SODEV´in (Sosyal Demokrasi Vakfı) 2017 yılı "İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülleri" sahiplerini buldu.
Bu yılın ödülleri ´adalet yürüyüşçüleri´ ve ´adalet nöbetçileri´ne verildi.
Baro Başkanı Av. Veli Küçük´ ün de katılımıyla SODEV´in 2017 yılı "İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma" ödül töreni Şişli Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi´nde gerçekleştirildi.
SODEV (Sosyal Demokrasi Vakfı), 2001 yılından bu yana, "insan hakları, demokrasi, barış ve dayanışma" alanlarında, o yıl içerisinde olağanüstü başarı kaydetmiş ve örnek oluşturabilecek çabalar göstermiş kişi veya kurumlara "SODEV Ödülü" vermektedir.
Törende, "Adalet Yürüyüşçüleri" adına ödül, yürüyüşe katılan sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine; "Adalet Nöbetçileri" adına ise avukat Kemal Aytaç´a takdim edildi.
Baro Başkanı Av. Veli Küçük, halkın ortak talebinin ´Adalet´ olduğunu belirterek, "Yargının OHAL rejimi altında tarafsızlığını ve bağımsızlığını tamamen yitirdiğini, iktidarın ölçüsüz kullandığı bir enstrümana dönüştüğünü görmek bizleri son derece üzmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) devre dışı bırakılarak Türk usulü başkanlık modelinin ülkemize yarar değil, zarar getireceğine inanmaktayım. Siyasi iktidarın tek adam rejimi üzerinden ülkemizi yönetmeye kalkışması demokratik değildir. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk´ün, ´Bağımsızlık ve Özgürlük Benim Karakterimdir" sözünü burada hatırlatmak isterim. Toplum olarak bu anlayıştan vazgeçilmemesi gerekmektedir. Dolayısıyla adalet halkın talepleri arasında birinci sıraya yerleşti. Geride bıraktığımız senede yaşanmış bireysel ya da kitlesel her türlü protesto eyleminin ortak nedeni maruz kalınan adaletsizliklerdir. Dolayısıyla ortak talep de adalettir. Adalet talebi karşılanmadıkça, bu ülkede adalet açığı kapatılmadıkça bu topraklarda barış, güven, istikrar ve kalkınma da mümkün olmayacaktır." dedi.
SODEV Başkanı A.Babür Atila, Disk Genel Sekreteri Dr.Arzu Çerkezoğlu, İHD İstanbul Şube Başkanı Av.Gülseren Yoleri, Prof.Dr.Tamer Timur, Müzisyen Nejat Yavaşoğulları, Gazeteci Erdem Gül, Gazeteci Kadri Gürsel, Sodev Onursal Başkanı Edcan Karakaş´tan oluşan Ödül Jürisi "2017 yılı SODEV İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü"nü, ortak paydası adalet olan, bu talebinde kararlı, sivil, kitlesel "iki farklı" eylemin katılımcılarına vermeyi kararlaştırdı.
Ödülün sahiplerinden biri 423 kilometrelik Adalet Yürüyüşü´ne ve akabinde Maltepe Mitingi´ne katılan "Adalet Yürüyüşçüleri" oldu. Diğer ödül sahibi, hakkaniyetten uzak hukuksuz bir şekilde cezaevine konan meslektaşları ve gazeteciler için Mart 2017´de Çağlayan Adliyesi´nde başlatılan ve her Perşembe tutulan nöbeti temsilen "Adalet Nöbetçileri" olarak belirlendi.
Adana Barosuna verilen 2017 SODEV ödülü gazeteci Kadri Gürsel tarafından Baro Başkanı Av.Veli Küçük´e takdim edildi.
"BARIŞÇIL GÖSTERİ TEMEL HAKLARDANDIR VE ENGELLENMEMELİDİR"
Eşit Haklar İçin İzleme Derneği tarafından düzenlenen ve İstanbul Beyoğlu Cezayir Toplantı Salonunda gerçekleşen konferansta Baro Başkanı Av. Veli Küçük, "Barışçıl Gösterilere Kolluk Müdahaleleleri ve Orantılılık İlkesi"ne dair konuşma yaptı
Av. Küçük, bütün bir yıl içinde barışçıl gösteri hakkına getirilen kısıtlamaları, otoriter rejimlerde toplantı ve gösteri hakkının kullanımına dair dünyadan örnekleri, ifade özgürlüğü ve toplantı gösteri hakkı arasındaki ilişkiyi anlattı.
Konferansın ilk oturumunda: "Otoriter Rejimlerde Protesto Hakkı", (Prof.Dr. Ayşen Uysal) "İfade Özgürlüğü Bağlamında Protesto Hakkı", (Dr. Gökhan Şen) "Valilik Yasaklarının Hukuki Kapsamı: AİHS ve Anayasa ile Uyumu" (Av.Emin Baran- Şanlıurfa Barosu Yönetim Kurulu Üyesi), "Barışçıl Gösterilere Kolluk Müdahaleleri ve Orantılılık İlkesi" hakkında Baro Başkanı Av. Veli Küçük tebliğde bulundular.
Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının Türkiye´de en çok ihlal edilen, siyasi iktidar ve kolluk tarafından keyfi yaklaşımlar ile engellenen haklardan biri olduğunu söyledi.
"BU KONU SADECE ÜLKEMİZ AÇISINDAN DEĞİL, BİR ÇOK ÜLKE AÇISINDAN DA TARTIŞMALIDIR"
Toplumsal eleştiri, farklı düşünce ve seslerin ifade edilmesinde gösteri ve yürüyüş hakkının çok önemli olduğunu belirten Av. Küçük, "Yasal düzenlemeden kaynaklanan sıkıntılardan ziyade uygulamadan kaynaklı problemlerin daha yoğun olduğuna dair eleştiriler ve şikayetler gündeme getirilmektedir. Bu konu sadece ülkemiz açısından değil, bir çok ülke açısından da tartışmalıdır" dedi.
Güncel ve toplumsal reaksiyona dönüşen olaylar karşısında gösteri ve yürüyüş hakkının çerçevesinin tartışa konusu olduğunu anlatan Av. Küçük, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´nin bazı durumlar için önceden haber verilmemiş olsa dahi toplantı, gösteri ve yürüyüşlere, barışçıl ise otoriteler tarafından hoşgörü gösterilmesi gerektiğini söyledi. Ancak yasal düzenlemeler ve güvenliğin kılıf olarak kullanıldığı keyfi engellemeler nedeniyle bu hakkın yeterince kullanılamadığını ifade etti.
Toplantı ve gösteri yürüyüşünün, düşünce ve ifade özgürlüğünün bir yansıması olduğunu anlatan Baro Başkanı Av. Veli Küçük, "Toplantı ve gösteri yürüyüşü farkındalık yaratamıyorsa, toplumda hissedilmiyorsa, bu o toplantı ve gösteri yürüyüşü yasasının, o hakkın, rafa kaldırılmasıdır. Onun duyulmamasıdır. Onun aşındırılmasıdır. Onun perdelenmesidir. Onun yok edilmesidir" dedi.
Bazen toplantıların barışçıl başladığını, ancak "toplantı bitti" denilmesinin ardından olaylar çıkabildiğini anlatan Av. Küçük, "Böyle durumlarda güvenlik güçlerimiz ve savcılarımız toplantının tamamı için ´kanunsuz toplantı´ değerlendirmesini yapmaktadırlar. Bu ciddi bir yanlıştır. Terörü protesto etme esnasında, yani barışçıl, gösteri ve yürüyüş yaparken hiç bir neden ve gereklilik bulunmaksızın kolluğun biber gazlı saldırısına maruz kalmış birisi olarak ifade etmeliyim ki; Polisin görevi, toplantı ve gösterinin güvenliğini sağlamak, bu hakkın kullanımında şiddete başvuran ise sadece o insanları tespit edip, onlar hakkında yasal süreci başlatmak olmalıdır" dedi.
Av. Küçük, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bakış açısına göre barışçıl bir toplantıda grup içerisinde yer alan birilerinin şiddete başvurması durumunda, devletin ve kolluk güçlerinin şiddete başvuran kişileri, ana gruptan ayırarak barışçıl grubun anayasal hakkını kullanmaya devam edebilmesini sağlaması gerektiğine dikkati çekti.
İSTATİSKİ VERİLER ÜRKÜTÜCÜ
Baro Başkanı Av. Veli Küçük, istatistiki veriler eşliğinde yaptığı sunumda, Türkiye´de bu hakkı kullandığı için son 5 yılda 116 bin kişi hakkında işlem yapıldığını, son 15 ayda ise kolluk güçlerinde müdahale edilen barışçıl gösteri sayısının 264 olduğunu ifade etti.
Güvenlik güçlerinin barışçıl gösterilere TOMA, Akrep, Robocop, biber gazı ve tazyikli su kullanarak müdahalesinin en sık kullanılan müdahale biçimleri olduğuna işaret eden Av. Küçük, ikinci olarak başvurulan müdahale biçiminin ise darp, coplama ve kalkanla itmeyi içeren zor kullanma olduğunun tespit edildiğini belirtti. Av. Küçük, "Basında da yer alan raporlara göre; 1 Ocak ile 10 Kasım 2016 arasında tespit edilebilen müdahaleye maruz kalan barışçıl gösteri sayısı 227 oldu. Müdahale edilen gösterilerin 160´ı basın açıklaması, oturma eylemi, gösteri yürüyüşü, 28´i kutlama, 16´sı anma, 8´i stand açma, bildiri dağıtma, çadır kurma, 5´i karşıt gösteriler ve 5´i de diğer gösterilerdi. 227 etkinliğin 32´si müdahaleye rağmen gerçekleştirildi, 183´ü ise yapılamadı. İhtara rağmen dağılmamak, yasa dışı slogan atmak gibi müdahale gerekçeleri yanında yapılan basın açıklamasında yer alan ifadeler de müdahale gerekçesi olabildi.
Güvenlik kuvvetleri 97 olayda biber gazı ve tazyikli su, 42 olayda ise darp, coplama gibi zor kullanımına başvurdu. Barikat kurarak gösteri alanına erişimin engellenmesi gibi fiili müdahale biçimleri ise 31 olayda kullanıldı. 9 etkinlikte orantısız güç kullanımı ve diğer engelleyici uygulamalar birlikte yer alırken bir olayda gerçek mermi kullanıldı." diye konuştu.
2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasanın acilen AİHS´in 11. Maddesinin ve Anayasa´nın 34. Maddesinin amacına ve ruhuna uygunluğunu sağlayacak şekilde düzenlenerek, bu hakkın kullanımına getirilen kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini belirten Av. Küçük, " Yeni hukuki düzenleme şekli ne olursa olsun barışçıl toplantı yapma hakkına, toplantının yeri ve zamanı gözetilmeksizin en yüksek korumayı sağlamalıdır. Aynı zamanda acil olarak kolluk güçlerinin toplantı ve gösterilerle alakalı olarak yaptıkları tüm tasarrufların bağımsız bir kurum tarafından tasarruf sonrası bir tarihte değerlendirilmesini ve gözden geçirilmesini sağlayan bir yasal düzenleme yapmalıdır. Ülkemiz; Çağdaş, gelişmiş ülkeler arasında yer almak istiyorsa, bu düzenlemeleri yaparak ve hakların fiilen kullanımını sağlayarak demokratik sistemi mutlak suretle yaşama geçirmelidir" dedi.(CO)
