Rahatsızlığı bel kayması ve belinin sağında ve solunda fıtık olması. Kendisine veda ederken yürüyor, dudaklarından bir cümle dökülüyor... ?Şans işte? diyor ?çocukluğumda top oynadığım yerlerde şimdi tekerlekli sandalyeyle geziyorum.?
Cumali Karataş
***Uzun yıllardır TRT´de görev yapan Türkiye´nin önemli spikerlerinden birisiniz. Bunun çocukluktaki belirtileri var mıydı? Böyle bir şey yaşadınız mı hiç?
---Yaşadım evet?Dokuz yaşındaydım, evimiz Bebekli Kilise´nin biraz yukarısında bulunan Park Otel´in karşısındaki çıkmaz bir sokak içindeydi. Evimizin balkonunun duvarları delikli tuğlalardan yapılmıştı. Ben o balkon duvarın deliklerine soktuğum hortumu mikrofon gibi kullanarak aklıma ne gelirse konuşurdum. O zamanlardan kalma böyle bir şeyler var?
***Daha sonraki yıllarda bu koşutta farklı şeyler oldu mu?
---Lise yıllarımda oldu? Adana Erkek Lisesi´nde düzenlenen bir okul gecesinde bununla ilgili bir anım var? Okul gecesini düzenleyen komitenin başkanı olan İngilizce Öğretmeni Erdoğan Bozdoğan beni programın sunucusu sanarak arkamdan sahneye itti. O sırada programın sunucusu da ortada yoktu. Ben geriye dönüp ?Hocam ben şimdi ne yapacam sahnede??diyerek Erdoğan öğretmene baktığımda Erdoğan Hoca yaptığı hatayı anlayıp, ?Eyvah!..?diye başına vurdu. Hemen ardından da bana yanıt vererek:?Anlat? dedi ?bir şeyler anlat rezil olacağız.? Allah´tan İstanbul´da okurken konuşmamı düzeltmiştim. Gayet rahat bir biçimde mikrofona giderek, bildiğim bir fıkrayı anlattım. Salondan bir alkış koptu. Sonra bir arkadaş sahneye kimin çıkacağının yazıldığı bir kâğıdı bana uzattı ve ben de takdim etmeye başladım. Düzenlenen gece bittiğinde beni kucaklayıp öpen öpeneydi. Başta Erdoğan Bey tabii? Bir süre sonra okulun müdürü de gelip sarılıp öperek kutladı. Erdoğan Bey´e de dönerek: ?Erdoğan bu cevheri nerden buldun?? dedi. Bu olaydan kısa bir süre düzenlenen okul etkinliğinin sunuculuğunu da bana verdiler.
***Okul dışında Adana´da sunuculuk yaptığınız yerler oldu mu?
---Pavyon, gazino gibi yerlerde sunuculuklar yaptım. Bir ara Beyaz Saray´da çalıştım.
***Evet onu biliyorum? Sevgili Edip Akbayram ağabeyle yaptığımız röportajda sizden ve Hasan Bora´dan da söz etti. Üçünüz o yıllarda beraber çalışmışsınız?
---Doğru, doğru?Edip canciğer arkadaşımdır. Hasan Bora da rahmetli, nur içinde yatsın kan kardeşimdi.
***Beyaz Saray´da başka kimlerle çalıştınız?..
---Ziya Taşkent, Güneri Tecer, İsmet Nedim ve Beyaz Kelebekler gibi zamanın ünlü sanatçılarıyla, gruplarıyla programlar yaptım.
***Adana´dan İstanbul´a gidişiniz nasıl oldu?
---Hasan Bora götürdü beni... Birkaç gün kaldık İstanbul´da. Beyoğlu´nda Hasan Bora´yla gezerken Beyaz Kelebekler´le karşılaştık. Ekibin şefi baterist rahmetli Turgut Akyüz:?Mesut? dedi ?akşam Taşlık Gazinosu´na gel orda çalışıyoruz.? ?Pekiabi.?dedim,akşam Hasan Bora´yla oraya gittik. Taşlık Gazinosu Maksim´in uzantısıydı. Fahrettin Aslan´ındı. Kışın Maksim´de, yazın da Taşlıkda program yapılırdı. Gittik? Bir ara Turgut abiyi kuliste göremedim. Bir süre sonra gözleri ışıl ışıl yanıma geldi. ?Mesut? dedi ?Fahrettin Bey´le konuştum. Biz şimdi sahneye çıkacağız bizi sen takdim edeceksin. Sonra da sahneye çıkan herkesi takdim etmeye başlayacaksın assoliste kadar. Sunduğum ilk assolist rahmetli Behiye Aksoy´du.
***Başka yerde çalıştınız mı?
---Bir süre sonra Adana´ya dönerek Beyaz Saray´da çalışmaya devam ettim. Daha sonra da 1974-1987 yılları arasındaki TRT maceram başladı.
