18 MART TÖRENLERİNDE ÇANAKKALE BELEDİYE BAŞKANI YOKTU
SİYASET 18.03.2018 17:23:15 440 0

18 MART TÖRENLERİNDE ÇANAKKALE BELEDİYE BAŞKANI YOKTU

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan´ın hedef göstermesinin ardından Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, 18 Mart törenlerine katılmadı ancak tepkilerini ortaya koyan bir açıklama yaptı

Gökhan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Ve çoğu zaman durup merak ediyorum. Arlanmadan Çanakkale Kahramanlarının mirasını tüketenlerin, sıkılmadan şehitlerin aziz ruhunu incitenlerin akıbetini merak ediyorum. Bir neslin ekmeğini yiyenlerin, tükettikleri Cumhuriyet miraslarının bir gün boğazlarına duracağını biliyorum. İki yakamızı bir araya getirenlerin kemiklerini sızlatanların, bir gün yakalarına yapışılacağını hissediyorum." dedi.

ERDOĞAN HEDEF GÖSTERMİŞTİ

Ekim ayındaki belediye meclis oturumunda AKP Grup Başkanı Tülay Ömercioğlu´nun konuşmasıyla ilgili yaşanan tartışma sosyal medyaya yansımış, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gökhan´ı hedef göstererek şöyle demişti:

?Sen bunları yaptın. Bak 18 Mart geldi. Şimdiden talimatı verdim. ?Bu belediye başkanını 18 Mart´ta törenlerde konuşturmayacaksınız´. Oradaki düzenlemenin faili hükümettir, validir. Onun orada konuşma hakkı bir lütuftur. Seçilmişe saygısızlık yaptı. Bunun hesabını verecek. Öyle havaalanına gelip bizi karşılama falan, gelme, karşılama bizi. Önce demokrasi terbiyesini bilmen lazım. Bir hanımefendiye saygısızlık yaparsan, onun sözünü kesersen, onu salodan kovarsan biz de sizi kovulması gereken yerden kovarız ?

ÜLGÜR GÖKHAN´IN AÇIKLAMASI ŞÖYLE

"Sevgili Yurttaşlar, Sevgili Çanakkaleliler,

Yüreği Türkiye´de, hele hele bugün Çanakkale´de atıp,

Dünyanın değişik yerlerine dağılmış sevgili dostlar,

Çanakkale İçinde Aynalı Çarşıyı söyleyip hüzünlenenler,

Kınalı kuzuların hikâyelerini işitip boğazı düğümlenenler,

1915´de Çanakkale´yi düşünüp tüyleri ürperenler,

Size, vatan kalbinin attığı yerden, Çanakkale´den sesleniyorum.

Çanakkale Savaşlarının 103. Yıldönümünde şehitlerimizin aziz ruhlarını bir kez daha minnetle anarken, duygularımı sesimin erişebildiği herkesle paylaşmak istiyorum.

 Sevgili Dostlar; benim sarsılmaz bir inancım, sıkı sıkıya bağlandığım bir duygum var.

Biliyorum ve tüm kalbimle inanıyorum ki şehitlerimiz bizi izliyor.

Şehitler diyarı yalnız mezarlardan, anıtlardan ibaret değil, buradan yükselen engin bir ruh var.

Bugün ve her zaman yine şehitlerimize dualar edelim.

Lakin o ruhun neler hissettiğini, gelin bugün bir de birlikte düşünelim.

103 yıl sonrasında huzurlu mudur acaba ebedi uykularında, koyun koyuna uyuyanlar?

Ayrıma uğrayanları görünce ne hissederler, omuz omuza vatan kurtaranlar?

Acı vermiş midir ruhlarına; insanları, düşünceleri, inançları ayrıştıranlar.

Toprağın altında acaba kaç kemik titrer, bir mezhep, bir inanç, bir kimlik ötekileştirilince.

Kaç ruh ıstırap çeker, biri ötelenince, diğeri öteye itilince?

