın ve hukuk camiamızın YENİ ADLİ YILINI kutluyorum. 
-Birçok sorunu hep birlikte yaşadığımız yoğun geçen yılın yorgunluğunu atarak dinlenme imkanı aradığımız Adli Tatil öncesinde ve içerisinde ne yazık ki, baromuzun değerli üstatlarından Av. Sabri Çeviker´i, Av. Haşim Yaman ve Av. Mustafa Tuncer Özveren ağbeylerimizi kaybetmenin üzüntüsünü hep birlikte yaşadık. 
Kaybettiğimiz üstatlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve meslek camiamıza sabırlar ve başsağlığı diliyorum. 
-Adana Bölge Adliye Mahkemesi, siyasetçiler ve yerel birçok unsurla birlikte yürüttüğümüz uzun ve yorucu mücadelemizin sonun-da bugün itibarı ile Adana, Mersin, Osmaniye, Hatay ve Niğde illerini kapsayarak göreve başlayacak. Şuana kadar yargısal süreci hızlandır-ması ve ilk derece mahkemelerinde eksik kalan unsurları gidermesi ve tamamlaması öngörülen yeni bir kanun yolu istinafın fayda sağlamadığını kanaatindeyim. Umarım ve dilerim ki bu sistem en kısa sürede oturur ve yurttaşın adalete erişime önemli ve ciddi katkı sunar. 
Bu olumlu ve güzel gelişmeleri ülkemizin dosya sayısı en fazla 3. mahke-mesi iken Konya´ya götürülen Bölge İdare Mahkemesinin yeniden Adana´ya gelmesi ve faaliyete geçmesi için de diliyoruz. BAM için gösterdiğimiz kararlılığı ve mücadeleyi Bölge İdare Mahkemesi için de yineleyeceğiz. 
-Ne yazık ki, yine bir adli açılış yılı ve yine olumsuzluklarla dolu karanlık bir tablo ile karşı karşıyayız.  
Siyasi iktidar parti devleti anlayışı, otoriter-totoliter anlayış ile gün geçtikçe baskısını arttırmakta, OHAL karanlığında bu güne kadar çıkartılan toplam 28 KHK ile ülkeyi yönetmeye devam etmektedir. 
Sadece ve tamamen terörle mücadele yönü ile düzenlemelerin yapılabilecek Kanun Hükmünde Kararnamelerin bugün Anayasa Mahkemesinin geçmişte yaptığı inceleme uygulamasından vazgeçmesi ile yaşamın her alanını ilgilendiren konuları kapsayacak şekilde yapılması Anayasa´mıza açıkça aykırıdır ve hukuken yok hükmündedir. 
Böyle bir tablo içerisinde hukuk devletinden, adaletten bahsetmek ve yeni adli yıla umutla bakabilmek çok zor olmakla birlikte, biz umudumuzu tazeleyerek, hukukçu hassasiyetimiz ve sorumluluğumuz ile mücadeleye devam edeceğiz
-15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan darbe girişimi ve devlet içerisinde kendisine yer etmiş terörist bir grubun saldırısı ile derinden sarsıldık. Bu saldırı sonucu 248 vatandaşımız ne yazık ki hayatını kaybetti ve 2.196 vatandaşımız yaralanmıştır. Dileriz ki ülkemiz böyle bir felaketi bir daha yaşamasın. Bu felaketin tüm sorumluları elbette yargı önünde hesap vermelilidir. 
Fakat ifade etmek gerekir ki; bu vahim olay terör örgütünün devletin önemli organlarında yükselmesi, darbe teşebbüsü gücü elde etmesi siyasal iktidarın liyakattan uzak atamaları ile cemaat mensuplarının korunması neticesinde olmuştur. Bir hukuksuzluklar zincirinin siyasal ayağının gizlenmesi ve yok sayılmaya çalışılması ise şaşırtıcıdır ve asla kabul edilemeyecektir. 
Hukuk devletinde sorumluluğu ve dahli olan herkes hesap verecek, hak ettiği cezayı er yada geç alacak, ayrıca doğrudan siyasi iktidardan kaynaklanan bu dönem ülkemiz demokrasi tarihinin karanlık sayfalarında yerini alacaktır. 
-Genelkurmayın açıklamasına göre bu hain darbe girişim iki gün içinde bertaraf edilmiştir. Ancak AKP bunu yeterli görmemiş ve her ne kadar OHAL koşulları tam manası ile oluşmasa da 20 Temmuz´da olağanüstü hal ilan edilerek çok kısa sürede özellikle yargı, emniyet mensupları, Milli Eğitim´e bağlı kurumlardan çok sayıda ihraç, gözaltı ve tutuklamalar gerçekleştirmiştir. Devlet kurumlarının tümüne ve üst düzeylerine kadar yerleşen, yerleştirilen terör örgütü mensuplarının buralara nasıl geldiği açıklanamamıştır. 