***TRT´ye nasıl girdiniz?
---1974 yılında sınavını kazandığım TRT Erzurum Radyosu´na spiker olarak girdim. 1975 yılında geçici görevle gittiğim TRT Ankara Radyosu´na daha sonra atamam yapıldı. 1975 yılı başında TRT´nin kurum içi açtığı bir sınavı daha kazanarak TRT Haber Merkezi´ne geçtim. 1976´da ise televizyon spikerliğine geçtim; Can Akbel ile birlikte ?Güne Bakış?ı sunmaya başladık. Altı ay kadar sonra ise yine kurum içi yapılan bir sınavı daha kazanarak, Zafer Cilasun´un ölümünden sonra Ana Haber Spikeri oldum.
***Kaç yılında ve niçin TRT´den ayrıldınız?
---İki kez ayrıldım TRT´den?1981´de ise TRT´den istifa ettim. 1982 yılında TRT´nin çağırması üzerine yeniden TRT´ye dönerek, Ana Haber Spikeri olarak görevime devam ettim. 1987 yılında yeniden istifa ederek Sosyal Halkçı Parti´den (SHP) Adana Milletvekili adayı olsam da seçilemedim.
***Özel televizyonlarda çalıştınız mı?
-- Ahmet Özel ile Cem Uzan tarafından 1989 yılında kurulan ve Türkiye´nin ilk özel televizyonu olan Star TV.´e davet edildiğimde görev aldım. Ahmet Özal´ın Star TV.´den ayrılıp Kanal 6´yı kurduğunda da (1992-2007) çağırması üzerine Kanal-6´da spikerlik yapmaya başladı. Daha sonra da Ulusal Kanal´ın yanı sıra çeşitli televizyonlarda spikerlik yapmayı sürdürdüm.
***Mesleğinizle ilgili olarak televizyon dışında herhangi bir yerde görev aldınız mı?
---Televizyonun ardından çeşitli ajanslarda reklam spikerliği yaptım.
***12 Eylül bildirisini televizyon ekranlarından okuyan bir isim olarak tarihe geçtiniz? Neler hissettiniz?
---Korkuyla karışık bir heyecan vardı. Sudan çıkmış bir balık gibiydim?
***Peki? Şimdi 36 yıl sonra sormak istiyorum? Neler yaşadınız o gece? Bizimle paylaşabilir misiniz?
---Gece saat 24´e geliyordu. Evimin kapısı çalındı. Gelen, Televizyon Haberler Müdürü Özden Vardar´dı. Genel Müdür 
Doğan Kasaroğlu ile birlikte bir toplantı halinde olduklarını söyledi. Kadrolarla ilgili bir görüşmeymiş. Benim istendiğimi söyledi. Dışarıda bir askeri araç bekliyordu; bindim. Bir yüzbaşı ile bir binbaşı önde oturuyorlardı. En arkada da silahlı iki er vardı. Bir anlam veremedim. Herhalde dedim kendi kendime nöbet değişiminden geliyorlar. Fikret Küpeli Paşa (ki kendisiyle tanışıklığım vardı.) ?Hoş geldin Mesut? dedi. Oraya gelme nedenimi açıkladı. Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuş ve bildiriyi ben okuyacakmışım. Daha sonra Ankara Radyosu´na gittik. Binanın çevresi tanklar, zırhlı araçlar ve askerlerle çevriliydi. Bense şaşkın ördek gibi olmuştum. Komutanlar hepimize çok iyi davranıyorlardı. Saat dörde beş kala bildiriyi okumaya başladım. İçimdeki korku göğsümde adeta kol geziyordu. Saat dokuza kadar değişen aralıklarla bildiriyi okudum. Saat dokuzda devamlılık spikeri gelince haber merkezine döndüm. Sokaklar ıssız ve sessizdi. Yalnızca tanklar ve askerler vardı.
***Birçok ödül ve plâket aldığınızı tahmin edebiliyorum. Bunların içerisinde birini söyleyebilir misiniz?
---Aldığım ilk ödül; 1977 yılında Günaydın Gazetesi tarafından açılan, halkın oylarıyla belirlenen bir yarışma sonucunda Yılın En İyi Haber Spikeri (1977) seçilerek ödül aldım.
***Buraya nasıl geldiniz?
---Sağ olsun Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin getirdi. Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar da ziyaretime geldi. Büyükşehir´den gelen arkadaşlar da oldu. Kendilerine teşekkür ederim. Dostlarım, hemşerilerim beni yalnız bırakmıyorlar.
***Huzurevinde nasıl yaşam?..
---Benim buradaki yaşamım durağan bir yaşam. Sabah kalkıp kahvaltı sonrası bahçeye çıkıyorum. O zaman çay ocağı açılmış oluyor. Kahvemi içiyorum. Arkadaşlar geliyor, sohbet ediyoruz. Uykum gelince odama çıkıp yatıyorum. Kitap okuyorum, televizyon izliyorum.