Peki ya kadınlar?

103 yıl önceden kadınlar bilirim.

Erkekler için duaya kalkan ellerini bilirim bir de.

Şimdiyse, kadınlara kalkan erkek elleri var.

Ve tarihimize, mazimize, atalarımıza, kadınımıza derin bir mahcubiyetimiz var.

Ve derinlerden sanki bir sitem var. Duyar gibi oluyorum.

Cephedeki nişanlısından mektup alan kadın, dövülen, öldürülen kadınlar için acı çekiyor.

Evlatlarını kınalayıp cepheye gönderen anaların ruhu, yüreği kanayan analar için can çekişiyor.

 ?Şehit düşersem emanetimdir? dediği çocuğunu bırakıp, Çanakkale´de toprağa düşen baba, çocuklara tecavüz edenlere lanet ediyor.

Ve 15´li kahramanlar, küçücük kız çocukları, kefene girercesine gelinliğe girdiğinde toprağın altından isyan ediyor.

Sonra çocuklar geliyor aklıma.

Çanakkale´nin çocuk kahramanları.

Okullarını bırakan, geleceklerini hiçe sayan mektepli çocuklar.

Belki ebedi alemin bir yerinden, belki de Çanakkale´nin gök maviliğinden, uyuşturucuyla yaşamları karartılmış çocuklara gözyaşlarıyla bakıyorlar.

Denizlerin ardındaki umudun peşinden giden, ölümle kalım arasındaki mülteci çocukların sahile vuran ölü bedenlerini acıyla izliyorlar.

Belki de gökyüzünde bir yerde, göğe doğru yükselen bebeklerin, savaşlarda yitip giden çocukların ruhlarını hüzünle karşılıyorlar.

103 yıl sonrasında Mustafa Kemal Atatürk´ü düşünüyorum.

Kalbimle hissediyorum, mavi gözleriyle bizi izliyor, ama ben o gözlere bakamıyorum.

Ölmeyi emreden dirilse yerinden, sıyrılsa kefeninden, kim bilir neler söyler?

Emek verdiği, ömür verdiği bir ülkeye bakıp neler düşünür kim bilir?

Çanakkale´de, düşmanın bile saygısını kazanırken, kendisine iftira eden mirasyedilere kim bilir neler der?

Anlayamadığım şeyler de var.

Dini kurtarana, Diyaneti kurana, Çanakkale´yi savunana, sözde bir ilahiyatçının üstelik de Çanakkale´den laf etmesi ne garip.

Anafartalar´ı işgalciden, camileri emperyalistten, analarımızı zalimden kurtarana söz söylenmesi ne tuhaf.

Cumhuriyeti getirene, Cumhuriyet sayesinde bir yere gelenlerin iftirası ne kadar da anlaşılmaz.

Vatan kurtarana, vatan satanın söz söylemesi, ne kadar da dayanılmaz.

Bugün Çanakkale Zaferi´nin 103. yıldönümü.

Bugün kahramanlardan bahsedilecek.

Bugün Çanakkale topraklarında, belki hurafeler de söylenecek.

Belki olmamışı olmuş gibi anlatanlar da çıkacak.

Hakikati, uydurma hikayelerle bozanlar, belki Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Atatürk´ün adını hiç anmayanlar olacak.

Mesela toprak altında yatan ne hisseder, üstünde hakikatsizce konuşan hakkında.

Merak ediyorum. Bir el tutmuşsa mermiyi, suçu neydi kolsuz, bacaksız, cansız kalanın.

Gaipten bir ordu yanındaysa savaşanın, toprağın altında ne işi vardı kahramanın?

Atatürk Çanakkale´de yoktu diyene, Çanakkale şehitlerinden ne cevap gelirdi?

Acaba Atatürk´ü görmeyene kör değil de, nankör mü denmeliydi?

Ve durup Çanakkale Şehitlerini düşünüyorum.

