MAHRUM OLAN AMMA SANATIYLA MAHRUM ETMEYEN OZAN ÂŞIK MAHRUMİ
KÜLTÜR SANAT 6.03.2017 16:45:13 2209 0

MAHRUM OLAN AMMA SANATIYLA MAHRUM ETMEYEN OZAN ÂŞIK MAHRUMİ

Çukurova´nın yazıp, besteleyen, çalan-söyleyen, korolar yöneten, eserlerini plaklara okuyan, derlemeleri bulunan Âşık Mahrumi ile hayatı ve sanatı üzerine uzun uzadıya konuştuk. Cumali Karataş

          /resimler/2017-3/6/1647439607860.jpg  ***Âşık Mahrumi ismi bilinen, çok yönlü bir sanatçı? Halk şairisiniz, kaynak kişisiniz, türkü söyleyip, bağlama çalıyorsunuz, derlemeleriniz var, koro şefisiniz? Sanırım bir atlama olmadı değil mi?

            ---Teşekkür ederim, bir atlama olmadı, doğrudur?

            ***Bunlar güzel ve yetenek gerektiren çok yönlü çalışmalar. Şunu öncelikle sormak istiyorum? Siz yazdığınız şiirlerimi genelde besteliyorsunuz?

            ---Bestelediğim türkülerin tamamının güftesi de bana ait. Yani söz-müzik hep benim olanlar. Bestelediğim türkülerin beste ve güftesi birlikte Karacaoğlan´ın, Dadaloğlu´nun güzel şiirleri de var, onları bestelemek kısmet olmadı.

            ***Bağlamanın dışında herhangi bir enstrüman çalıyor musunuz?

            ---Bağlamanın dışında kabak kemani ve biraz da piyano ile ritm çalıyorum.

            ***Sesiniz de güzel, türkü söylüyorsunuz. Yani siz yazıp, besteleyip, okuyorsunuz?

            ---Evet öyle? Bunun yanı sıra Halk Eğitim Merkezi´nde bağlama ve nota kursu verdim.

***Hâlen çalıştırdığınız bir koro var mı?

---Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü THM Korosu´nu çalıştırıyorum.   

***Koro şefi olarak hangi koroları yönettiniz?

/resimler/2017-3/6/1648327485701.jpg            ---Mersin Büyükşehir Belediye Konservatuvarı´nda üç yıl (2002-2005) hem öğretmen ve hem de koro şefi olarak görev aldım. Konservatuvarın konserlerinde Tarsuslu kaynak kişi Ahmet Kocayel ile o yıllarda Mersin´de yaşayan Adanalı Devran Baba´yı davet ederdim. Onların eserlerini konserde okutur,sahneye alırdık.

***Bunun dışında herhangi bir yerde çalışmanız oldu mu?

            ---Daha önce de Mezitli Belediyesi Sanat Evi´nin THM Korosu´nu kurdum. Dört yıl Belediye Korosu olarak çalışmalar yaptık. (2004-2008)Bugün hâlâ devam etmektedir. Şu anda belediyeye bağlı olmadan Mezitli Belediyesi Gönüllü Evleri´nde çalışmaktadırlar.

***Siz herhangi bir müzik eğitimi aldınız mı?

---Sekiz yıl kadar müzik eğitimi aldım. 1983 ile 1992 yılları arasında kursiyer olarak nazariyat, nota, solfej, usul ve ses olarak eğitim gördüm. Halil Atılgan müdür muavini idi. Hocamız da Serdar Yerdelen´di.

***Öncesi ve sonrasıyla ailede sizden başka sesi güzel olan, müzikle ilgilenen var mı?   

            ---Ailede, çocuklarımın da sesi güzeldir. Sülalede on kişi kadar müzik öğretmeni var. Hepsi de enstrüman çalarlar, sesleri de güzel.

/resimler/2017-3/6/1648538097769.jpg           ***Peki bu güzel noktaya nasıl geldiniz? Sesinizin güzelliği ne zaman dikkat çekmeye başladı?  

            ---Şimdi bizim çocukluğumuzda bilinen sadece davulla zurnaydı. Bir de köyde ezan sesini duyardık.  Övünülecek gibi olmasın ama köyde hemen hemen herkesin sesi güzeldi. Düğünlerde halay çekerken türkü söylerlerdi. Sami abi iyi halay çekerdi, çok güzel türkü söylerdi. Köylü Abdullah, Şevket vardı, hepsinin sesi güzeldi. Âşık Azim vardı, çok iyi keman çalar, okurdu, düğünleri idare ederdi. Onun bir şiir defteri vardı; oğlunda sanırım. Biz bu insanların türküleriyle büyüdük. Ekseri de düğünlerde okurlardı.

            ***Köylerde sözel ve geleneksel müzik o yıllarda çok canlıydı, biraz da koşullardan kaynaklanıyordu mutlaka. Sizin köyde buna bir örnek sonuçta.

---Bayram Koca da bizim köylü, yengemin kardeşiydi.

***Kendi dalında önemli bir sanatçı. iki yıl kadar önce MESAM genel kurulunda tanışmıştık. Hatta geçen yıl telefon etmişti, yeni bir CD çıkarmıştı, Adana´ya gelseydi görüşecektik. Kısmet olmadı dedikten sonra da çocukluğunuzda müzikle ilgili bir işaret verip vermediğinizi öğrenmek isterim diye sormak isterim.

---Ben hiç hatırlamıyorum; demek ki 3-4 yaşlarında varım. Babamın dediğine göre ayakkabıların üstüne çıkıp ezan okurmuşum. Sonra ilkokulda sesimin güzelliği ön plana çıkınca her müzik dersinde öğretmenimiz bana türkü söyletirdi. İlkokulu bitirdikten sonra Namrun´da  (Çamlıyayla) yayladayken türkü söylerdim. Benim türkü söylemem Adanalı Dr. Sakıp Önal´ın ilgisini çekmiş, biriyle çağırttı beni: ?Gel yeğenim haydi bir türkü söyle.? dedi. Ben de, ?Dere boyunda saz olur? adlı türküyü okudum ona.

/resimler/2017-3/6/1649128028668.jpg            ***Anımsayabiliyor musunuz o türküyü?

            ---Elbette, unutmadım:

            Dere boyunda saz olur.

            Sevilen de pek naz olur.

            Âşıkların işi gücü

            Daima hep niyaz olur.

***Türkü mü bu?

            ---Şarkı? Zaten THM 1950´de kuruldu. Muzaffer Sarısözen Türk Halk Müziği´ni kurdu. Türk Sanat Müziği içinde türkü formunda yer alan eserleri de THM repertuvarına aldılar.

            ***Burda Sevgili Mustafa Sağyaşar ağabeyimin kulaklarını çınlatarak Aziz Şenses´i saygıyla anmak isterim? THM´nin kurulduğu sözünü ettiğiniz o 1950´li yıllarda  Ankara Radyosu´nda Sayın Mustafa Sağyaşar Türk Sanat Müziği´ni sevdirmenin temelini atarken Aziz Şenses de Türk Halk Müziği´ni tanıtmanın, sevdirmenin uğraşını veriyordu. Hatta Mustafa Ağabey Aziz Şenses´in Adana´da bir caddeye adının verilmesini de istiyordu.

            ---Elbette öyledir?  

/resimler/2017-3/6/1650071239748.jpg            ***Peki? Sizin sesinizin güzelliğiyle ilgili konuda herhangi bir gelişme oldu mu?     

            ---O türküyü okuduktan sonra çok beğenenDr. Sakıp Önal Adana Yağcamii´deki muayenehanesini tarif ederek oraya gelin dedi. Gittik muayenehanesine oturduk, biraz sohbet ettik. Hatta telefon ile Karayolları müdürüyle konuşurken, ?Birini bak sana dinleteyim? dedi. Ben yine o şarkıyı okudum. Adam da:?Harika ses.? dedi. O gün günlerden Cuma olduğu için, babam: ?Sen otur, ben şu Cuma namazına gidip gelim.?diyerek, Yağcamii´de namaza gitti. Namazda da,?çocuklara din eğitimi verin? diyen vaizin sözüne uyarak beni müziğe yazdırmaktan vazgeçti. Doktor Sakıp Bey: ?Ali ağa sen çocuğu bize emanet et git.? dedi.  Doktorun niyeti beni konservatuvara yazdırmaktı. Babam ise Tarsus´a dönmemizi tercih etti.

***İşte bir kırılma noktası?

---Gerçekten öyle? Daha sonra biz Tarsus´a gelince, Babam, Avgan mahallesindeki yatılı kuran kursuna kayıt yaptırdı beni. Orası dolu olduğu için de bizi Yanpar (Gökkuşağı) köyündeki kuran kursuna götürdüler. Orda birkaç ay kaldık. Yayla zamanı Toroslar´ın eteğinde bulunan Arslanköy hizasındaki Deynek köyünün yaylalığına çıktık. Ordaki kuran kursuna devam etmeye başladık. Biz oraya gideli bir buçuk ay kadar olmuştu ki, 60 ihtilali çıktı. İhtilal çıktı diye de bizi dağıttılar.

***Siz doktorun tasarladığı müzik eğitimini almış olsaydınız şu an TRT´de ya da devlet korolarında görev yapıyor olabilirdiniz.

            ---Öyle bir eğitim almış olsaydım ben de öyle bir yere gelebilirdim tabii.

            ***Bu olaydan sonra pek uzağına düştünüz sanıyorum müziğin?..

            --Biraz öyle oldu? Ordan ayrıldıktan sonra,köyden Tarsus´a göçüp terzilik yapan ağabeylerimin yanına geldim. En büyük abim olan rahmetli Kadir abim Tarsus´a gelince ev tutmuştu. İki abim de birlikte çalışıyorlardı. Beni de bir berberin yanına çırak olarak verdiler. Altı ay ya da bir yıl kadar çalıştıktan sonra kendime bir traş takımı alarak köye giderek, köyde bir dükkân açıp bir-iki sene kadar berberlik yaptım. Babam da berberdi zaten.  Fakat içimde bir ukteydi okumak. Konya´daki makine okulunun sınavı açılacakmış, Bunu arkadaşımdan duydum. Okul Konya Sarayönü´ndeymiş. Gidip müracaat yaptığımda kabul oldu. Bu ara ben köydeki dükkânda bağlama çalmaya başladım. Emmimin oğlu Cemal köye bir bağlama getirince bağlama ile tanıştım. Cemâl abi rahmetli öğrenemedi, ben ondan satın alıp çala çala öğrendim. Her fırsatta saz çalıyordum? Harmandan samanı getirip mazgalın içine attığımda bir-iki dakika saz çalıp, sonra hemen geri aşağı atlayıp harmana babamın yanına gidiyordum ki babam kızmasın diye. Böyle böyle sazı öğrendim.

***?Aşk olmazsa meşk olmaz? sözü işte bunun için söylenmiştir. 

---Doğrudur, büyük bir aşkla istek duymak lazım. Hatta bir gün, işyeri olarak tuttuğum Bayram emminin kahvesinin bir köşesindeki dükkânda saz çalarken, en büyük abim olan Kadir abim bana birkaç defa seslenmiş duymamışım. Bunun üzerine, Bayram emmi gelip yapıştı sazın sapına: ?Lan dındınını bilmem ne yaptığımın herifi, lan bu herif ne diyor dışarıdaki dedi.

(Birlikte gülüyoruz bu dın dın işine.)

***Güzel anılar tabii, yeteneğiniz doğrultusunda önemli bir mesafe kaydedince de oldukça anlam kazanıyor böyle anılar. Bu ara şunu soracağım? İçinizde uhde olan o okuma aşkına ne oldu? Müracaatım kabul oldu demiştiniz.

---İşte o anlattığım okulun, Konuklar Devlet Üretme Çiftliği Makinistlik Okulu´nun sınavları vardı? Aynı yerde, kızlar için ayrılmış bulunan Ziraat Okulu da vardı. Fakat kimse kızlarını göndermeyince makinist okulu olarak erkeklere tahsis edilmişti. Arkadaştan sınav olacağı yolunda bilgi alınca ben de harekete geçtim hemen. En büyük sorun da para sorunuydu. Sınava katılacak arkadaşım Fahri´den istedim ?yok? dedi. Bunun üzerine, Tarsus´ta bulunan Kadir abimin yanına gittim. Kadir abim müteahhitlik yapıyordu. Ben de onun yanında çalışmıştım, abimde yevmiyelerim de vardı ama istihak alamadığı için onda da para yoktu. 50 lira lazımdı ama bir türlü bulamıyordum. Yıl 1963´dü. Hidayet abimle Nurettin abim birlikte terzilik yapıyorlardı. İkisinde de para yoktu. Aynı köyden arkadaşım olan Fahri sınava gitti, ben gidemedim. Köye dönüyordum?  Cebimde 50 kuruş vardı. Tarsus çıkışı cetvel mahallesine gittim. Yarım ekmek aldım. Sınavdan vazgeçtim, köye doğru giden çakıl kamyonlarından birine bindim. Yolun köye en yakın bir noktasında bulunan köprüdekikeskin virajda çakıl kamyonu yavaşlayınca ben atladım. Yaya geldim Keşbükü mezrasına. Mezrada kahveci Bayram abiyi gördüm. Hiç param yok dedim Bayram abi. Ekmek ve çay verdi. Sonra ordan köye geldim. Giremedim köye, akşam olsa da girsem dedim. Utanıyorum, gidemediğim duyulacak diye. Nitekim kahvenin önünden geçerken konuşulanları duyuyordum: ?Necip gelmiş, gidememiş demek? gibi şeyler konuşuluyordu. Oldukça moralim bozuldu. Okuma aşkım da olumsuz sonuçlanmıştı. Sonra eve geldim. Köyün muhtarı olan babamın evde bekçi tüfeği vardı. Onu alıp, mermileri namluya sürdükten sonra namluyu çenemin altına dayadım. O anda ablam girdi içeri. Hemen elimden silahı kaptı.?Senin derdin nedir? dedi. Dedim valla böyle böyle. Kazaya da gittim onlarda da yok. Ablam hemen yüzüğünü bozup bana 50 lira verdi. ?Gardaşım sen git sınavına gir? dedi. Bunun üzerine ben hemen otobüse atlayıp Mersin´e gittim. Akşamüstü, Konya´ya giden Alanyalılar firmasından 15 liraya bilet alıp Silifke-Mut yolundan Konya´ya gittim. Otobüse, Mut´tan benim gibi gençler bindi. Sınava gidiyorlarmış, arkadaş olduk.  Konya´ya vardığımız gece 2,5 liraya otelde kaldık. Ertesi sabah otelden çıkınca bir paytoncu durdurduk, Sarayönü´ne gideceğiz dedik. ?Oraya payton gitmez 70 km.? dedi. Eyvah sınavı gene kaçırdık dedik. Sonra baktık ki karşımızdan gelen grubun içinde bizim köyden arkadaşım olan Fahri de var. Öğretmen peşine takmış öğrencileri sınava götürüyordu. Tesadüfe bak işte. Meğer sınav Konya´daymış. Fahri:?Gel gel sınava gidelim.? dedi. Böylece onlara katılarak gidip sınava girdik. İlk gün Türkçe, ikinci gün ise sanırım Matematik ve Fizik derslerinden sınava girdik. Bize:?Siz güreşçi misiniz? Hep böyle siyah vücudunuz.?dediler. Ogün yine otelde kaldık. 15 lira param kalmıştı. Dönüşte Ereğli´de bir gece Fahri´nin akrabalarında kaldık. Ereğli´de sinemaya da gittik. Konya-Adana arası çalışan otobüs firmaları o zaman rekabetteydi. Firmanın biri 10 liraydı, diğeri 5 liraydı. Mut üzeri keseydi ama 10 liraydı, ordan gitmedik. Biz 5 lira olan Ereğli Tarsus güzergahını tercih ettik.. Böylece paramız sıfırlandı. Köye gittiğimde çalışmaya devam ettim. Irmaktan 5 km mesafeden eve fıçılarla su çektim. Berberlik yaptım.  Daha sonra bir gün babam müjdeyi verdi:?Necip kazanmışsın? dedi ?hem de 3. olmuşsun.? Böylece bizim okul hikâyesi başladı.

***Okulda peki müzik konusunda bir şeyler yapabildin mi?

--- Okulda futbol ve voleybol oynamanın yanı sıra müzik de yapardım? Okuldaki saz evinde birçok saz vardı. Akort eder çalardım. Müzik odasından yayın yapardık. Saz çalıp türkü okurdum.  Okuldaki etkinlikler kulüpler tarafından yapılırdı. Renk renk ayrılmıştı kulüpler? Halk oyunları, koro, solo vardı. Bir gün bir sanatçı kadın geldi okula. Bağlamacısı bırakıp gitmişti. Konserde ona saz çaldım. Hatta kadın ?okulu bırak gel benle? dedi, yok dedim.

***Okuldaki öğreniminiz tamamlandıktan sonra Tarsus´da ya da Tarsus dışında herhangi bir müzik çalışması yaptınız mı?

---Okulu bitirdikten sonra Tarsus Parkı´nda çaldım. Bir süre orda çalıştım.İlgi gördü çalışmalarım.

***O yıllarda Tarsus Havuzlu Parkı´nın canlı ve önemli etkinliklere sahne olduğunu görüyoruz. Hatta Tarsus Parkı´ndan Adana Radyosu´na kurulan müzik köprüsünde birçok iyi sanatçıların şarkılarıyla, türküleriyle, plaklarıyla gündem de olduğunu görüyoruz. Siz ne kadar süre program yaptınız Tarsus Havuzlu Park´ta, hangi sanatçılar vardı?

---Tarsus Havuzlu Parkı´nda bir yaz sezonu çalıştım. Müslüm Gürses, İzzet Altınmeşe, Sadık Altınmeşe, Cahit Seyhanlı, Ahmet Çiçek, Sabit Gürses, Fahri Işık, Ahmet Kocayel,Gülcan Opel ve Nurcan Opel  gibi o yılların Çukurovalı sanatçılarının yanı sıra Zeki Müren, Şükran Ay, Adnan Pekak, Adnan Şenses, Nigar Uluerer, Ahmet Sezgin ve Nuri Sesigüzel gibi o dönemin tanınmış bir çok ses sanatçıları da Tarsus Havuzlu Parkı´nda sahne aldılar.

***Adana Radyosu ve ?Çukurova´dan Sesler? korosu çalışmalarında hiç bulundunuz mu?

---Hayır o çalışmalar içinde olmadım.   

***Peki? O yıllardaki bundan yaklaşık 40-50 yıl öncesindeki plak doldurma kervanına siz de katıldınız mı?

---O kervana ben de iki plakla katıldım? Sözü ve müziği bana ait olan dört eserimi okudum Şahinler Plak´a. Onun da hikâyesi Tarsus Havuz Park kaynaklı? Orda teşvik ettiler. ?Buralarda harcanma, plak yap? dediler. Ben de plak çıkarabilmek için İstanbul´a gittim. İstanbul da toplum polisliği yapan bir arkadaşım vardı, onda kaldım Samatya´da. Daha sonra Balat´ta bir hafta kaldım. Sonra Muharrem ? geçiyorum Fındıkzade´de. Epey kaldım İstanbul´da bu plak meselesi için. Elimde saz, kılıfsız öyle dolaşıyorum, plakçıları geziyorum. Bir gün Beyazıt´ta Şahinler Plak´a çıktım. Dediler ?hele bir dinleyelim.? Hatta bir ses mühendisi vardı yandaki plakçıda, onu çağırdılar, adam dinledi beni. Ses mühendisi:?Bu çocuğa Halk Müziği okutmayın. Bu adama 6 ay kurs verin sonra Türk Sanat Müziği okutun.? dedi. Plakçı: ?Zaman yok.? dedi. ?O zaman THM okutun burada.?dedi. Sonra da,ayrılıpgelirken,  ?Bizi arayın.?  dedi. O zaman nasıl arayacam ben, telefon yok, bir şey yok. Yine de bir gün aradım. Dediler: ?Sen nerdesin ya hemen gel plak dolduracağız.?   Gittim? Hafif Müzik sanatçısı olan Nona Bella ve diğer ismini hatırlamadığım bir sanatçı ve Arif Şentürk ile beraber bir taksiye binip stüdyoya gittik.  Önce ben girdim stüdyoya hiç sektirmeden dört türküyü okudum çıktım. Adamlar hayret ettiler: ?Neşet Ertaş bile tek türküyü sektirmeden okuyamadı.? dediler. Sonuçta iki plak doldurdum. Plaklarda yer alan türkülerin söz ve müzikleri de benimdi.

***Hangi eserlerinizdi bunlar?

---Birinci plakta ?İşte Geldim Gidiyorum.? ile ?Şen Olasın Çukurova? türküleri vardı; ikinci plakta da ?Kadir Mevlam Seni Övmüş Yaratmış? ve ?Güzel ile Uğraşması Ateş İle Oynamakmış.?  Bu plaklardan dolayı bana 250 lira para verdiler.  O sırada birisi ?Ortaklık yapalım? dedi ?sen çalıp söyle ben de para toplayacam.? dedi kabul etmedim, Tarsus´a döndüm. Tarsus´ta kaldığım süre zarfında ehliyet aldım. Daha sonra muavinlik yaptım, uzun yola gidip geldim. Askerden önce okul bitmeden Leyland´da  çalıştım. Öğretmen 250 lira alırken ben 450 lira alıyordum. Sonra da Kadıncık Barajı Hidroelektrik Santrali tünel inşaatında elektrikçi olarak çalıştım. Ordan ayrıldığımda da askere gittim. Kütahya Er Eğitim Tugayı 12. Bölük´te askerliğimi yaptım. 58 gün kaldım acemi birliğinde sonra Çiğli 2. Ana Jet Üssü´nde bitti askerliğim.

***Askerlikte müzikle ilgili neler yaptınız?  

---Kütahya´da eğitim alamadım. Gelip ?türkü söyleyen, saz çalan, ehliyeti olan var mı?? dediler. Ben de hepsine çıktım. Soruşturdum, yüzbaşı Mersinliymiş. ?Nerelisin? dedi bana, ben de Mersinliyim dedim. ?ne yaparsın?? dedi. Saz çalıp söylerim, adım Mahrumi iki plağım var dedim. Yüzbaşı, ?Söz verdim, hemşerilerime, kimseye torpil yapmayacağım? dedi. Beni de sonra çağırmadılar. Ben de kendi kendime, orduevine gider, müziği ilerletirim diyordum. Ama olmadı. Kırılma noktasının biri de bu işte.

Askerlik sonrası Tarsus´a gelince John Deere´de çalıştım. İlk aylığım olan 750 lirayı alınca bindim doğru Osmaniye´ye gittim. İzmirli arkadaşımın annesinin evini buldum. Yüz ve iki yüz lira olmak üzere ondan iki kez borç para almıştım. Sonuçta ona 300 lira olan borcumu verdim. Dönüşte asker arkadaşım Ayhan Tosun´u ziyaret etmek için Ceyhan´a uğradım. Ayhan murat taksi sürüyordu. Orda 1-2 gün çalıştım, daha sonra da Tarsus´a geldim.  Murat taksiler yeni çıkmıştı. Onu sürmeye başladım. Orda Refiye Hanım´la, eşimle tanıştım yani. Öğretmen okulunda okuyordu. Kaçırdım, İskenderun´a gittik. Demir Çelik okulun arkasındaydı. Demir Çelik´e girdim. Bizi buldular. Sonra Tarsus´a döndük. Ardından, Petrol Ofisi Bölge Müdürlüğü´ne Teknisyen olarak girip çalışmaya başladım. (1973) 1993 yılında ise ordan emekli oldum.

***Şimdiye kadar kaç şiir ve besteniz oldu?

---300 kadar şiir yazdım, bunun 230´unu besteledim ve notaya aldım.

            ***Derlemeleriniz var m?  

            ---İki derlemem var? Bir tane Devran Baba´dan ?Hanem Şenlendi? adlı türküile Osmaniyeli Yılmaz Mühür´den ?At Olur da Depmez mi??adlı türkü olmak üzere iki adet derlemem var?

            At olur da depmez mi?

            Yâr olur da öpmez mi?

            Yârin öptüğü yerde

            Kırmızı gül bitmez mi?

            ***Güzelmiş? Burdan şiire girelim isterseniz? Sizin şiirlerinizi besteleyen başka bestekârlar oldu mu?

            ---Yok, olmadı.

***Diğer eserleriniz?..

***İki plağımın yanı sıra bir şiir kitabım var.

***Kitap dediniz, Belediye´nin yayınladığı mı?

----Turan Ali Çağlar´ın hazırlayıp, Mersin B. Şehir Belediyesi´nin yayınladığı şiir kitabım evet.  

***Şiir yazmaya ne zaman başladınız? İlk şiirinizi anımsayabiliyor musunuz?

--- Şiir yazmaya ? başladım. İlk bestem olan ?Şen Olasın Çukurova?nın güftesi ilk şiirimdir.   

***Bestelediğiniz güftelerinizin dışında başka şiirleriniz de var mı?

---Var evet.

***Başka bir sanat dalıyla ilginiz var mı?

---Birkaç tane yaşanmış öykülerim var ama iddialı değilim.

***Peki Mahrumi mahlasını nasıl aldınız? Bir hikâyesi var mı?

---Ben gençliğimde çok şeyden mahrum kaldım. Çok çapkındım, bir sürü kız arkadaşım vardı ama onun elini bile tutamadım. İşte odur beni Mahrumi yapan. Ayrıca bu yoksunluğun içinde maddi yoksullukta vardı.

***Şerbet içme falan olmadı değil mi?

---Yok, ben öyle bir şey içmedim.

***Seyrani mahlasını da kullandınız ilk zamanlar değil mi? Neden bıraktınız o mahlası?

---İlk zamanlar kullandım evet ama sonradan Seyrani ismini duyunca kullanmayı bıraktım, Mahrumi´yi kullanmaya başladım.

***Peki Mahrumi ismine rastlamadınız mı hiç?

---Antep, Mut tarafına gittim, plak çıkardığımda plakçıları geziyordum. Plakta Maraşlı Mahrumi´yi görünce şaşırdım. Oysa ben benzeri var diye Seyrani´yi kullanmayı bırakmıştım ama Mahrumi de karşıma çıktı.. 

***50 yıldır bu müzik uğraşının içindesiniz, THM´ni nasıl görüyorsunuz?

---Hiç iyi görmüyorum. Gençlik uzak duruyor THM´den. Yoz müziğe doğru kayıyorlar. Biz mi anlatamıyoruz, onlar mı duygu yoksunu bilemiyorum. Hâlbuki bir türküyü alınca hepsi var içinde.

***Müzik eserlerini nasıl değerlendiriyorsunuz peki?

---Öyle bir tüketim toplumu olmuşuz ki, türkü ortaya çıkınca üç günlük ömrü oluyor. Beş gün sonra duyulmuyor, uzun süre dinlenmiyor.

***Zevk ve hobilerin nelerdir?

---Araştırma, bilimsel ve mitoloji ile ilgili kitaplar okuyorum. Uygarlık kültürünü seviyorum.

 ***Şiirin durumu nasıl peki?

---Halk şiiri pek iyi değil. Hıı eskiden nasıl iyiydi? İletişim araçları yokluğunda insanlar şiir yollayarak birbirlerine hitap ediyorlardı. Duygularını yazıyorlardı. Eskiden daha iyiydi. Genelde serbest olarak da konuşur gibi yazılıyor. Ben denedim serbesti valla zevk alamadım. Konuşma dilinin bir parça ağdalısı oluyor.

***Beğendiğin âşık, şair ve halk müziği sanatçıları kimlerdir?

---Devran Baba, Abdurrahman ?, Sezai Karakoç ile mutlu şair çobanı beğeniyorum. Osman Kırbaş çok iyi, çok güzel, yetkin şiirleri var, güzel uyaklar buluyor. Bunun yanı sıra Musa Eroğlu, Muhlis Akarsu ile yenilerden Nida Ateş iyi.

***Sayın Mahrumi size çok teşekkür ediyorum bu uzun röportaj için. Bir şiirinizle röportajımızason vermeden önce, sizin için anlamlı olan bir müzik anınız varsa onu paylaşalım isterseniz.  

---Ben teşekkür ediyor, Adana´ya, Yeni Adana Gazetesi okurlarına selam ve saygılarımı gönderiyorum. Benim için çok önemli bir anıyla sorunuza yanıt vermeye çalışayım? Bir gün hanımla Namrun yaylasından dönerken Gözne yaylasındaki Devran Baba´ya uğrayalım dedik. Konuşup sohbet ederken: ?Lan oğlum sen neyin Mahrumi´misin asıl Mahrumi benim.? dedi. ?Kendi hayatından olan? Bu güzel bir anı. Ayrıca Devrani, Ali Ekber Çiçek´e çok saygı duyardı.?Ali Ekber Abi? derdi; Ali Ekber beni konserine davet ettiğinde de  ona bir şiir yazdım.? O şiiri bana ver? dedi. İhmallik yaptım, veremediğime çok üzüldüm..

ÇUKUROVA DÜZÜNDE

Çukurova düzünde,
Sızlıyorum güzünde,
Kışında, ayazında
Eller sarıyor seni.

          ***
Sevdan  girdi kanıma,
Yanarım inadına
Girdim dost divanına
Diller soruyor seni.

          ***
Mahrumi dar kafeste
Sayıklar her nefeste,
Kucakta deste deste
Kollar deriyor seni.

            Âşık Mahrumi


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

“STOA FELSEFESİ VE TARSUS'TA STOACILIK”KİTABI ARATOS YAYINLARI’NDAN ÇIKTI

ADANA ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ KISA FİLM FİNALİSTLERİ BELLİ OLDU

ADANA’DA BAĞLAMA GÜNLERİ’NİN İKİNCİSİ GERÇEKLEŞTİRİLİYOR

Düş ve Gerçek Arasında Çareli Çaresiz Çizgiler Kitabı

Sanatçı Selva Özelli Solo Sergisi ile ABD’de

“Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı

HÜSEYİN SÖZLÜ, "AĞUSTOS AYI TÜRK'ÜN ZAFER AYIDIR"

İZMİT ALTIN PİŞMANİYE ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNE VERİLDİ

ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ ‘’BELGESEL FİLM YARIŞMASI’’ FİNALİSTLERİ BELİRLENDİ

EMEKLİLERİN YENİ ADRESİ ‘EMEKLİ KÜTÜPHANESİ’

İZMİR KULLUK İLE TANIŞIYOR

ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI FİNALİSTLERİ BELLİ OLDU

“Soul Müziğin Diva”sı Imany, 7 Eylül’de Türkiye’de

‘ÇOK YAŞA CUMHURİYET’ ÖDÜLLÜ BESTE YARIŞMASI BAŞVURULARI İÇİN SON HAFTA!

TÜRK RESSAMLARIN LONDRA ÇIKARMASI!

YILDIZ TOZU KARAKTER ANALİZLERİ

"ZAFERİN RENGİ" GÜÇLÜ OYUNCU KADROSU İLE ÇEKİMLER İÇİN GERİ SAYIMA BAŞLADI!

Büyükşehir ve YEDAM’dan bağımlılıkla mücadelede iş birliği

AVRUPA HAREKETLİLİK HAFTASI’NDA TÜM TÜRKİYE "ŞEHRİNİ KEŞFEDECEK- GELECEK ENERJİSİNİ KORUYACAK!”

12. ULUSLARARASI İZMİT PİŞMANİYE, MÜZİK ve DANS FESTİVALİ,25-27 AĞUSTOS’TA

‘’20. GELECEĞİN SİNEMASI’’ YARIŞMASININ JÜRİ ÜYELERİ AÇIKLANDI

  • BIST 100

    8828,70%-0,62
  • DOLAR

    32,29% 0,55
  • EURO

    35,19% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2238,56% 0,53
  • Ç. ALTIN

    3895,90% 0,00
  • Salı 15.1 ° / 9.5 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Çarşamba 19.1 ° / 9.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu
  • Perşembe 16.4 ° / 10 ° Orta kuvvetli yağmurlu