***Hangi tür kitaplar okuyorsunuz?
---Edebi kitaplar.
***Aileden, Adana´daki dostlardan, Adana dışından ziyaretçileriniz geliyorlar mı?
---Üç dört kez Ankara´dan çocuklarım, torunlarım geldiler. Adana´dan, Mersin´den gelenler oldu. Tanıyan, tanımayan geliyorlar sağ olsunlar.
***Huzurevinde sosyal yaşam nasıl? Çeşitli etkinlikler vs. yapılıyor mu?
---Çeşitli etkinlikler oluyor, izliyoruz.
***Burdan memnun musunuz?
---Memnunum, iyidir.
***(O sırada Huzurevi büfesindeki radyoda Neşet Ertaş´ın ?Dane dane benleri var yüzünde? adlı türküsü çalıyor. Ben de konuyu müziğe getiriyorum.) Türküleri seviyor musunuz, söylüyor musunuz?
---Türküleri seviyorum ama söylemiyorum.
***Neden?..
---Yetenek yok?
***Ses tonunuzdan kaynaklanan bir ses güzelliği de olabilir diye düşündüğümden sormuştum.
---Yetenek olmayınca olmuyor.
***Deneyimli bir spiker olarak günümüzün televizyon spikerlerini nasıl buluyorsunuz?
---İyi arkadaşlar var. Fakat kamera hem arkadaş hem de korkunç bir canavardır. Onun karşısında iyi davranmak lazım. Bu nedenle bazı arkadaşların çok çalışmaları lazım ama genelde iyiler.
***Dönüp baktığınızda o günleri arıyor musunuz?
---Oluyor, oluyor?
***Sanatla ilginiz peki?.. Gençken, sonrasında herhangi bir sanat dalına ilgi duydunuz mu?
---Şiir ve tiyatroya ilgim vardı. Bir tane de şiir aklımda yok şu an için.
***Kitap çıkardınız mı?
---Kitap değil ama şiirlerden oluşan bir CD çıkardım doksanlı yıllarda. Diğer şairlerin yanı sıra benim de iki şiirim yer almıştı orda.
***Şiirleriniz dergilerde yayınlandı mı?
---Şiirlerim dergilerde yayınlanmadı. Ayrıca mizah öykülerim de vardı. Ümit Yaşar Oğuzcan okudu; ben götürdüm. Müjdat Gezen beğendi. Sonra kayboldu? Bir arkadaş ver okuyayım dedi. Arkadaş da kayboldu, o da kayboldu.
***Kaç şiiriniz var?
---Bir kitaba yetecek kadar var. Bir kitap çıkarmak istiyorum. Sağlam bir yayınevi olursa çıkarırım.
***Rahatsızlığınız nedir?
---Bel kayması; belimin sağında solunda birer fıtık var. Sağ bacağımda damar tıkanıklığı var, ondan yürüyemiyorum ya. Ayrıca şeker.
***Fizik tedavi ne için yapılıyor?
---Komple belden aşağı için.
***İnşallah iyileşirsiniz, ümit var sanıyorum iyiye gidiyorsunuz?
---Gayet tabii? Allah´tan ümit kesilmez.
***İleriye dönük tasarılarınız var mıdır?
---Var, hepsi kafamda ama. İnşallah iyi olduktan sonra düşüneceğim onları, önce sağlık.
***Tiyatro demiştiniz?
---Altmışlı yılların sonuna doğru Adana Gençlik Tiyatrosu´nu kurduk. Ben, Bünyamin Satanoğlu, rahmetli Zeki Göker, Ali Özgentük ve bazı arkadaşlar vardı. Ercan Kont da vardı.
***Peki sizi yordum, teşekkür ederim. Anımsayabildinizse eğer bir şiirinizle röportajımızı sonlandıralım.
---Olabilir, hatırladım şimdi birini?
***Tarihi kaç şiirinizin?
---Şiirlerime genelde hiç tarih koymam. Milattan sonra bilmem kaç?.
***Röportajı bittikten sonra teşekkür edip ayrıldık. Onun yaşamını ellerine teslim edeceğimiz tekdüze bir günün kıyısından yanıtlarını bulduğum huzurevindeki yaşamına son bir kez baktım?
Mesut Mertcan şimdilerde memleketinde, Adana Huzurevi´nde? Nedeni çarsizlik ya da kimsesizlik değil. Yedi kardeşi daima arkasında. Onun istediği, kimseyi rahatsız etmeden bir an önce sağlığına kavuşmak. Rahatsızlığı bel kayması ve belinin sağında ve solunda fıtık olması. Kendisine veda ederken yürüyor, dudaklarından bir cümle dökülüyor... ?Şans işte? diyor ?çocukluğumda top oynadığım yerlerde şimdi tekerlekli sandalyeyle geziyorum.?
Sağlıklar dileyerek yanından ayrılırken, bana verdiği o insancıl ve çoğulcu bir duyarlılıkla yazılmış güzel şiirinin dizelerinden baktım başka hayatlara.
BİZDEN BİRİLERİ
Bir Ali, bir Mehmet, bir Fatma bacı vardı oy
Tenleri kavruk kavruk
Elleri nasır nasır
Yürekleri çelik çelik
Bizden birileri vardı.
Umutları vardı ak duygularında
Çocukları vardı başak boyunda?
İbram pabuç ister
Zeynep okul ister
Hakkını ister bizden birileri
Elde kazma kürek
Çıkında soğan ekmek
Ezilmişliği yaşarlar türkülerinde
Oy anam anam oy.
MesutMertcan
***MESUT MERTCAN***
15 Eylül 1946 tarihinde Adana´nın Tepebağ mahallesinde doğdu. Babası Salih Bey, şimdi adı değişen ve kardeşleri tarafından işletilen Vatan Gazozu işletmecisiydi. 10 çocuklu bir ailede büyüdü. Babasının ilk eşinden olan tek çocuğuydu. Tepebağ İlkokulu, Çukurova Koleji ve İstanbul Levent Koleji´nde öğrenimini sürdürdü. Daha sonra babasının ekonomik durumunun bozulmasının üzerine bir yıl Adana Erkek Lisesi´nde öğrenimini sürdürmeye başladı. Daha sonra, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Bölümü´nü bitirmeden 2.sınıfından ayrıldı. Piyade olarak gittiği askerlikte Edremit Orduevi´nde sunucu olarak tamamladı. Askerlik sonrası çocuklarının annesi Aysel Hanım ile evlenen (1973) ve daha sonra da ayrılan Mesut Mertcan´ın iki çocuğu bulunmakta olup, büyük oğlu Ziraat Mühendisi, küçük oğlu ise özel bir firmada çalışmaktadır. Uzun yıllar TRT, Star TV ve Kanal 6 ve Ulusal Kanal başta olmak üzere birçok televizyon kanallarında ve reklam ajanslarında spikerlik yapan Mesut Mertcan 2014 yılında rahatsızlanınca hanımından ayrıldı doktor arkadaşı yanına alarak bir yıl tedavisinde yardımcı oldu. Daha sonra Adana Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin´in ilgilenerek Adana´ya getirmesi üzerine Huzurevi´nde misafir edilen Mesut Mertcan´ın tedavisi de devam etmektedir.
Türkiye´nin önemli spikerlerinden biri olan Mesut Mertcan´ın TRT hayatı 1974 yılında sınavını kazandığı TRT Erzurum Radyosu´na sunucu olarak girmesiyle başladı. 1975 yılında geçici görevle gittiği TRT Ankara Radyosu´na tayini çıktı. 1975 yılı başında TRT´nin kurum içi açtığı bir sınavı daha kazanarak TRT Haber Merkezi´ne geçti. 1976´da televizyon spikerliğine geçti; Can Akbel ile birlikte ?Güne Bakış?ı sunmaya başladılar. Altı ay kadar sonra ise yine kurum içi yapılan bir sınavı daha kazanarak, Zafer Cilasun´un ölümünden sonra Ana Haber Spikeri oldu.
İlk ödülü 1977 yılında Günaydın Gazetesi tarafından açılan, halkın oylarıyla belirlenen bir yarışma sonucunda Yılın En İyi Haber Spikeri (1977) seçilerek kazandı. 1981-82´de ise TRT´den istifa etti. 1982yılında TRT´nin çağırması üzerine yeniden TRT´ye döndü. Ana Haber Spikeri olarak görevine devam etti. 1987 yılında yeniden istifa ederek Sosyal Halkçı Parti´den (SHP) Adana Milletvekili adayı olsa da seçilemedi. Daha sonra çeşitli ajanslarda reklam spikerliği yapmaya başladı. Ahmet Özel ile Cem Uzan tarafından Türkiye´nin ilk özel televizyonu olarak kurulan (1Mart1989) Star Televizyonu kurulduğunda kendisinin davet edilmesi üzerine spiker olarak görev yapmaya başladı. Ahmet Özal´ın Star TV.´den ayrılıp Kanal 6´yı kurduğunda da (4 Ekim 1992-10 Mayıs 2007) görev verilmesi üzerine Kanal-6´da spikerlik yapmaya başladı. Kanal-6 sonrasında Ulusal Kanal´da bir süre spiker olarak görev yapan Mesut Mertcan daha sonra da çeşitli televizyonlarda spikerliğini sürdürdü.