103 yıl önce destan yazanlar, masal dinlemişçesine uyuyanlara bir yerlerden bakıyor.

?İtilaf kuvvetleriyle? mücadele eden o namuslu kahramanlar, ?iftira kuvvetlerinin? hayatlarını yalanla kazanmasını iğrenerek seyrediyor.

Boğaza gelen büyük donanmayla dövüşenler, boğazına kadar çamura batanları acıyla izliyor.

Düşmanını bile kucağında taşıyan, sokakta kadına yumruk atanı, okulda öğrenciye dayak atanı, fikrine uymayanı içeri atanı bir yerlerden izliyor.

Fakirlik içinde zafer yazan, zenginleşmek için zulüm yapanı bir yerlerden izliyor.

Centilmenler savaşı yapanlar, siperden sipere konserve atanlar, hatta karşılıklı maç yapanlar, barış kültürünü her kaybedişimizde bize sırt çeviriyor.

Bugün şehitlerdeki karşılığımız acaba nedir?

Mesela Atatürk´e hakaret edenler, bir emriyle ölüme gözü kapalı giden Çanakkale kahramanlarının gözünde ne değer taşır?

Hoşgörüsü kalmayanlar, düşmanını bile kucağına alan Çanakkale kahramanları için ne anlam taşır?

Çürük raporlu sözde vatanseverler, daha büyümeden askere giden, tüfek kundağı başına yastık eden kınalı kuzular için ne önem taşır?

Nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilenler, oturacak bir koltuğa onurunu, aklını takas edenler, acaba İstiklali için istikbalini düşünmeden yakan, makamını kara toprak sayan şehitler için ne kıymet taşır?

Ve çoğu zaman durup merak ediyorum.

Arlanmadan Çanakkale Kahramanlarının mirasını tüketenlerin, sıkılmadan şehitlerin aziz ruhunu incitenlerin akıbetini merak ediyorum.

Bir neslin ekmeğini yiyenlerin, tükettikleri Cumhuriyet miraslarının bir gün boğazlarına duracağını biliyorum.

İki yakamızı bir araya getirenlerin kemiklerini sızlatanların, bir gün yakalarına yapışılacağını hissediyorum.

103. yıl sonra bugün, 18 Mart 2018´de Çanakkale´de, şunu düşünüyorum.

Her şehidimizin ardından helal ederiz hakkımızı.

Orası tamam da, her şehit helal eder mi acaba bize hakkını?

Bir ülkeyi topyekûn kucaklayamayana, 215 kiloluk topu kucaklayanın hakkı helal midir?

Bölük bölük bölenlere, bir takım ve Yahya Çavuşun hakkı helal midir?

Milletini menfaatine takas edene, vatanı için parmağını oynatmayana, tetiğe basacak parmağı olmadığını görenin hakkı helal midir?

Her birimizin cenaze namazı kılınacağı o gün geldiğinde, kendi cenaze namazını kılanların hakkı helal midir?

Sonra şunu düşünüyorum?

Tutsak edilmedik.

Her defasında küllerimizden yeniden dirildik.

Özgürlüğü atalarımızdan miras saydık.

Kendine kefen biçilenler. Size, giydirilmeye çalışılan kefeni parçalayanlardan selam var.

Ayağına pranga takılanlar. Zincirlerini kırıp ayağa kalkanlardan size ilham var.

Darboğazlara sokulanlar. Boğazın mavi sularından yükselen bir ruh var.

Dize getirilmeye çalışılanlar. Diz çökmeyen bir kudretten, 103 yıl geriden mesaj var.

Şehitlerimizin dökülen kanları boş yere değil.

57 yıllık yaşamını milletine adayan bir lidere de,

57. Alayda hayatını kaybeden her bir nefere de borç var.

Kanların döküldüğü bu toprağa, ter dökmenin vaktidir.

Vakit, çalışarak omuzlarımızda yükselteceğimiz bir vatanın vaktidir.

Bu ülkeyi çocuklarımız ve torunlarımız için cennet yapmanın vaktidir.

İçimizdeki Vatan sevgisini ona hizmetle göstermenin vaktidir.

103 yıl önceden siperlerde türküler söyleyenlerin ruhu, ancak ağıtlar yakılmadıkça, acı feryatlar yükselmedikçe, derin ahlar çekilmedikçe huzur dolacak.

Bir top mermisini değil, aslında insanlığın şerefini şaha kaldıran Koca Seyitlerin ruhu, İnsanlık onuru ayaklar altına alınmadıkça huzur dolacak.

Toprağına ve denizine bombalar yağdırılırken direnenler, toprak harap edilmedikçe, doğa tahrip edilmedikçe huzur duyacak.

Kim bilir belki de o ruh bizi terk etti?

O halde bize bir ruh lazım.

Bize yeniden Çanakkale Ruhu lazım.

Sevgili Dostlar;

103 yıl önce yazılmış eşsiz destanın yıldönümünü kutluyor, Şehitlerimizin bizlere haklarını helal etmesini diliyor, Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Atatürk ve tüm şehitlerimizin aziz ruhlarının huzur dolmasını temenni ediyorum.

Bizlere bağımsız bir ülke, özgürlükçü bir ruh miras bırakan başta Mustafa Kemal ATATÜRK ve mücadele arkadaşları olmak üzere, onların kurduğu laik ve demokratik Cumhuriyetimizi korumak ve kollamak ülküsüyle, ülkemizin varlığı ve bütünlüğü için dün olduğu gibi bugün de hiç düşünmeden canını vermiş Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, Emniyet Teşkilatımızın tüm şehitlerini rahmet, gazilerimizi minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.

Çanakkale gibi tarihi sorumluluğu çok büyük bir kentin Belediye Başkanı olmanın onuru ve 1915´in omuzlarımızdaki derin sorumluluğuyla herkesi sevgi ve saygıyla selamlıyorum?.

 

 


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

"TORBACI YAKALAMAKLA UYUŞTURUCU BELASI ÇÖZÜLMEZ"

CHP’Lİ TANAL, "MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ATAMA SÖZÜNÜ TUTMADI!"

Tülay Hatimoğulları Hatay'daki hava kirliliğini sordu

BAE'den ithalata vergi muafiyeti

Kılıçdaroğlu, 'Filenin Sultanları'nı Kutladı

Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı Özel Konseri ve 100. Yıl Marşı Tanıtım Programına katıldı

CHP Adana İl Örgütü Zafer Bayramını kutladı

Kılıçdaroğlu: "Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı Yürekten Kutluyorum"

Ayhan Barut'tan narenciye üreticisi ve ihracatçısı için 3 bin lira destek talebi

Hasan Efe Uyar: "İktidar Vatandaşa 7 Ayda 22 Milyar Ceza Kesti"

Kılıçdaroğlu: “Türkiye Uyuşturucunun Pazarı Haline Geldi"

Emep'li Demir,"işçilere istifa baskısı uygulanıyor"

Mustafa Oğuz Yiğit: “AK Parti'nin Tarım Politikaları Çiftçiyi İflasa Sürüklüyor”

CHP’Lİ SÜMER,“ADANA’DA DEPREMİN YARALARI KAPANMIYOR”

CHP’li Bulut, “Ballı Maaşlara Devam “

“Malazgirt, Anadolu’daki siyasi hükümranlığımızın kapılarını açmıştır”

CHP'li Şevkin'den Hatay için, bakanlara soru yağmuru

Gürer: “Faiz artışı işsizliği tetiklerse, iş kötü…”

Ayhan Barut, anız yangınlarına kesin çözüm istedi

ERDİL DEDEOĞLU CHP CEYHAN İLÇE BAŞKANLIĞINA ADAYLIĞINI AÇIKLADI

  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli