?ÇUKUROVA´DAN SESLER-1? ALİ LİMONCU
KÜLTÜR SANAT 3.07.2017 08:53:59 2805 0

?ÇUKUROVA´DAN SESLER-1? ALİ LİMONCU

?ÇUKUROVA´DAN SESLER?İN TARİHÇESİ Cumali Karataş Yerelden evrensele uzanan, Adana İl Radyosu ile ?Çukurova´dan Sesler? konusu özelde Adana ve Çukurova için, genelde ise Türk ve dünya müziği için önemli olduğu kadar evrenseldir?

?Çukurova´dan Sesler?i kuran, yöneten Ali Limoncu, ?Bana Kara Diyen Dilber? ve ?Halim Oğlan? gibi ünlenen türkülerin bestekârı olmakla birlikte Mürüvvet Kekilli, Can Etili, Seyhan Tütün; Şaban Gen, Kazım Sanrı ve ustaların ustası Selahattin Sarıkaya´yı müziğe, radyoyu kazandırmış bir önemli sanatçıdır.

            Bu konuda sayısız sanatçı ismi var; yaşayan, aramızdan ayrılan, henüz tanışmadığımız, bir bölümüyle çalışmalar yapıp, yitirdiğimiz. Üstat Ali Limoncu da bunlardan biri ve en başlarda anılması gerekenlerden. Neden en başta anılması gerekenlerden?.. Çünkü, Adana İl Radyosu´ndan önce Gazipaşa İlkokulun´nda ?Çukurova´dan Sesler?i kurarak haftada 2-3 gün gündüzleri çalıştıran Ali Limoncu; Adana İl Radyosu 1960 yılında kurulduktan sonra da okuldaki ?Çukurova´dan Sesler?i Selahattin Sarıkaya yönetiminde radyoda faaliyete geçirtip, kendisi, Kazım Sanrı ve Kazım Karaörs ile birlikte de topluluğun şefliğini yapmaya başlarlar.

Yeni Adana gazetesinde 26.09.2016 yer alan ama aslında iki binli yılların başında, aradan geçen 10-12 yıl kadar sonra ikinci kez gerçekleştirdiğimiz röportaja yanıt veren Ali Limoncu´nun söylediklerine virgülüne dokunmadan yer veriyoruz.

/resimler/2017-7/3/0852262065765.jpg?Adana Radyosu kurulmadan önce ben ?Çukurova´dan Sesler´i Gazipaşa İlkokulu´nda kurmuştum. Haftada 2-3 gün gündüzleri çalışıyorduk. İsmail Polat, Ayten Maracı, Mürüvvet Kekilli, Mahmut Özçiftçi, Mustafa Canan, Canan Özışık, Zihni Yalçın, Aydın Cangürger, Ali Paköz, Süheyla ?, Seyhan Tütün, Can Etili, Kazım Karaörs gibi çalanlar ile söyleyenler koro ve sazları oluştururken, ben de ?Çukurova´dan Sesler´ topluluğumuzu yönetiyordum.

Adana Radyosu 1960 yılında kurulunca, bizim okuldaki ?Çukurova´dan Sesler´ Selahattin Sarıkaya yönetiminde radyoda faaliyete geçti. Ben, Kazım Sanrı, Kazım Karaörs topluluğun şefliğini yapmaya başladık. Okuldaki ?Çukurova´dan Sesler? kadrosuna ilaveten aramıza yeni arkadaşlar katıldı. Bunlar Halit Araboğlu, Müslüm Gürses, İzzet Altınmeşe, Abdurrahman Yağdıran, Fahri Işık (turneden alındı) Burhan Bilgin, Aydın Cangürgen, Devran Baba, Nurinnisa Toksöz, Mithat Ateş  ve daha ismini hatırlayamadığım arkadaşlardı. Nurinnisa Toksöz ara sıra radyoya gelip program yapardı. Daha sonra Adana Radyosu Mersin´e taşınınca ?Çukurova´dan Sesler´ topluluğu da bitti. Orda ayrıca Yaşar Akgüneş yönetiminde yeni bir ?Çukurova´dan Sesler´ kadrosu kuruldu. Birkaç yıl sonra, 1975 yılları gibi, TRT´den  gelen Nida Tüfekçi, Mustafa Hoşsu gibi şefler tarafından oluşturulan jüriyle imtihan açıldı. Yaklaşık 100-200 kişi kadar insanın katıldığı sınavı Halil Atılgan ile birlikte ben kazandım. Bir süre daha devam ettim radyo programlarındaki sanatçılara çalmaya. Ve nihayet halka çok çaldık, hakka çalar olduk.?