Bugüne kadar yapılan uygulamalar ise 20 Temmuz OHAL döneminin yapılan hukuksuzluklarla birlikte bir sicil darbe olduğunu ve hukuk devletinin askıya alınarak, millet iradesinin yok sayılarak, bunun tecelli noktası TBMM devre dışı bırakıldığı bir süreç ile devam etmektedir. 
-OHAL koşullarının darbe girişiminin ilk dönemlerinde oluştuğu varsayılsa bile, bu durumun bugün itibarı ile bir yılı aşacak şekilde uzatılması, ihraç, gözaltı ve tutuklamaların keyfiyete çevrilerek, muhalif kimliklere ve farklı seslere yöneltilerek cadı avı başlatılması kabul edilebilir bir durum değildir. 
Barış İçin Akademisyenler bildirisine imza atan akademisyenlerin hepsinin ihraç edilmeleri, Büyükadada bir otelde toplantı yapan İnsan Hakları Savunucularının tutuklanmaları gibi, terörle ve hukuk dışı ilişkilerle bağlantısı olmayan kişilerin hedef alınması siyasi iktidarın farklı sesleri bertaraf etme ve toplumu dönüştürme çabasından başka anlam taşımayacaktır. 
Keza bu uygulamalar ülkemizde, hak ve özgürlükler adına, adil yargılanma hakkı, masumiyet karinesi gibi daha birçok evrensel hukukun temel ilkelerini yerle bir eden, Cumhuriyetin 94 yıllık kazanımlarını geriye götüren, adeta ezip geçen hal almıştır.  
-Bizler 1 yıldan fazladır OHAL ile yaşamakta, keyfi ve haksız uygulamalara da bizzat şahit olmaktayız. KHK ile işlerinden atılan binlerce kişiden ikisi Nuriye Gülmen ve Semih Özakça. Onların tek istekleri işlerine iade edilmekti ve buna dikkat çekebilmek maksadı ile açlık grevine başladılar ve şu an bu grevin 181. günündeler. Tepkisini şiddete dönüşmeden demokratik yollar ile ortaya koyan bu kişilerin tutuklanmaları ve kalıcı duyu kaybı, ciddi sağlık sorunları aşa-masında tutukluluklarının devam etmesi tam anlamıyla hukuk ayıbıdır. Ölümün karşısında yaşamı kutsama herkesin görevidir.Bu nedenle görev ve sorumluluk noktasında olanlara bir kez daha önemli ve telafisi imkansız sorunlar yaşanmadan bu sorunu çözmeleri için bir kez daha çağrıda bulunuyoruz.      
Bu insanların yaşadıkları süreci, en başından beri takip etmekteyiz, etmeye de devam edeceğiz. Bu noktada 14 Eylül tarihinde gerçekleşecek duruşmalarına bizler katılacağız ve tüm meslektaşlarımızın katılımını bekliyoruz. Bizim için bir insanın cezaevinde olup olmaması, hükümlü olup olmaması, yaşam hakkına duyarlılık gösterilmesine engel değildir. Nuriye ve Semih´in halen cezaevinde olması bu noktada devlet eli ile yapılan bir zulümdür. Bir kez daha sesimizi duyurmak için bu özel günde söylüyoruz ki Nuriye ve Semih ölmesin! okullarına dönerek hayatlarına devam edebilmeleri için bu noktada yetkililer gereken adımları atmalıdır. Adalet ve demokrasi bunu gerektirir.
 -Yeni Adli Yılda siyasi iktidarın kadrolaşma mantığı ile baktığı yargı istemiyoruz. Bugün tek parti iktidarında tüm kurumlar liyakat ilkesinden uzak, ayrıştırmacı politikalarla kendi görüşlerine yakın olanlar ile işgal edilmiştir. 
Bir kez daha ifade edeceğim, Adana Barosuna mensup dört avukatımız yazılı sınavlarını, akademi sınavını yüksek başarı puanları ile geçmelerine rağmen sonradan getirilen sözlü mülakat ile kendi görüşlerine yakın olmadıkları için elenmişlerdir. Yayımlanan KHK ile 70 olan hakimlik-savcılık sınav barajı ortadan kaldırılmış, başarı puanı 54´e kadar gerilemiş, baromuz mensubu 4 meslektaşımızın yanlı ve partizanca yaklaşımla hakimliğe kabulü ´´o bizden değildir mantığı ile´´ yapılmamıştır. Bu yolla siyasal iktidar, yargıda kadrolaşmaktadır. Bir kez daha söylüyoruz, tüm kurumlardan ellerinizi çekin ve liyakat ilkesini egemen kılın. 
Türkiye Cumhuriyetinde cemaatlerin ve bir takım karanlık emellere sahip dini grupların egemen olmadan ve liyakat ilkesinden ayrılmadan yönetilmesi için mücadelemize devam edeceğiz.
-Ne yazık ki mevcut iktidar, hatalardan ders almak yerine bir cemaatin boşalttığı yerlere başkaca cemaat mensuplarını getirmeye devam etmektedir. 
Bunun en acı örneği ise Aladağ yangınında yitirdiğimiz 11´i çocuk olmak üzere 12 candır. Devlet eli ile giderilmesi gereken yurt ihtiyacını Süleymancılar cemaatine teslim eden zihniyetin eline de bu kan sıçramıştır. Baroların katılma talebi ilk celsede kabul görmüş iken, değişen heyet ile birlikte kanuna açıkça aykırı olarak baroların katılma taleplerinin kabulünden dönülmüş, yargıya ve adalete baskı orada da kendisini göstermiştir! 
Başından bu yana takip ettiğimiz Aladağ dosyasının 9 Ekim´de yapılacak üçüncü duruşmasına tüm meslektaşlarımızı, baroları ve hassasiyet sahibi herkesi beklemekteyiz. Tüm sorumlular ortaya çıkana ve hak ettikleri cezayı aylana kadar bu dosyanın takipçisi olacağız. 
-15 yıldır tek başına iktidar olanların, toplumsal huzur ve barışı sağlaması gereklidir. Ancak siyasi iktidar huzur ve barışı sağlamak şöyle dursun, izlediği ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı politikalarla, farklı din, dil, ırk ve kültürleri ile tam bir mozaik olan ülkemizde bu farklılıkları ayrıştırıcı unsur haline getirmiştir. 
Adana Barosu, cumhuriyet ile yaşıt ve kurulduğu andan itibaren cumhuriyet kazanımlarını koruyarak, adalet ve savunma mekanizmasını layıkıyla temsil eden Türkiye´nin önde gelen barolarından olmuştur ve olmaya da devam edecektir.
Bugün itibarı ile geldiğimiz noktada avukatlık mesleği gerek sosyal statüsü, gerek ekonomik ve özlük hakları yönünden her geçen gün geri gitmektedir 
Siyasi iktidar parti devleti anlayışı ile yörüngesi, etkisi ve kontrolü altına alamadığı Barolar üzerinden avukatlık mesleğinin her geçen gün geriye gitmesi noktasında özel olarak çaba göstermektedir. Bizler bu baskının altına girmedik, girmeyeceğiz ! 
-Ne yazık ki bugün ülkemizde "adalet" artık ülkesizde yollarda aranır hale gelmiştir. Ülkemiz demokrasi tarihinde önemli yer edecek "adalet" yürüyüşüne Adana Barosu olarak Sakarya ayağında Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri ile İstanbul yürüyüşü ve Adalet Mitingi´ne de baromuz mensubu üyelerin katılımı ile de adalet arayışına olan inancımız yaşanan yoğun katılım ile de perçinlenmiştir. 
Adana´da Adalet ve Demokrasi Platformu oluşturularak Atatürk Parkında ortak yapılan basın açıklamaları ve paneller ile destek verilmiştir. Adalet Kurultayına "Mülteciler" başlığında komisyon başkanımız Av. Selen Berna Ünlüatlı katılarak yine desteğimiz sunulmuştur.  Çünkü "adalet" denildiğinde ilk ve en çok söz söylemesi gereken kişiler hukukçulardır.
Adana Barosunun geleneği sosyal ve toplumsal olaylara tepkisiz kalma-maktır. Herkes için özgürlük, herkes için adalet ve herkes için demokrasi demeye, her zaman mağdurun ve mazlumun yanında olmaya devam edeceğiz. 
-Ülkemizde yaşanan siyasal, sosyal, toplumsal ve ekonomik yapıdaki değişiklikler mesleğimizin yürütülmesini zorlaştırmıştır. Bazı meslek grupları siyasal iktidarlar üzerinde kurdukları baskı sonucu meslek alanlarını sürekli genişletmiş iken avukatlık mesleğimize kasıtlı ve bilinçli olarak pek çok yerde müdahale edilerek meslek alanımı daraltılmaya çalışılmaktadır. 
Haklarımız mesleğimiz meşru kazanımları hedef alınarak yok edilemez. En son yayınlanan 694 sayılı KHK ile devlete karşı açılacak tazminat davalarındaki vekalet ücretlerinin maktu vekalet ücreti aşamayacağı gibi düzenlemeler kabul edilemez ve yok hükmündedir. 
Daha evvel 2 kez Anayasa Mahkemesinin gündemine gelen ve reddedilen karşı vekalet ücretinin avukata ait olacağı kuralının ve uygulamasının bugün yeniden Söke Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı ile yeniden Anayasa Mahkemesi tarafından daha evvelden görüşerek 2014 yılında red kararı verilen bir husus olmasına rağmen mahkeme gündemine alınarak 7 Eylül´de görüşülecek olması vahim bir durumdur. Türkiye Barolar Birliğini ve Baroları bir kez daha tepki göstermeye davet ediyoruz, ben orada olacağım, dosyanın görüşüleceği gün ve saatte TBB Başkanı ve Baro Başkanları olarak Anayasa Mahkemesi binasına giderek tavır göstermeye davet ediyoruz.
Üç bin yıllık geçmişe dayanan savunma mesleğinin temsilcileri avukatları yok hükmünde olan KHK´lar ve baskı, etki altında yargı uygulamaları ile sustura-bilmek, yandaş olmazsanız zarar görürsünüz mantığı ile korku ve baskı ile etki altına alabilmek mümkün değildir. Bu anlayışa karşı asla taviz vermeyeceğiz.
-Yurttaşın "Adalet" kavramına ve yargıya güveni son zamanda iyice azalmıştır. Son anketlerde ´Herhangi bir nedenle yolunuz adliyeye düştüğünde adil bir karar çıkacağına inanıyor musunuz?´ sorusuna verilen % 73 hayır, % 8 karsız, % 19 evet cevabı ve çıkan oranlar toplum nezdinde olumsuz algının vehametini göstermektedir. 
Son KHK ile Ceza Muhakemesi Kanunun 158.maddesine eklenen fıkra ile yurttaşın lekelenmeme hakkının korunacağı yönündeki Adalet Bakanının açıklaması gerçekten fıkra gibi bir açıklamadır. Ülkemizde insanların hakkında hiçbir somut ve ciddi delil olmadan, basit telefon ihbarı, sosyal medyadaki eleştirel nitelikteki paylaşımlarında dahi gözaltına alınarak tutuklandığı bir cadı avı sürecinde hukuk devleti söylemlerle değil uygulamalar ile yaşama geçmelidir
Henüz şüpheli konumunda olan insanlara tek tip kıyafet giydirilmesi tartışması ile günümüzde artık "ortaçağ mantığı" yeniden su yüzüne çıkmıştır. 
Yapılması gereken katılımcı demokrasiyi, şeffaf ve denetlenebilir hukuk devletini, hukukun üstünlüğünü egemen kılmak olmalıdır.
-Son sözlerime geçmeden önce şunu da belirtmek gerekir ki, Nisan ayında gerçekleşen referandum sonrası sistematik olarak Büyük  Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk´e ve Cumhuriyetimizin 94.yıllık kazanımlarına yönelik saldırgan söylem ve eylemler artış göstermiştir. 
AKP eski MKYK üyesi ve milletvekili adayı Ahpan Oğun´ın biz yeni bir devlet kuruyoruz, bu devletin kurucusu da Recep Tayyip Erdoğan´dır gibi ve benzeri sözler ve yaklaşımlar açıkça suçtur ve Anayasa ihlalidir. 
-Ayrıca gündemin ve siyasetin ülkede yaşayan herkesin beklediği ve özlem duyduğu adalet ve hukuk devleti kavramlarından uzaklaşarak atlet ve iç çamaşırı siyasetine, akıl almaz racon söylemlerine dönüşmesi toplum gerçeğine uzaklığı göstermektedir. Bu yaklaşımlar ve söylemler ülkemizde tabansal karşılık bulamayacaktır.   
Aklı hür, vicdanı hür, Atatürk ilke ve devrimleri, laiklik, insan hakları, özgürlükler, düşünce, ifade ve basın özgürlüğü, adil yargılan-ma hakkı, savunma dokunulmazlığı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, cumhuriyet ve demokrasi, yaşama hakkı adına, halk iradesine dayalı meclisi ön plana çıkartan kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter sistem, hukuk devleti, devlet karşısında güçlü birey, hukukun üstünlüğü ve katılımcı demokrasi talebimiz ve beklentimizdir. 
-Şu husus herkes tarafından bilinmelidir ki; güzel ülkemiz, geçmiş dönemlere özenilerek ismine külliye denilen kaçaksaraydan tek adam yöntemi ile yönetilemeyecek kadar büyüktür ve ülkesini seven yurtseverler ile doludur. 
Bu Korku İmparatorluğu yıkılarak ve güzel ülkemiz normal ve olağan günlerine dönerek, aynı zamanda çağdaşlaşma yolunda kazanımlarının üzerine ekleyerek, mutlaka gerçek demokrasiyi, hukuk devletini ve adaleti yakalayarak geleceğe ilerleyecektir. 

Umutlu ve güneşli güzel günlere olan inancımla hepinize en kalbi duygularımı, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum." dedi.(CO)


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

Gaziantep'te Gezilmesi Gereken Tarihi Mekanlar

30 Ağustos coşkusu Çukurova’da yaşandı

TMMOB İKK,‘Ülkede, Bölgede, Dünyada Barış’ Her Zaman Şiarımız Olacaktır"

ÇGC,‘Bağımsızlık tutkumuz hiç bitmeyecek’

Prof. Dr. Süleyman İrvan:“Basılı gazeteciliğin bittiğini ilan etmek durumundayız”

“30 AĞUSTOS; DÜŞMAN DEVLETLERE ŞAPKA ÇIKARTTIRAN BÜYÜK ZAFER”

TGF "30 Ağustos, Türk Milleti için varlık nedenidir"

ÇGC,“Hür doğup hür yaşamak çok önemli”

30 AĞUSTOS ZAFERİNİ KAZANAN BAŞKOMUTAN DEMOKRATTIR; O'NUN CUMHURİYETİNİ YIKMAK İSTEYENLERİN DEMOKRATİK MEŞRUİYETİ YOKTUR

ÇYDD Türkiye Cumhuriyeti'nin 100., Büyük Taarruz'un 101. yılını Afyonkarahisar'da Kutladı

ULUSAL VE YEREL MEDYADA ZAFER BAYRAMI SERGİSİ DÜZENLENİYOR

26-30 AĞUSTOS 1922 BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBESİ:KUTSAL SAVAŞ

Ankara'dan Uçakla Günübirlik Ziyaret Edebileceğiniz Şehirler

KAYMAKAM ATAMALARI GERÇEKLEŞTİ

ÇYDD'DEN AFYON BULUŞMASI

Jeoloji Mühendisleri Odası'ndan deprem açıklaması

JMO’dan “17 Ağustos 1999 Depremi” Açıklaması

ÇGC’de kaynaşma yemeği

TGC: "Gazetecilik tutukluluk nedeni olmaktan çıkarılmalıdır"

ADANA BAROSU’NDAN ‘HAK İHLALİ’ İDDİASI

Enerjisa Enerji ve TEMSA’nın Oyungezer Otobüsü Deprem Bölgesinde

  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli