***Çok yönlü müzik uğraşınız var. O nedenle, ne zaman ve nasıl müziğe başladınız diyerek biz de ordan başlayalım soru sormaya?

            ---Yetiştirme Yurdu Müdürü olan babam rahmetli Abdulmecit Bey´in okulda oluşturduğu koroda, birinci sınıfa başladığımda yer almaya başladım. O yıllarda babam bana mandolin çalmasını öğretmişti. İleriki yıllarda, babamın aldığı cümbüşü Şentürk abimin katkısıyla öğrendim. Akort sistemi aynı olan udu da daha sonra çalmaya başladım.

***Müzikle uğraşan bir aileden geldiğinizi biliyorum. Genetik bir özellik olduğu kadar teşvik edici bir ortam ve etki oldu galiba müziğe başlamanızda?

---Genetik olayı doğru elbette? Babamın enstrüman çalabilmesi, koro yönetmesi, Şentürk ve Ziya ağabeylerimin müzisyen ve bestekâr olması, acı bir trafik kazasında yitirdiğim kız kardeşim Ayşe´nin korist ve neyzen olması, bizim aileyle ilgili genetik olgusunu doğrulayan bir bütünlük taşımaktadır. Ortam da bunu bir yerde hazırlıyor zaten. Ve bir de tabii, babamın o şekilde teşvik ederek yönlendirmesi ve aynı zamanda evde radyo ve gramofon bulunmasının, o taş plakları dinlememizin müzik yönünde etkisi olduğunu düşünüyorum.

            ***Daha sonraki yıllarda müzik yönünüz nasıl gelişti? Hangi topluluklarda bulundunuz, bulunuyorsunuz?

            ---Akademide okurken de sosyal etkinliklerde cümbüş çalardım. Daha sonra Adana´ya yerleştiğimizde (1975) Adana Musîki Derneği´ne gittim. İşlerimin yoğunluğu nedeniyle bir süre sonra bırakmak zorunda kaldım. 1988 yılında kaybettiğim rahmetli kız kardeşim Ayşe´den sonra tekrar müziğe dönerek Adana´nın Sesi Musîki Derneği T.S.M. Korosu´nda önce korist, daha sonra da udi olarak yer almaya başladım. Daha sonraki yıllarda Sağlık Korosu, Ziraat Mühendisleri Korosu, İnşaat Mühendisleri Korosu, İller Bankası Korosu, DSİ Korosu ve en son olarak da şef Şükrü Birbaş yönetimindeki Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü T.S.M. Korosu´nda öğretim üyesi-udi olarak görev yapmaya başladım.

***Beste konusu peki; ne zaman beste yapmaya başladınız; ilk besteniz hangisi?

---Çok önceleri, 65-66´lı yıllarda kendi kendime besteler yapıyordum ama ciddiye almıyordum. Nota da bilmiyordum o zamanlar. Daha bilinçli olarak, kız kardeşimi kaybettikten sonra müziğe dönmemle Adana´nın Sesi Musîki Derneği´ndeki çalışmalarım sıralarında oldu. İlk bestem, kaybettiğim kızkardeşimin anısına yapmış olduğum, güftesi de bana ait olan ?Ümitlerle açılan bir çiçektin dalında? adlı   muhayyerkürdi beste oldu.

***Sayı elbette önemli değilse de, şimdiye kadar kaç beste yaptınız, bestelerinizin kaçı T.R.T. repertuarındadır?

---Yirmi beste yaptım; besteleriminden ikisi T.R.T.  repertuarında yer almaktadır.

***T.R.T.-T.S.M. Repertuarı´na alınan ilk eseriniz hangisi? Bunun bir sonucu olarak, bestenizin denetimden geçmesi sizi mutlu etti mi?   

---T.R.T. repertuarına alınan ilk bestem, hatırlarsan güftesi sana ait olan ?Akmaz oldu artık gönül çeşmesi? isimli Hicazkâr şarkıdır.  

***Evet o şarkımızla birlikte güzel anılarımız var, güzel şeyler anımsıyorum.... ?Gramofon Beste Yarışması?nı birlikte gerçekleştirdiğimizin sonrasında Adana´nın Sesi Musîki Derneği´ne devam etmemi isteyen Bestekâr-Şef Reyhan Karataş´ın teşvik edici özelliği de vardı... Dernekte şarkı söyletmenin yanı sıra, sahneye de davet etmişti beni. Şimdi saygı ve rahmetle anıyorum bu güzel insanı. İşte o ilk soloda ?Akmaz oldu...?yu okumuştum. Sen de koroda ud çalıyordun. Sonra gelsin ardından ?Hicran Oku...?  Güzel anılardı bunlar... Sonra biz senle, ?Gramofon Müzik Ödülleri Beste ve Güfte Yarışması?nda (1996) tanışmıştık hatırlarsan. Gramofon Müzik Ödülleri Adana´da düzenlenen ilk beste ve güfte yarışmasıydı. O yıl, yakın bir zamanda düzenlenen ?T.R.T. Dede Efendi Beste Yarışması?nda dereceye giren Faruk Şahin, İsmail Ötenkaya, Kenan Olguncan başta olmak üzere ödül kazanan diğer tanınmış besteci dostlar da gelmişti Adana´ya. Kanal-A´da da sunmak zorunda kalmıştım acemice. İşte senin T.R.T. repertuarına da alınan Ercan Akbay´ın ?Bu aşkı seninle yaşadık bitti? adlı güftesiyle mansiyon ödülü kazanmıştın Gramofon´dan... Kurucusu, Sanat Yönetmeni ve Güfte Seçici Kurul Üyesi olduğum ?Gramofon Müzik Ödülleri Beste ve Güfte Yarışması?ndaki bu ödülü İsmail Demirkıran, Mahmut Yivli ve Reyhan Karataş gibi yüzlerce eserleri olan değerli bestekârların olduğu bir seçici kuruldan kazanman önemli bir başarıydı.

---O müziğe yeniden dönüş yıllarımda ?Gramofon Müzik Ödülleri Beste ve Güfte  Yarışması?ndan kazandığım bu ödül benim için çok anlamlı ve teşvik edici özelliğinde olduğu gibi, senin de vurguladığın gibi, adını andığın bestekâr dostlar nedeniyle de benim için oldukça anlamlıdır... Bu değerli ve anlamlı ödülle müzikal bir mutluluk yaşamamın yanı sıra yaptığım besteler açısından da kendime daha çok güven geldi. Ülke ve Adana müziğine yapılan bu katkı bana da önemli bir başarı kazanma fırsatı vermişti. ?Gramofon? sonrasında da dostluğumuz gelişti. ?Gülen gözlerimde açan bir güldün? ve ?Yıllar var ki aşkını bir sır gibi sakladım? adlı iki şiirini daha besteledim güzel bir dostluk anısı olarak. Müziğin çerçevesine oturan dostluğumuz bugünlere kadar uzandı.      

            ***Beste yaparken ut mu kullanıyorsunuz; nasıl bir ortam tercih ediyorsunuz? 

            ---Evet beste yaparken ut kullanıyorum. Yalnız ve sakin ortamları tercih ediyorum.

            ***Bestelerinizle düzey olarak erişmek istediğiniz bir hedef vardır sanırım?  

            ---Kendimi aşmak istediğim bir nokta var? Kalıcı, güzel besteler yapmak istiyorum.

            ***Peki besteleyeceğiniz şiirler hangi özellikleri taşımalıdır?

            ---Kardeşimin acısı beni çok etkilediği kadar yaşadığımız ortamın hüznü de beni etkiliyor? Benim bu konudaki etkilenmem genelde kardeşlik ile Türkiye´nin içinde bulunduğu ortamla ilgilidir. Dikkat edersen hep gözyaşı, hüzün var. Huzur dolu bir ortamda olmadığımız için şen, şakrak besteler yapamıyorum.  

***Size göre, iyi bir beste nasıl olmalıdır? Hangi ölçütleri taşımalıdır?

---Toplumun genelini kapsayacağı; dertlerin, hüznün, neşenin ortak olacağı; insani anlamda mesaj vereceği nitelikli, özgün ve kalıcı bir beste olmalı. Öğrencilik hayatımdan beri şu iki satırın yaşam felsefem olduğunu da söylemeliyim:?İnsanlık oldukça insanlık doğar./ İnsanlık olmadıkça insan insanı boğar.?  

***Bundan sonraki müzik yaşamınızda neler yapmayı düşünüyorsunuz?

---Daha çok besteler yapmak, kalıcı eserler bırakmak istiyorum.

***Türk Müziği´nin, T.S.M.´nin bugünkü konumunu nasıl buluyorsunuz? Olması gereken yerde mi?

---Müzik duygulara seslenen bir sanattır. Diğer müzik türleri de Türk Müziği´nden ezgiler almıştır. Paylaşım çok olduğundan az gibi gözükür. Aslında değişen bir şey yoktur. 

***Taşrada bulunan bir besteci olarak; T.R.T., Kültür Bakanlığı, topluluk, dernek vb. yerel/ulusal kurum ve kuruluşlardan beklentileriniz var mıdır?

---T.R.T. yeni bestelere ve bestecilere yer vermeli, T.R.T. repertuarına alınan eserleri seslendirmelidir. Yeni besteler radyo ve televizyon programlarına alınmalı ki besteciler bu yönde teşvik edilebilsin. T.R.T.´den besteler konusunda teşvik bekliyoruz.  

            ***Çukurova Üniversitesi T.S.M. Konservatuarın´da öğretim üyesi olarak görev yapıyorsunuz. Ayrıca derneklere saz desteği veriyorsunuz? Nasıl buluyorsunuz yerel ölçekli çalışmaları? Artısı eksisi var mıdır?

            ---Adana musîki dernekleri yönünden çok iyi. Adana´da musîki derneklerinin Türk müziğine yaptığı katkılardan dolayı çok mutluyum.

***Beste konusunda yararlandığınız isimler oldu mu?

---Sevgili dostum bestekâr A.Kadir Salar´dan yararlandım, kendisine buradan selam gönderirken teşekkür de ederim.

          ***Beğendiğiniz, etkisi altında kaldığınız bestekârlar var mıdır?

            ---Çocukluk yıllarımda beni Zeki Müren´in sesi çok etkiledi. Her radyoyu açtığımda onun şarkılarını dinlemek isterdim. Bunun dışında Mısırlı İbrahim, Sadettin Kaynak, Şerif İçli, Avni Anıl, Yusuf Nalkesen, Teoman Alpay, Bimen Şen, Selahahttin Pınar, Yesari Asım Arsoy ve Zekai Tunca gibi bestekârları beğenirim. 

            Bir besteci de olsa besteleri ile gönlümüze ortak olmuş, musîki ufkumuzu genişletmiş, bizlere ışık tutmuş gönül yoldaşlarımıza yürekten teşekkürlerimi bir borç bilirim. Bestekârlar gönül savaşçılarıdır. Aramızdan ayrılan bestekârlarımızı rahmetle ve saygıyla anıyorum. Musîkimizde Kaynak´lar/kurumadıkça, Pınar´lar çoğalmaya ve akmaya devam edecektir.     

***Evet dost ne güzel yerinde, anlamlı ve saygın bir gönderme yaptın? Röportaj için teşekkür ederken, şunu da sormak isterim: Bestecilik yoluna koyulan, koyulmak isteyen besteci adaylarına nasıl bir öneride bulunmak istersiniz?

--- Ben de röportaj için çok teşekkür etmekle birlikte, sanat ve edebiyatını senin idarende sürdüren Adana´mızın yüzyıllık tarihi gazetesinin 100. yaşını şimdiden kutlamakla birlikte, değerli okurlarına, sanat ve müzik dostlarına buradan selam ve sevgilerimi göndererek son soruyu yanıtlamak isterim? Besteci ve müzisyen adayı müziğe yetenekli gençlerin musıki derneklerine ve konservatuarlara devam etmelerini ve sabırla çok çalışmalarını, musıkiyi hiç bırakmamalarını tavsiye ederim? Bu konudaki bir anımı da yeri gelmişken bir örnek olarak vermek isterim?

Pamuk eksperliği yapan Ekrem Sincar adında bir dost vardı. 15 yıl kadar önce bir gün iş yerimde beni ziyaret ettiğinde,

 -Erdalcığım moralim çok bozuk dedi.

Ben de:

-Otur Ekrem Abi, sana bir çay, kahve ikram edeyim otur dedim. Sonra da:

            -Problem ney dedim neye moralin bozuk?

            -Oğlum dedi?

            -N´olmuş oğluna hayır dedim.

            -Tutturmuş ut öğrenmek istiyorum diye, sen ne diyorsun bu işe dedi.

            -Senin bütün sorunun bu mu Ekrem Abi, üzüldüğün şeye bak ya dedim. Sonra da, sana naçizane tavsiyem oğluna bir ut al, onun hevesini kırma. Adana Musîki Derneği´nde ut dersi veriyorlar, oraya da gönder dedim.

            -Tamam dedi senin tavsiyene uyacağım ve dediğimi yaptı?

Ekrem Bey´in oğlu Hasan Sancar İzmir Ege Üniversitesi Konservatuarı bölümünü bitirdi. Babası Ekrem Bey ile yıllar sonra Küçüksaat´te karşılaştık, rahmetli boynuma sarılarak, ?Allah senden razı olsun? dedi? Oğlum İngiliz Kraliyet Ödülü aldı. Bir tercih çocuğu nerelere götürdü. İyi ki senin yanına gelmişim dedi.

***ERDAL YALÇIN KİMDİR***

 1949 Yılında Elazığ´da doğdu. Babasının memuriyeti nedeniyle Harput İlkokulu(Elazığ), Tercan İlkokulu (Erzincan), Atilla İlkokulu (Ankara) ve Baskül İlkokulu´(Elazığ), Baskül Ortaokulu, Ağın Ortaokulu (Elazığ), Maden Ortaokulu (Elazığ) ve Elazığ Ticaret Lisesi´ndeki öğreniminden sonra Adana İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi´nden mezun oldu. Askerliğini yedek subay olarak yapan Erdal Yalçın; Polatlı Topçu ve Füze okulu, Gebze Topçu Grup Komutanlığı ve Kıbrıs harekâtı nedeniyle de Çorlu Topçu Bölüğü´nde asteğmen olarak görev yaptı.  Askerlik sonrası çalışmaya başladığı Güney Sanayi Fabrikası´nın muhasebe-finans bölümünden 1996 yılında emekli oldu. Halen Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü T.S.M. korosunda öğretim üyesi-udi olarak görev alan Erdal Yalçın Aytan Hanım ile evli (1977) olup, Serkan ve Pınar isimlerinde iki çocuk babasıdır.

            Köy Enstitüsü mezunu öğretmen olan ve Yetiştirme Yurdu Müdürlüğü yapan babasının kurduğu koroda yedi yaşlarında müziğe başlayıp, babasından da mandolin çalmasını öğrenen Erdal Yalçın, daha sonra Ziya ağabeyinin yardımcı olmasıyla da cümbüş çalmasını öğrenip, ut kullanmaya da başlamıştır. Müzisyen bir aileden gelen Erdal Yalçın´ın babasının mandolin çalıp, koro yönetmesinin yanı sıra, ağabeyi Şentürk ve M. Ziya Yalçın da bestekâr-müzisyen olup, elim bir trafik kazası sonucu kaybettiği (1988) Ayşe ismindeki kız kardeşi de korist olarak da yer aldığı Boğaziçi Korosu´nda ney çalardı.  Adana´ya yerleştiği 1975 yılında Adana Musîki Derneği´ne devam eden Erdal Yalçın, işlerinin yoğunluğu nedeniyle ara verdiği müziğe elim bir trafik kazası sonucunda kızkardeşini kaybettikten ve emekli olduktan sonra korist olarak Adana´nın Sesi Musîki Derneği T.S.M. Korosu´na devam ederek yeniden başladı. Aynı koroda daha sonra udi olarak da yer alan Yalçın; Sağlık Korosu, Ziraat Mühendisleri Korosu, İnşaat Mühendisleri Korosu, İller Bankası Korosu, DSİ Korosu ve en son olarak da şef Şükrü Birbaş yönetimindeki Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü T.S.M. Korosu´nda öğretim üyesi-udi olarak görev aldı. Güftesi Ercan Akbay´a ait olan ?Bu aşkı seninle yaşadık bitti? adlı hicazkâr makamındaki bestesiyle, Adana´da düzenlenen ?Gramofon Müzik Ödülleri Beste ve Güfte Yarışması?ndan (1996) mansiyon ödülü kazanan Erdal Yalçın´ın 20 kadar bestesinden 2´si T.R.T. repertuarında bulunmaktadır.