Ve sanıyoruz ki konu biraz daha netleşmeye başladı? Bundan sonrasını daha somut olarak ortaya koymaya başlayabiliriz. Bu konudaki bir duyarlılık olarak Adana İl Radyosu ve ?Çukurova´dan Sesler?in ses ve saz sanatçılarını, yaşamayanların yakınlarını, sanat dostlarını bilgi ve belgeleriyle birlikte sütunlarımıza davet ediyoruz.

LİMONCU´NUN HAYATI - SANATI

/resimler/2017-7/3/0852579410082.jpgŞimdi dönelim Ali Limoncu´ya?

Kalemi, sazı, sesi, besteleri ve eğitmenliği gibi çok yönlü sanatsal nitelikleri olan ve mahlası olan Limoni Ali Baba olarak da anılan Ali Limoncu´nun bestelerinin yanı sıra derlemeleri de bulunmaktadır.  

Daha önce yaptığımız bir röportajda; ?Kendimi bildim bileli saz çalıp, türkü söyledim. İlk sazımı da bir su kabağından yaparak başlamıştım. Daha sonra bir pekmez kutusunu saz yaparak daha iyi bir saza kavuştum. Seneler sonra elime bir saz geçti. Ama o da kırıktı. Ve? l955 senesine kadar çalıp söyledik. Daha sonra bir dükkân açarak bu günlere kadar hizmete devam ettik.? diyen Ali Limoncu,yine bir röportajımızda; ?Türkü ve saz sevdası bende çocukken başladı.Üç-beş yaşında iken süpürge çalarak başladım.Sonra, bir tahtaya don lastiği takıp, köprü yerine kibrit kutusu koyarak saz hevesine devam ettim.Daha sonra su kabağından saz yaptım.O yıllarda saz teli olmayışından, postanenin attığı eski kablolardan tel  çıkarıp bu kabak saza taktım.Sonra ise pekmez kutusunu saz yaparak sürdü bu heves.Ve bir gün, eski bir saz elime geçti.Çalmamız devam etti.Sonra orda burada saz çalıp söyleyerek sürdürdük.?

Milli Savunma Bakanlığı hesabına okurken saz yüzünden devamsızlıktan okuldan ayrıldı. Okuldan ayrılmanın cezası olarak 4 yıl askerlik yaptı.18 yaşında askere gitti. 1948/1952 yılları arasındaki askerlik döneminde şiir, saz, beste denemeleri yaptı. Askerlik dönüşü de devam etti bunlara. Askerlik sonrası havaalanı va baraj yapımında şoförlük yaptı (1951) Halil Ağa´nın Çay Bahçesi gibi yerlerde çalıp okudu. Radyoya geçince ?Kazım Karaörs ile Selahattin Sarıkaya birlikte okuldaki ?Çukurova´dan Sesleri?i yönetmeye başladılar. Ceyhanlı, Adanalı Meram Bağlarında ?Mavralı? türküsü de muhabbetine dâhildir.

Tabii o yıllar, Limoncu´nun öğrencisi olan ünlü bestekâr Selahattin Sarıkaya´nın dediği gibi elinde saz olanın taşlandığı, çalgıcıya kız verilmeyen yıllardır.

Askerlik öncesi 16 yaşlarında iken saza başladı?

 ?O yıllarda pek kimse yoktu. İki-üç tane dede vardı çalıp söyleyen. Ben bu dedelerle ve Tilki-Milki, Urfalı Babe Yılmaz, Efe Mehmet, İboşların Ali Ağa gibi kişilerle çalıp söyledim? kendi kendime öğrendim. Yukarıda ismini saydığım kişilerle beraber çalıp söyleme muhabbetlerinde sazımı ilerlettim. Adana´da bu işin öncülüğünü yaptık. Meyhanelerden aldık, gençliğin eline teslim ettik bayrağı.

            Bir de saz öğretiyorsunuz:?Bir ayda söz öğretilir, bir türkü bir saatte öğretilir..? deyince konuşmasını sürdürdü AliLimoncu:

?Dükkânı açmadan önceden beri öğretirdim. 1955 Yılında Abidinpaşa´da ?Ali Limoncu Saz Evini? açtım, saz öğretmeye başladım. Bugüne kadar aynı isimle öğrenciler yetiştirmeye, kültüre, sanata hizmetimi sürdürüyorum. Öğrencilerim arasında üç tane amaya saz öğrettim. Bugün düğünlerde çalıp söyleyerek bu işten para kazanıyorlar.?

Ali Limoncu, bu gün şöhret olan birçok sanatçının yanı sıra Terzi Mürüvvet Kekilli, Can Etili, Seyhan Tütün; Şaban Gen, Kazım Sanrı ve ustaların ustası Selahattin Sarıkaya´yı müziğe, radyoyu kazandırmış.  Adana Çay Bahçelerinde sahnede, ?Kızım seni Ali´ye vereyim mi??türküsünü birlikte okuduğu Neşe Karaböcek´e bant yapmış. Âşık Veysel, Muzaffer Sarısözen, Ali Ekber Çiçek ve Neşet Ertaş gibi önemli saz ve ses sanatçılarıyla muhabbetler yapmış. Başta İzzet Altınmeşe, Halit Araboğlu, Yıldız Ayhan, Ahmet Gazi Ayhan ve Müslüm Gürses olmak üzere gibi ses sanatçıları türkülerini okumuş.

*DEVE KERVANLARININ GEÇTİĞİ ABİDİNPAŞA´DA İLK SAZ EVİ:

Deve kervanlarının geçtiği 1955 yıllarında Abidinpaşa´da açtığı saz evi okul niteliğindedir. ?Çukurova´dan Sesler?i kurduğu Gazipaşa İlkokulu da zaten hemen arkasındadır. Adana´da bu işin öncülüğünü yapmış, Âşık Veysel´den Özay Gönlüm´e kadar birçok ünlü saz ve ses üstadı dükkânını ziyaret etmişlerdir. Adana´ya dükkânına gelmişler.

?Dükkânı açtığım yıllarda önünden develer kervan geçerdi, trafik bile yoktu. Payton arabaları vardı.Şimdi ise her şey değişti, tabii ki saza bakış açısı da değişti.O yıllarda, bu işle uğraşanlara kız vermezlerdi.Ben de aynı durumla karşılaştım.? Nihayetinde, eşine âşık olup istediğinde, bir dönem Demirspor´un ünlü kalecisi olan kaynı Haşimo: ?Ben konuştum, iyi çocuktur verin.? demiştir. Saz çalmayı, beste yapmayı, balık avlamayı hobilerinin arasında gören Ali Limoncu, fotoğraflardan anlaşıldığı kadarıyla birçok yerde balık avcılığı yapmış; eşi ve arkadaşlarıyla seyahatlar da yapmıştır.  

Telif hakları konusunda yeterli bir kazanç elde edemediğinden, bazen eserine anonim damgası vurulup, bir karşılıkta alamadığından yakınan Ali Limoncu; ?Dükkâncılık sevdası yüzünden Adana´dan ayrılamadığının kendisini daha iyi yerlere gelmesini engellediğini de belirtmektedir. 

Ali Limoncu ilginç ve ironisi olan bir insandır? Bu konuda birçok anıları da vardır şimdi yer veremediğimiz. Örneğin: Saz evine gelen gelen bir müşteriye akort yaparken, gırgır olsun diye sırtını döner. Bir saz virtüözü olan, arabeskin dedesi denen Halit Arapoğlu´nun babası Arap Hüseyin ile Âşık Veysel´in arasındaki ?avrat almacasına? iyi saz çalma yarışmasının yanı sıra; Âşık Veysel, Muzaffer Sarısözen, Ali Ekber çiçek ve Neşet Ertaşlı saz muhabbetlerine sahne olur. Yuvarlak olan arka kapağını açıp kapayınca tiz-pes ses veren dokuz telli sazını Özay Gönlüm görmeye gelir.

            *İLK ÖĞRENCİSİ SELAHATTİN SARIKAYA

            -İlk öğrencim merhum Selahattin Sarıkaya idi. Irmak kenarında saz çalarken, o da elinde kebap dürümüyle gelirken uzaktaki setten, ?Bugün ne öğrenecik usta ?? diye bağırırdı. Öğrencilerim arasında İsmail Polat, Ayten Mağaracı, Mahmut Özçiftçi, Mustafa Canan, Canan Işık, Zihni Yalçın, Müslüm Gürses, Mürvet Kekilli, Seyhan Tütün, Erol Aktı, Ali Paköz, Nizamettin Demliçıya emeğim geçti. Bizim mahalledeki Bakkal Halil´in kızkardeşi olan ve terzilik yapan Mürüvet Kekilli´yi Adana Radyosu´na götürüp, ?Çukurova´dan Sesler´e dahil ettik. Radyo programları yapmaya başladı.

?Irmak kenarındaki Seyhan Çay Bahçesi´nde Hamiyet Yüceses´in programından önce ben çıktım (1950). Programım bitince izleyicilerden yoğun bir tezahürat aldım. Bu tezahürat arasında Hamiyet Yüceses sahneye çıktı. Tezahürat devam edince Hamiyet Yüceses sazlarla inip sahneden:?Ya aman bu nasıl çocukmuş? diye söylenmeye başlarken, ben yeniden sahneye çıktım. Daha sonra radyodaki programlar devam ederken Selahattin Sarıkaya ve diğer radyo sanatçılarıyla konserlerimiz oldu.

KİMLERE EŞLİK ETMİŞ        

Hamiyet Yüceses, Gönül Yazar gibi ünlü sanatçılara saz sanatçısı olarak eşlik etmiş, radyoda solo programlar yapmış; derleme ve besteleri Yıldız Ayhan, Erkan Sürmen, Ahmet Gazi Ayhan tarafından okunmuş. Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur, İzzet Altınmeşe, Âşık devran Baba, Selahattin Sarıkaya, Kazım Sanrı, Halit Araboğlu gibi sanatçılara emeği geçen Ali Limoncu, arkadaşı ve aynı mahalleden olan Mustafa Sağyaşar´a da öğretmenlik yapmış.  1947/1948 Yıllarında TRT Ankara Radyosu´nda Muzaffer Sarısözen ve Osman Özdenkçi ile beraber ?Adana Beşocak Gecesi? programını yapmışlar. 

Seyhan Tütün´ün 1. olduğu ses yarışmasında jüri üyeliği de yapan Ali Limoncu; ?Müzeyyen Senar, Gönül Yazar, Neşe Karaböcek, Bayram Arıcı, Melahat Pars, Nurinnisa Toksöz gibi daha birçok sanatçılarla turnelerimiz oldu. Sahnelerde Neşe Karaböcek´le karşılıklı olarak, bir dönemin popüler türküsü:?Kızım seni Ali´ye vereyim mi?/İstemem babacığım istemem?i okuduk?Adana Radyosu´nda Neşe Karaböcek´e özel bir bant da yaptım.? der.

Selahattin Sarıkaya´nın cenazesinde İbrahim Tatlıses´e ?İskelet? adlı şiirini okur. ?Kadın? isimli şiirini Bülent Ersoy´a okuduğunda,?Bir yere kaybolma? diyen Bülent Ersoy o gece vurulur. Espri budur ya?  Zillidede?yi okuduğu bayan hamile kaldı.       

NASIL BESTE YAPIYOR, İLK TÜRKÜSÜ, NELER DİYOR.

Sessiz bir ortamda hem sözlerini yazıyor, hem bestelerini yapıyor Ali Limoncu; ?Bestelediğim ilk eser Yıldız Ayhan´ın Ankara Radyosu´nda okuduğu ?Dağlar başında durdum/Kınalı keklik vurdum.´ isimli türküdür.? Türk Halk Müziği´nin geleceğini parlak gören Limoncu; ?Değişim ve atılım var. Beklentiler var.  Daha iyiye gidiyor.? derken; genç sanatçı adayları için de; ?Yılmadan azimle çalışmaları ve konularında bilinçlenmeleri onları başarıya götürecektir.? demişti. Ali Limoncu, hayatta doktor olmak istiyordu. Beğendiği sanatçı ve halk ozanları ise ?Neşet Ertaş, Gülşen Kutlu, Bedia Akartürk ve Âşık Veysel?di.

ADANA İL RADYOSU VE ?ÇUKUROVA´DAN SESLER?

Kendisine; ?Gelelim Adana Radyosu günlerine? Türkiye´de popüler olan, çok dinlenen ve sonradan ?her ne hikmetse´ Mersin´e nakledilen Adana Radyosu ve ?Yurttan Sesler? ile yarıştığı söylenen ?Çukurova´dan Sesler? nostaljisine dediğimizde anlatmaya başladı?

?Adana Radyosu kurulmadan önce ben ?Çukurova´dan Sesler?i Gazipaşa İlkokulu´nda  kurmuştum. Haftada 2-3 gün gündüzleri çalışıyorduk. İsmail Polat, Ayten Mağaracı, Mürüvvet Kekilli, Mahmut Özçiftçi, Mustafa Canan, Canan Özışık, Zihni Yalçın, Aydın Cangürger, Ali Paköz, Süheyla ?.., Seyhan Camkıran (Tütün), Can Etili, Kazım Karaörs gibi çalanlar ve söyleyenler koro ve sazları oluştururken, ben de ?Çukurova´dan Sesler? topluluğumuzu yönetiyordum. ?Nurinnisa Toksöz ara sıra radyoya gelip program yapardı. Daha sonra Adana Radyosu Mersin´e taşınınca ?Çukurova´dan Sesler? topluluğu da bitti.   -   Orda ayrıca Yaşar Akgüneş yönetiminde yeni bir ?Çukurova´dan Sesler? kadrosu kuruldu. Birkaç yıl sonra (1975) TRT´den  gelen Nida Tüfekçi , Mustafa Hoşsu gibi şefler tarafından oluşturulan jüriyle imtihan açıldı.Yaklaşık 100-200 kişi kadar insanın katıldığı sınavı Halil Atılgan ile birlikte ben kazandım. Bir süre daha devam ettim radyo programlarındaki sanatçılara çalmaya. Ve nihayet halka çok çaldık, hakka çalar olduk.?                                      

*DEYİŞSEL BİR OZAN LİMONİ ALİ BABA

Ali Limoncu dediğimiz zaman yüzlerce şiiri, yüzü aşkın bestesi olan; sazıyla, sesiyle, sözüyle ve eğitmenliğiyle çok yönlülüğünün sınırlarını genişleten bir ozanın deyişsel yanına zemin hazırlayan bir ozanlığı da, âşıklığı da hesap etmek gerekir. Kimimizin, saz şairliği nedeniyle âşık, Türk Dil Kurumu ve geleneksel vurgularla da kimimizin de ozan, halk ozanı dediği Limono Ali Baba, yani Ali Limoncu,   ustasından destur alırcasına kendine özgü deyişiyle türkülerin Karacaoğlan´lığına soyunurken, ustasının şiirini besteler ki, bu da yalnız Çukurova değil, Türk Halk Müziğinde ailece önemli bir yeri olan unutulmaz Halit Araboğlu´nun sesi, sazı, ses rengi ve deyişiyle dillere düşüp, unutulmazlığa erişir.

BANA KARA DİYEN DİLBER

Bana kara diyen dilber

Kaşların kara değil mi?

Gözünü sevdiğim dilber,

Gözlerin kara değil mi?

            ***

Eller de konup göçerler

Lale, sümbülü biçerler.

Ağalar beyler içerler.

Kahve de kara değil mi?

            ***

Pınara konan kuğunun;

Kanadı beyaz çoğunun.

Çöldeki Arap beyinin

Çadırı kara değil mi?

                        Karacaoğlan     

*BESTELERİYLE ALİ LİMONCU

Şimdi diyeceksiniz ki ya kaynak kişi değil miydi?.. İkisi de aynı kapıya çıkan bir değinme için yadsıyacak değilim? Ama sonuçta beste; kulağı öbür yandan göstermek gibi bir şey? Aksi olsa, yaşam ve uygarlığa koşut sonsuz olmayan derlemeelr birgün biter ve de halk müziği kurur giderdi. Ama n´oluyor?... Doğaldır ki kurumuyor; yeni besteler, yeni eserlerle varlığını sürdürüyor halk müziği. Bu konu çok uzun ve bizi konumuzun dışına taşacağı için bunu müzikologların da yer alacağı uzmanlık alanına bırakmak gerekir. Bu nedenle de, sırası gelmişken söylemeliyiz ki, TRT gibi müzikal anlamda derin ve köklü kuruluşların bu konuya lütfedip el atmaları gerekir ki müzisyenlerimiz, müzik adamlarımız aldatıcı beyan durumundan kurtulabilsinler.

Yazan, besteleyen, çalan ve seslendiren Ali Limoncu´nun bestekârlığında bir türkü vardır ki onun bestekârlığında o türkünün ayrı bir yeri ve önemi vardır? Bu türkü, diğer adı da ?Halim Oğlan? olan ?Mektup Yazdım Köşeli? adlı türküdür? Ali Limoncu bu türküyü, Gönül Yazar´lı sanatçı grubuyla Adana´dan uzakta turnede bulunduğu sıralarda, şimdi saz evini bıraktığı oğlu Halim için yazmıştır. Ali Limoncu´nun hasret mektubu olan türkü sanatlı dizeleriyle kısa zamanda sevilip, halkın diline düşmüş, Ali Limoncu´nun ölümsüz eserleri arasındaki yerini almıştır.

MEKTUP YAZDIM KÖŞELİ

           (Halim Oğlan)

Mektup yazdım köşeli.

İçinde gül döşeli.

Hesap ettim üç aydır.

Senden ayrı düşeli.

            ***

Halim oğlan gel oğlan.   *Bağlantı

Boynuma sarıl oğlan.

Aşkın beni yakıyor.

Gir koynuma gör oğlan.

            ***

Mektup yazdım kış idi.

Kalemim gümüş idi.

Daha çok yazacaktım,

Parmaklarım üşüdü.

            ***

Mektubun geldi buldu.

Elim gülinen doldu.

Mektubunu alalı.

Benzim sarardı soldu.

 Ali Limoncu

(Beste-Güfte)

            1990-1991 yıllarında G. Ekspers gazetesi için yaptığım bir dizi röportajın içinde Ali Limoncu´nun da röportajı vardı. Daha sonra, sevgili A. Kadir Kaçar´ın Kanal-A´da hemen hemen her gün yayınlanan ?Yaşamın İçinden? adlı televizyon programı için İki binli yılların hemen başında yine bir dizi televizyon programını bestekârların evlerinde hazırlamıştık ve bir ozan rengi olarak da Hasan Turan´ı eklemiştik. Sanat danışmanı olarak çekiminde de yer aldığım bu belgesel amaçlı televizyon programını evde ben röportajıyla hazırlıyor, daha sonra çekimini gerçekleştiriyorduk. Şimdi geriye dönüp baktığımızda bazılarının hayatta olmadığı bu müzikal belgeselin Çukurova ve Adana müzik tarihinde bir ilk olması da dikkate değer bir ayrıcalıktır. İşte bu televizyon programının çekimi sırasında Sayın Ali Limoncu ustanın benden bestelediği ?Aklım Ermedi? adlı türküyü de çekim sırasında okuması güzel bir sürpriz olmuştu. 

          AKLIM ERMEDİ

            Yaşadım yıllarca ben bu dünyada.

            Yolum yokuş oldu, gücüm yetmedi.

            Deli çaylar gibi aktım deryada.

            Hayatın sırrına aklım ermedi.

                        ***

            Kimi çalar çırpar, kimi temelden.   *Bağlantı

            Kimi yakar, yıkar; kimi dümenden.

            Kimi dalavere, kimi dönenden.

            Bir adem gulunu gözüm görmedi.

                        ***

            Cemâlim bulunmaz doğrunun izi.

            Kıymete alınmaz merdin bir sözü.

            Bu dünyada gülmez garibin yüzü.

            Yalanı-dolanı gönül sevmedi.

                                   Cumali Karataş

            Ali Limoncu ustamızın naçizane şiirimizi beğenmesinin ardından ben de kendisinin bir şiirini okurken oldukça etkilendim ve bestesi şiirin içinde olmuş olacak ki nağmeler hemen dökülüp gelmeye başladı. Oysa naçizane benim, TRT repertuarındaki bestelerim de dahil olmak üzere, tüm bestelerimde beste ve güfte birlikte gelmektedir. Naçizane, ne kendiminin ne de bir başkasının şiirini elime alıp bestelemedim. Fakat bunda başka bir duygu oldu. İlk kez birinin şiirini bestelemiş oldum böylece ve bu güzel şiirin ustamız Ali Limoncu´ya ait olması da beni  mutlu etti. Şimdi o şiiri sizlerle paylaşarak yazımızı noktalamadan önce son söz olarak da şunu söylemek k isteriz ki; Adana İl Radyosu´nun anlaşılmayan bir nedenle, hem de çok başarılı ve verimliyken  Adana´dan kaldırılıp Mersin´e taşınması olacak bir şey değildir. Çok yanlıştır yani sonuçta. Böyle küçüklük olur mu diyoruz ama oluyor işte. Üstelik dönemin Adana milletvekillerinin de duyarsızlıklarının sonucudur bu. Ayrıca o dönemin radyocularının, radyo içi Adana kıskançlığının, Mersinlilerin ve sevgili Nida Tüfekçi ustamızın gayretleriyle olmuştur bu nedensiz ve haksız naklediş. Havaalanı konusu da buna benzer bir kaydırmadır. Doksanlı yıllarda ulusal basın üzerinden bu konuda da direnmemiz olmuştu. Ama sonuç alamamıştık. Aynı şekilde, sevgili Adanalı bestekâr dost Mahmut Yivli´nin başkanlığında Adana´ya Devlet Klâsik korosu kurulması için doksanlı yıllardaki uğraşımız sevgili Mersin Milletvekili Fikri Sağlar´ın Kültür Bakanlığı döneminde, ?Adana´da yeterli potansiyel olmadığı? gerekçesiyle olumsuz sonlandırılıp, birkaç yıl sonra da sessizce Mersin´e kurulmuştu. Demek ki Adana´da potansiyel yokmuş da Mersin´de varmış. Bunun peşinde değiliz ama karşılaştırılması bile çok komik olur. Bu tarihi bir aymazlıktır. Bu duruma düşürmeyin lütfen kendinizi. Bu nedenle de daha çook şeyler yapacağız Adana´da ve Çukurova için yaşadığımız sürece.

ÇÜNKÜ ADANA´DA BİTMEZ BİR POTANSİYEL VARDIR?

Ve Adana Çukurova´, Çukurova da Adana olduğuna göre, BU HAK EDENLİK karşısındaki uydurma gerekçenizle bitmez tükenmez zaman içeresinde size yüz yüze  hesaplaşmalar diliyoruz?

Eğer Adana İl Radyosu Adana´da kalsaydı ve ?Çukurova´dan Sesler? korosu dağıtılmamış olsaydı, eminiz ki bir o kadar daha sanatçı yetişecek, Türk müziğine unutulmaz şarkılar armağan eden bestekârlarımız çıkacaklardı.

ANDA

Bir gün bir güzele rastladım.

O bana baktı ben de ona. (Bir girdaba düştüm o anda.)

Âşık olduğumu anladım.

Göz göze geldiğimiz anda.

            ***

Göz izi yoktu gözlerinde.  *Bağlantı

Güzellik vardı sözlerinde.

Güneş doğmuştu yüzlerinde.

Söz söze geldiğimiz anda.

            ***

Çiçeğimsin, meleğimsin.

 Yoluna can verdiğimsin.

Dedim ya sen sevdiğimsin.

Öz öze geldiğimiz anda.

            Ali Limoncu

            (06.07.1989)

                                    ?ÇUKUROVA´DAN SESLER? - 1

                                                  ALİ LİMONCU

            17.03.1929 tarihinde Adana´da doğdu. Milli Savunma Bakanlığı hesabına Sanat Enstitüsü Tesviye Bölümü´nde okurken, saz ve türkü tutkusu yüzünden devamsızlık yaptığından dolayı okuldan ayrıldı ve bunun sonucu olarak da, İstanbul Selimiye Kışlası´nda askerliğini dört yıl yaptı (1948/1952) Askerlik dönüşü, Adana Şakirpaşa Havaalanı ve Seyhan Barajı yapımında şoför olarak çalıştı. Daha sonra, kendi adına sazevini açarak (1955), Adana´dan bu işin öncülüğünü yapanlardan biri olarak, uzun yıllar saz evini işletti. Daha sonra saz evini oğlu Halim Limoncu´ya devrederek emeklilik yaşamını Adana´da sürdürmeye başladı. bugünlere kadar  hizmetini sürdürdü. Evli ve iki çocuk babası olan Ali Limoncu yaşamını hasta olarak Adana´daki evinde sürdürmektedir.

