?OKUMA YAZMAYI GEÇ ÖĞRENME DİSLEKSİ HABERCİSİ OLABİLİR?
SAĞLIK 4.11.2017 13:51:08 704 0

?OKUMA YAZMAYI GEÇ ÖĞRENME DİSLEKSİ HABERCİSİ OLABİLİR?

?Özel Öğrenme Güçlüğü? olarak adlandırılan disleksi, okul öncesi dönemde belirtiler vermesine rağmen en çok ilkokul döneminde belirgin hale geliyor.

Akademik becerilerde yaşanan zorlukların süreklilik gösterdiğini belirten uzmanlar, çocuğun yaşıtlarına göre geç okuyup yazmasının disleksi belirtisi olabileceğine dikkat çekiyor.

1-7 Kasım Disleksi Farkındalık Haftası çerçevesinde açıklamalarda bulunan Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, disleksinin okuma bozukluğu ile giden Özgül Öğrenme Bozukluğu olduğunu söyledi.

?Disleksi, okuma hızında sorun yaratıyor?

Özgül Öğrenme Bozukluğu (ÖÖB) teriminin zihinsel ve duyusal engellilik, ruhsal ve nörolojik sorunlar ya da psikososyal olumsuzluklar ile açıklanamayan bir grup ?spesifik´ öğrenme bozukluğunu tanımlamak için kullanıldığını ifade eden Başak Ayık, ?Bu bozukluktaki öğrenme sorunları birçok alanda görülebilmekle birlikte akademik olarak temelde üç ana grup olarak özetlenebilir; okuma bozukluğu (disleksi), yazılı anlatım bozukluğu (disgrafi), matematik bozukluğu (diskalkuli)? diye konuştu.

Disleksisi olan bireylerin sözcükleri doğru okuma, okuduğunu anlama ve okuma hızlarında problemler olduğuna dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, ?Okuma yazmayı öğrenmede yaşıtlarına göre gecikme görülür. Okurken yanlış ve yavaş okuma, harf, hece ve satır atlama sıktır. Okuduğunu anlamada güçlük çekerler? dedi.

?Disleksinin genetik kökeni var?

Disleksinin genetik ve çevresel etkenlerin etkileşimi sonucu ortaya çıktığını belirten Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, ?Genetik sebepleri araştıran birçok çalışma yapılmıştır ve birçok gen ile ilişkili bulunmuştur. Yapılan ikiz ve aile çalışmaları da genetik kökenli bir hastalık olduğunu destekler. Disleksisi olan bireylerin ailesinde Özgül Öğrenme Bozukluğu görülme sıklığı normal popülasyona göre 5-12 kat artmıştır. Beyin görüntüleme çalışmaları neticesinde beyinde normalden farklı yapısal özellikler bulunmuştur. Çevresel faktörlerden önemlileri erken doğum, düşük doğum ağırlığı, anne karnında nikotin maruziyeti, beslenme sorunları ve eğitim yetersizliği olarak tanımlanmıştır dedi.

?Okul döneminde ortaya çıkıyor?

Okul öncesi dönemde belirtiler veren disleksinin belirgin hale geldiği dönemin genellikle örgün eğitimin başladığı yıllar olan okul yılları olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, şunları söyledi:

?Akademik becerilerde zorluklar süreklilik gösterir. Ülkemizde ilkokul 1´de okuma yazma öğrenimi sırasında yaşıtlarına göre okuması geciken bu çocuklar, sonraki yıllarda yavaş okuma, yanlış okuma ve okuduğunu anlamama gibi sorunlar yaşarlar. Disleksi nörogelişimsel bir bozukluk olan Özgül Öğrenme Bozukluğu´nun bir alt tipidir. Nörogelişimsel bozukluklar genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu gelişimin erken dönemlerinde ortaya çıkar ve genellikle yaşam boyu süren durumlardır. Yani bir çocuk sonradan disleksi olmaz ancak etkilenen akademik becerilere olan gereksinimler bireyin kısıtlı olan yeterliliğini aşana kadar belirgin hale gelmeyebilir. Yani belirtilerin belirginleşmesi her çocukta aynı dönemde olmaz.?

?Beslenme bozukluğu dislekside etkili oluyor?

Disleksiye sebep olan faktörler araştırılırken çevresel faktörlerin de beyinde yapısal ve işlevsel farklılıklara sebep olabileceğinin anlaşıldığını belirten Ayık, ?Gelişimin erken dönemlerinde başlayan ve uzun süren ciddi beslenme yetersizlikleri beyin yapısında bu tarz değişikliklere yol açabilir. Bunun yanında vitamin ve mineral eksikliklerinin de öğrenme bozukluklarına yol açabileceği bilinmektedir. Beslenme bozuklukları öğrenme bozukluklarına yol açan çevresel faktörlerden biridir? dedi.

Disleksi sorunu olan çocukların özel ve zor yaşantıladıkları problemlerden dolayı uyum sorunu yaşadıklarını belirten Başak Ayık, ?Eğer bu özel durumları fark edilip gerekli ve yeterli destek sunulmaz ise farklı psikiyatrik hastalıklar görülebilir. Amerikan Psikiyatri Birliği 2013 yılında Disleksisi olan çocuk, ergen ve erişkinlerin özkıyım açısından risk  grubunda olduğunu belirtmiştir. Uyum sorunları sonrası düşük benlik algısı gelişebilir? uyarısında bulundu.

Çocuğun eğitim gereksiniminin disleksisinin şiddetine göre belirlenmesi gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, ?Genellikle normal sınıfta ya normal ya da kaynaştırma eğitimi alırlar. Bazı çocuklar bunun yanında ek özel eğitime ihtiyaç duyabilirler? dedi.

?Sosyal becerilerde sorunlar yaşayabilirler?

Disleksisi olan bireylerin sadece akademik alanda değil hayatın başka alanlarında da sorunlar yaşayabildiklerini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, ?Bunlardan biri sosyal becerilerde yaşadıkları problemlerdir. Kendilerini uygun ifade etme konusunda sorun yaşayabilirler. Eğer uygun zamanda tanınmamış ve gerekli destek sunulmamış ise uzun yıllardır süren çaba ve akademik zorluklar sonucunda depresif, kaygılı ve benlik saygısı düşük bireyler olabilir. Kişiler arası ilişkilerde sorunlar görülmeye başlar? diye konuştu.

Disleksi olan bireyianlamak için disleksiyi bilmek gerektiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, ?Disleksili bireylerin akademik hayat dışında yaşadığı sorunlar hakkında bilgi edinerek çocuğun yaptığı davranışları ve kısıtlılıklarına göre ona yaklaşılmalıdır. İhtiyaç duyduğu destek için gerekli imkanlar sunulmalıdır? dedi.

Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, ailelere düşen görevleri de şöyle sıraladı:

?Çocuğunun gelişimini yakından takip eden her aile farklılık gördüğünde bu durumu tanımlamak için uzmana başvurmalıdır. Çocuğa destek veren olumlu bir çevre ortamı hazırlanmalı. Uzman ile birlikte çocuğuna yaşadığı problemi uygun dille anlatıp,güçlü ve zayıf yönlerini fark etmesini sağlanmalıdır. Destekleyici ve cesaret verici olmalı, olumlu ve güçlü yönlerini vurgulamalıdır. Öğretmenleriyle olan iletişim güçlü tutulmalıdır. En önemlisi çocuklarını başka çocuklarla kıyaslamamalıdır.?

?Dislekside zeka problemi yok?

Toplumda disleksisi olan bireylerin zeka problemi olduğuna dair yanlış bir kanı olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, ?Buna en önemli kanıt disleksili olduğu bilinen Einstein,  Leonardo da Vinci, Rodin, Churcill ve Cher gibi bilim adamları ve sanatçılardır. Bu bireylerde zeka tamamen normal veya üstün olabilir. Buradaki problem beyindeki öğrenme bölgelerindeki sorunlar sonucunda ortaya çıkan öğrenme sorunudur. Zeka problemi olduğuna dair önyargının kırılması için sadece ailelerin değil tüm toplumun bilinçlenmesi, bu konuda çalışan eğitimci ve sağlık çalışanlarının toplumun bilinçlenmesini sağlamak için ellerinden geleni yapması önemlidir? dedi.

Öğretmenlere de bu konuda görevler düştüğünü hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, ?Çocuğun okuma seviyesini tespit ettikten sonra tümden gelim yöntemini kullanmaları faydalıdır. Sık sık tekrarlama yapmaları, sabırlı ve olumlu tutum içinde olmaları, güdüleyici ve teşvik edici olmaları süreci olumlu etkiler. Bu çocukların dikkati çabuk dağıldığından kısa çalışmalar daha etkilidir. Dikkati arttırıcı etkinlikler ve hafıza oyunları da destekleyici olarak kullanılabilir? tavsiyesinde bulundu.

?Eğitim uzman kişiler tarafından verilmelidir?

?Disleksi ve tüm öğrenme güçlüklerinin tedavisi eğitimdir? diyen Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, şunları söyledi:

 ?Bu eğitim okulda verilenden farklıdır çocuk normal bir okulda eğitime devam ederken yanı sıra bireysel ya da grup halinde özel bir eğitime alınır. Eğitim bu alanda uzmanlaşmış kişiler tarafından verilmelidir. Öğrenme güçlüğünü ortadan kaldıracak ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Ancak eşlik eden psikiyatrik bir hastalık (kaygı bozukluğu, depresyon vs.) varsa onların tedavisi önemlidir. Dikkat eksikliği eşlik eden bireylerde dikkati artıracak ilaçlar kullanılabilir. Disleksinin şiddetine göre sunulan eğitim desteğinin süresi ve yoğunluğu değişir. Hafif düzeydeki olgularda kısa süreli eğitim desteği bile yeterliyken; ağır vakalarda destek sürmesine rağmen akademik zorluklar devam edebilir.?

 

 


Haber Kaynak : HABER MERKEZİ

ALZHEIMER’IN 10 ERKEN SİNYALİ!

Her 20 yaş dişi çekilmek zorunda değil, ama…

ANİDEN SİNİRLENME ŞEKER HASTALIĞI BELİRTİSİ OLABİLİR !

YEMEKTEN SONRA UYKUNUZ GELİYORSA DİKKAT !

Tozlu ortam farenjit riskini arttırıyor

AŞIRI C VİTAMİNİ VE PROTEİN BÖBREK TAŞINA YOL AÇIYOR

Uyku sorunlarının en yaygını: İnsomnia

“Çocukların ne derdi var ki diş gıcırdatsın” demeyin!

Adana yeni bir kültür sanat merkezi kazanıyor

DİZ KİREÇLENMESİNİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER

PIERCING YAPTIRACAKLARA KÖTÜ HABER: ALERJİK REAKSİYONLARA YOL AÇABİLİR!

Dünya Doktorları: "İnsani Yardım Çalışanlarına Daha İyi Koruma Ve Güvenlik Ortamı Sağlanmalı"

Çocuklarda Diş Sıkma Neyin Habercisi?

“1 yaş altı bebekler ağır kızamık için risk altında!”

Yaş ilerlerken diş sağlığını korumak önemli

BEL VE KAS AĞRILARINDAN KORUNMANIN YOLLARI

D VİTAMİNİ HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN 9 ÖNEMLİ NOKTA!

Protezine Kavuşan Yağmur, Rektör Prof. Dr. Tuncel’i Ziyaret Etti

"COVID-19’un Eris varyantı kış aylarında yayılabilir"

CİLDE ZARARLI 8 ALIŞKANLIĞA DİKKAT !

EV YAPIMI YOĞURDUN FAYDALARI NELERDİR ?

  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false