Türkü ve saz yeteneği çocukken belli olan Ali Limoncu, henüz 3-5 yaşlarında iken süpürge ile saz çalmaya başladı. Sonra, bir tahtaya don lastiği takıp, köprü yerine kibrit kutusu da koyarak, saz hevesini sürdürdü. Daha sonra postane atığı eski kablolardan çıkardığı telleri takarak kabak saz yaptı. Pekmez kutusundan da saz yapan Limoncu; eski bir saz alarak küçük yaşlarda başlayan bağlama sevdasını daha ileri götürdü. O yıllarda, henüz15-16 yaşlarındayken, Adana´daki çok az saz çalanlardan bazıları olan Tilki-Milki, Urfalı Babe Yılmaz, Bebili Mehmet, Efe Mehmet, İboşların Ali ağa ve isimleri hatırlanmayan 2-3 dede ile birlikte çalıp söyleyerek katıldığı saz ve söz muhabbetlerinde sazını ilerletti. Katıldığı gazino ve çay bahçesindeki konser programlarında tanınmış sanatçıların dikkatini çekip, Adana ve Çukurova yöresinde halkın sevdiği bir isim olan Ali Limoncu askerden geldikten sonra sahneye adım attı. Hamiyet Yüceses, Müzeyyen Senar, Neşe Karaböcek, Bayram Arıcı, Nurinnisa Toksöz, Melahat Pars Gönül Yazar, Mualla Mukadder Atakan gibi devrin ünlü sanatçılarına çalmaya başladı; turnelere katıldı. ?Çukurova Radyosu? nuı Adana´daki Gazipaşa İlkokulu´nda kurup, yöneten Ali Limoncu daha sonra, Adana İl Radyosu´nun kurulmasıyla (1960) okuldaki ?Çukurova´dan Sesler?i Selahattin Sarıkaya yönetiminde olmak üzere Adana İl Radyosu´na taşıyarak; Kazım Sanrı, Kazım Karaörs ve kendisi şef olarak yönetmeye başladılar. Radyoevi´nin Çukurova Radyosu olarak Mersin´e taşınmasının ardından, orda yapılan sınavı kazanarak kendi adına solo programlar yapmaya başladı.

Bine yakın derleme ve deyişleri bulunan, ?Limoni Baba? olarak  da anılan, bestelediği ve derlediği türküler Yıldız Ayhan, Erkan sürmen gibi ünlü sanatçılar tarafından okunan Ali Limoncu´nun, 1955 yılından beri saz ve türküler üzerine işyeri açıp öğreticilik yaparak, yetiştirdiği yüzlerce öğrenci arasında Selahattin Sarıkaya, Âşık Devran Baba, Kazım Sanrı, Halit Araboğlu, Mürüvvet Kekilli, Seyhan Tütün, Ferdi Tayfur, Müslüm Gürses, İzzet Altınmeşe gibi sanatçılara emeği geçti.


Haber Kaynak : ÖZEL HABER

“STOA FELSEFESİ VE TARSUS'TA STOACILIK”KİTABI ARATOS YAYINLARI’NDAN ÇIKTI

ADANA ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ KISA FİLM FİNALİSTLERİ BELLİ OLDU

ADANA’DA BAĞLAMA GÜNLERİ’NİN İKİNCİSİ GERÇEKLEŞTİRİLİYOR

Düş ve Gerçek Arasında Çareli Çaresiz Çizgiler Kitabı

Sanatçı Selva Özelli Solo Sergisi ile ABD’de

“Doktordan Az Kullanılmış” bu defa bir kitap adı

HÜSEYİN SÖZLÜ, "AĞUSTOS AYI TÜRK'ÜN ZAFER AYIDIR"

İZMİT ALTIN PİŞMANİYE ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNE VERİLDİ

ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ ‘’BELGESEL FİLM YARIŞMASI’’ FİNALİSTLERİ BELİRLENDİ

EMEKLİLERİN YENİ ADRESİ ‘EMEKLİ KÜTÜPHANESİ’

İZMİR KULLUK İLE TANIŞIYOR

ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI FİNALİSTLERİ BELLİ OLDU

“Soul Müziğin Diva”sı Imany, 7 Eylül’de Türkiye’de

‘ÇOK YAŞA CUMHURİYET’ ÖDÜLLÜ BESTE YARIŞMASI BAŞVURULARI İÇİN SON HAFTA!

TÜRK RESSAMLARIN LONDRA ÇIKARMASI!

YILDIZ TOZU KARAKTER ANALİZLERİ

"ZAFERİN RENGİ" GÜÇLÜ OYUNCU KADROSU İLE ÇEKİMLER İÇİN GERİ SAYIMA BAŞLADI!

Büyükşehir ve YEDAM’dan bağımlılıkla mücadelede iş birliği

AVRUPA HAREKETLİLİK HAFTASI’NDA TÜM TÜRKİYE "ŞEHRİNİ KEŞFEDECEK- GELECEK ENERJİSİNİ KORUYACAK!”

12. ULUSLARARASI İZMİT PİŞMANİYE, MÜZİK ve DANS FESTİVALİ,25-27 AĞUSTOS’TA

‘’20. GELECEĞİN SİNEMASI’’ YARIŞMASININ JÜRİ ÜYELERİ AÇIKLANDI

  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli